Devlet ve güvenlik

Abone Ol
Siz şimdi bütün bunlar ortadayken ‘’mesele ağaç değil’’ diyerek bizimle mi alay ediyorsunuz yoksa kendi zavallılığınızı mı sergiliyorsunuz? İnanmayacaksınız ama, mesele ağaç beyler… Sizin anlayamayacağınız kadar büyük ve içinde ülkesinden başka hiçbir derdi olmayan, menfaatsiz bir mesele… Bu haftanın en acı gündemi şüphesiz, Antalya’daki orman yangınları ve Muğla Akbelen ormanına yapılan kıyımdı. Yüreklerimiz yana ya takip ettik bu gelişmeleri ve etmekteyiz. Neye üzüleceğimizi kiminle mücadele edeceğimizi şaşırmış durumdayız. Öyle ya küresel iklim krizlerinin yaşandığı bir zamanda, göz göre göre bir taraftan ormanların yanışını diğer taraftan ormanların devlet eliyle yok edilişini seyrediyoruz. Büyük bir paradoks içindeyiz. Küresel iklim krizinin neden olduğu aşırı ısınma orman yangınlarına sebebiyet verirken, diğer taraftan küresel iklim sorununa neden olan faktörlerden biri olarak doğanın tahrip edilmesi gösteriliyor. Bina sayılarının artması, ormanlık alanların metalaşması, her yeri kaplayan para hırsı büyük bir iklim krizine dönüşmekte ve o iklim krizi her geçen yıl kendini daha çok hissettirerek bizi uyarmaktadır. Biz bununla nasıl mücadele etmemiz gerektiğini düşünürken Akbelen ormanlarında, Limak Holding ve IC Holding’in iştiraki olan YK Enerji’nin, maden sahasını genişletmek için yaptığı kıyım haberleri ile neye uğradığımızı şaşırdık. Evet her defasında şaşırıyoruz. Bu kadarı nasıl olabilir dediğimiz her an daha fazlasının olabileceğini unutuyoruz. Bu talihsiz gelişmeler yaşanırken Akbelen köyünde dayanışma ve mücadele devam ediyordu. Aslında bu dayanışma ve ormanları için verdikleri mücadele yeni de sayılmazdı. Akbelen ormanında açılacak olan kömür madenine karşı köylüler, 2019 yılından beri mücadele ediyordu. Bugün mücadelenin daha görünür olmasının sebebi mevzu bahis şirketin ağaç kıyımı yapılacak olan alanı genişletmek istemesi ve yapılan protestolara kolluk kuvvetlerinin sert müdahaleleri oldu. Ağaçlarını, köylerini ve geleceklerini korumak isteyen Akbelen Köyü’ndeki kahraman vatandaşlarımızdan isyan eden bir ses duyuldu. Devletine soruyordu bir amca: Bu ormanları sen mi koruyacaksın yoksa ben mi? Bu kadar haklı bir isyan duymamıştım daha önce hiç. Öyle ya ormanını, ağacını koruması gereken devlet, onun yerine halkını karşısına almış ağaçların kesilmesine izin vereceksiniz diyordu ve halkı uzaklaştırmak için müdahale ediyordu. Yok gerçekten anlamanın bir yolu, bir mümkünatı yoktu… Devletler, vatandaşlarını ve ülkelerini tehlikelerden korumak için vardır ve güvenliğin en başat sağlayıcısıdırlar. Bir şirketin maddi kazancını öncelikleyerek, ormanların dolayısıyla toplumun güvenliğini hiçe saymak, güvenlik sağlayıcısı olan devletten beklenen davranış değildir. Devletin yapması gerekenleri yapmayıp bir de halkının üzerinde zor gücünü kullanması ise bizzat devletin güvenlik tehdidi haline dönüştüğünün en hazin göstergesidir. KADIN MÜCADELESİ Hayatın her alanında olduğu gibi kadınlar, mücadele konusunda Akbelen’de yine en ön safta yer aldılar. Korkusuzca güvenlik güçlerinin karşısında durarak ağaçları korumaya çalıştılar. Sezgileriyle, şefkat ve sevgi dolu kalpleriyle kendi evlatlarına sarılır gibi sarıldılar Akbelen’in ağaçlarına, geleceklerine. Çünkü koruma, tehlikeli olan karşısında durma onların fıtratının en belirgin özelliğiydi. 