Dış politika ve güvenlikçi politika kapanı

Abone Ol
Muhalefetin bu kapanı kırması için alternatif demokratik bir dış politikaya, Kürt hakları konusunda makas değişikliğine ve yeni bir güvenlik konseptine/ politikasına ihtiyacı var.

Loading...

Türkiye seçimlere kilitlendi. Ülke ekonomik buhran yaşıyor. Siyasi kriz her geçen gün boyutlanıyor. Bombalar, saldırılar, askeri operasyonlar, füze saldırıları çatışma ve savaş hâlini derinleştiriyor, ülke kaosa doğru adım adım ilerliyor. İktidar U dönüşü yaparak, son on yıldır kanlı-bıçaklı olduğu Mısır devlet başkanı Abdulfettah es-Sisi ve Suriye devlet başkanı Beşşar Esad ile “barış” arayışına girdi. Bölgedeki Kürt silahlı veya demokratik güçlerine karşı ise askeri ve güvenlikçi politikalarını daha da şiddetlendirdi, derinleştirdi. Bir tür ‘savaş hâlinde’ seçim kampanyası yürütüyor. İktidar, dış politikadaki diğer uygulamaları gibi bu adımlarını da iç politikaya endeksli atıyor. Zor görünse de hedefi, Cumhur İttifakı’nın güç kaybetmesini önlemek ve bir biçimde seçimleri kazanmak. Son yıllarda iktidarın güvenlik ve dış politika uygulamalarındaki bu yaklaşımı kendisini, çok taraflı bölgesel çatışmaların yalnızlaşan ve etkisi inişli, çıkışlı olan tarafı konumuna düşürdü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çarşamba günü partisinin Meclis grubu toplantısında konuştu.  İstiklâl patlamasını bahane ederek başlatılan sınır ötesi hava harekâtının devamı olarak, Suriye’nin Tel Rıfat, Menbiç ve Kobani bölgeleri başta olmak üzere pek çok bölgesine geniş çaplı kara harekâtı yapılacağına ilişkin güçlü sinyal verdi. Top, füze ve roketlerle kara harekâtına gel gel çağrısı yapılıyor.   Kara  harekâtına  karşı bütün taraflar itidal çağrısı yapıyor. Kara harekâtının gerçekleştirilmesi durumunda bu; bölgesel ve uluslararası ilişkiler bakımında Türkiye ve iktidar için yeni bir durum demektir. Dış politikada radikal sayılabilecek değişiklikleri yerine getirme potansiyelinin yanı sıra, Kürt sorunu kaynaklı beka söyleminde ve güvenlikçi askeri politika ve yaklaşımlarda yeni bir dönemin başlangıcı anlamına gelecektir. Bunun seçim öncesi veya sonrasında gerçekleşmiş olması ya da seçim sonuçlarını ne derece etkileyeceği ayrı bir tartışma konusu. Esas mesele, Cumhur İttifakını sandıkta yenmeye ve Saray rejiminin yerine Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi getirmeye hazırlanan muhalefetin, bu türden olasılıkları hesaba katan bir hazırlık içinde olup olmadığında düğümleniyor. Bunun öncelikli muhatabı, iktidara en yakın veya talip olan Altılı Masa bileşeni partiler, hiç kuşkusuz. Bu, Altılı Masa için büyük bir kapan. Altılı Masa bugüne kadar; Kürt meselesinde, İstiklâl caddesindeki terör saldırısında veya sınır ötesindeki bombalama harekâtı sonrasında, ortaklaşa veya tek tek iyi sınav vermedi. Bu, Altılı Masa’nın çoklu yapısının farklı siyasi önceliklerden veya sorunlara çok farklı yaklaşmalarından kaynaklanmıyor. Altılı Masa’da yer alan partiler de, iktidar partisi gibi, Kürt meselesini ülkenin güvenlik sorunlarının en başında gelen meselesi olarak görüyorlar. Kavranamayan veya kavranmak istenmeyen ise şu: Kürt silahlı güçlerinin varlığı, sorunun çözümsüzlüğünün ve Türkiye’nin demokratikleşememesinin bir sonucu ve ürünüdür. Bir de buna iktidarın kendi yanlış dış politikasını, ülkeyi çoklu çatışmaya sürüklemesini bir tür milli duruş olarak topluma sunması ekleniyor. ‘Milli duruşu’ bozmama kaygısı Altılı Masa’yı dış politika bağlamında iktidarın yedeğine düşürüyor, alternatif politika üretmekten alıkoyuyor. Bu Türk siyasetinin makûs kaderidir. Bu kaderi değiştirmekten imtina ettiğinizde, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, ancak eskiden olduğu gibi alaturka bir demokratikleşme biçimi olabilir.
Ortak anayasa önerisi, Altılı Masa’nın hem ülkenin sorunlarını çözme kapasitesini hem de seçimleri kazanmak için yeterli genişlikte ve demokratik çoğulcu bütün muhalefeti etkileme kapasitesini gösterecek.
Altılı Masa 28 Kasım 2022 Pazartesi günü yüz maddeden oluşan anayasa değişikliği önerisini açıkladığında, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında nasıl bir ülke vaat ettiklerini daha net bir biçimde göreceğiz. Ortak anayasa önerisi, Altılı Masa’nın hem ülkenin sorunlarını çözme kapasitesini, hem de seçimleri kazanmak için yeterli genişlikte ve demokratik çoğulcu bütün muhalefeti etkileme kapasitesini gösterecek. Altı Masa’nın kurmuş olduğu, geçiş sürecinin yol haritasını oluşturacak altı komisyondan biri olan Temel Politikalar Çalışma Komisyonu, çalışma yürüteceği dokuz alt başlıktan birini dış politika, güvenlik ve savunma olarak belirledi. Dış politika, güvenlik ve savunma konularının ortak alt başlıkta bir araya getirilmiş olması, Altılı Masa’nın sorunu nasıl ele alacağına dair bir fikir veriyor. Altılı Masa’nın, iktidarın güvenlikçi ve bekacı politikalarının kapanından ülkeyi kurtarmasının oldukça zor olduğunu gösteriyor. Suriye’ye kara harekâtının ağırlık kazandığı bir dönemde İYİ Parti Genel Başkanının, partisinin bu haftaki grup toplantısında yaptığı konuşma bunu doğruluyor. Bu sözler belki en fazla tartışmanın kapısını aralamak için bir başlangıç olabilir. Meral Akşener’in sözlerinin, mevcut politikaları esaslı bir sorgulamayı ve güvenlikçi politikaların değişimine yönelik bir açılımı içermediği çok açık görülüyor. Diğer parti liderlerinin kara harekâtı konusundaki sessizlikleri, riskin büyüklüğünü kestirebilmeyi kolaylaştırıyor. İktidar kendisinden beklendiği gibi, dış politikayı, Kürt sorununu ve insanların güvenlik kaygılarını seçim kampanyasının girdisine dönüştürme yolunda ilerliyor. Muhalefetin bu kapanı kırması için alternatif demokratik bir dış politikaya, Kürt hakları konusunda makas değişikliğine ve yeni bir güvenlik konseptine/ politikasına ihtiyacı var. Pazartesi açıklanacak anayasa taslağında Altılı Masa’nın bu yolda ilerlemek isteyip istemediğini göreceğiz. Nasıl ilerleyeceğini ise Temel Politikalar Çalışma Komisyonu’nun dış politika, güvenlik ve savunma başlığı altındaki önerilerinden anlayacağız. Zaman hızla ilerliyor. İktidar yol almaya başladı. Altılı Masa 14 Kasım 2022 tarihli toplantısında çalışmalarına hız verdi. Seçimlere yedi ay kaldı. Altılı Masa’nın Cumhur İttifakı’nı sollamak için hızını daha da artırması şart.