88 yaşındaki Zehra Nine’nin ağaca sarılarak kesilmelerini önlemek istemesi bunun en güzel örneği değil mi? Yaşlı bir kadının yolu kapatma eylemi yaparak; ‘’ Geçirmem. Öldür beni, toprağıma, taşıma, evime geçirmeyeceğim.’’ diyerek devletin zor gücüne meydan okuması, hangi yaşta olursa olsun bir kadının mücadele ruhunun ne kadar güçlü olduğunu göstermiyor mu? Hiç şüphesiz, Akbelen’de mücadeleye kadınlar öncülük ediyor ve soruyorlar: ‘’Vatanı, havayı, suyu ve çam ağaçlarını korumak suç mu? AKBELEN ÜZERİNDEN OKUMAMIZ GEREKEN SİYASİ MESAJLAR Akbelen’de ki halk direnişine katılan muhalefet parti temsilcilerinin protesto ile karşılanması oldukça dikkat çekici. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bölgeye ziyareti sırasında halkın ‘’arabadan in, barikata gel’’ çağrısı önem teşkil ediyor. Kendilerini yalnız ve savunmasız hisseden direnişçiler muhalefetten daha güçlü bir destek bekledi ve beklemekte. Fakat istedikleri desteği bulamayan eylemciler bölgeye gelen muhalefet temsilcilerine tepkilerini ifade ediyor. Halk muhalefeti daha aktif bir rolde görmek istiyor. Genel seçimler sonrasında muhalefet içinde yaşanan karmaşık ve belirsiz süreç de bu durumu etkilemiş gibi gözükmekte. Sanki muhalefetsiz bir dönemde halk tarafından oluşan bir toplumsal muhalefet söz konusu. Mustafa Sarıgül, Ali Mahir Başarır ve son olarak da Muharrem İnce’ye yönelik gösterilen tepkiler aynı sürecin sonucu olarak okunabilir. Halk artık, kendi içinde çatışması olmayan, güçlü bir muhalefet istiyor. MESELE YİNE AĞAÇ DEĞİL Yeni Şafak gazetesinin 28 Temmuz tarihli gazetesinde yer aldı bu başlık. Gezi direnişine gönderme yapılarak Akbelen’deki halk direnişinin asıl amacının ağaçları korumak değil iktidarı yıpratmak olduğunu ileri sürdüler. Anlayacağınız, mesele yine beka sorununa bağlandı. Evet bu sefer haklılar. Bu sorun ciddi bir beka sorunudur. Ülkenin ve geleceğin bekası. Üstelik yanlış bildiğimiz bir şey daha varmış. Termik santrallerin faaliyet gösterdiği 23 bin hektarlık alanın sadece 28 hektarı Akbelen Ormanı’ndaymış. Üstelik kesilen ağaçların yerine son 2 yılda ülke geneline 3 milyon fidan dikimi gerçekleştirilmiş. Oh ne mutlu!! Yüreklerimize su serpildi. Biz boşuna kaygılanmışız o zaman.
Akbelen’de ki halk direnişine katılan muhalefet parti temsilcilerinin protesto ile karşılanması oldukça dikkat çekici. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bölgeye ziyareti sırasında halkın ‘’arabadan in, barikata gel’’ çağrısı önem teşkil ediyor.
Siz ne diyorsunuz beyler!! Gözümüzün önünde koca bir orman yok edildi. Devlet gücü onları kesenlere değil, engel olamaya çalışanlara müdahale etti. Üstelik yapılan bu kıyımın hukuksuz bir şekilde olduğu ortaya konuldu. Siz şimdi bütün bunlar ortadayken ‘’mesele ağaç değil’’ diyerek bizimle mi alay ediyorsunuz yoksa kendi zavallılığınızı mı sergiliyorsunuz? İnanmayacaksınız ama, mesele ağaç beyler… Sizin anlayamayacağınız kadar büyük ve içinde ülkesinden başka hiçbir derdi olmayan, menfaatsiz bir mesele… Ülkesinin ormanları yok edilmesin diye direnenlere sıkılan o su var ya, işte o su değil, ateş oldu hepimizin yüreğinde…