Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ekmen: "Muhafazakar kesim CHP'ye oy vermez" anlayışı değişebilir. Hiçbir seçmen hiçbir partinin tapulu malı değil

Abone Ol
Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısını “önemli ve kıymetli” bulduğunu söyledi. “CHP dışı unsurların da bu süreci kolaylaştırıcı ve destekleyici bir tutum alması gerekir” diyen Ekmen, “Türkiye’de kabaca yüzde 60- 70 sağ muhafazakar kesim var. Bunlar CHP ya da benzeri bir partiye oy vermez yaklaşımının değişebileceğini düşünüyorum. Yani hiçbir seçmen grubu, hiçbir partinin tapulu malı değil” değerlendirmesinde bulundu. CHP Liderinin muhafazakar kesim başta olmak üzere, geçmişten günümüze yaşanan acı olaylar karşısında toplumun çeşitli kesimleriyle helalleşme çağrısını değerlendiren Ekmen, sorularımızı şöyle yanıtladı: Kılıçdaroğlu’nun bu çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz? CHP ile ilgisi olmayan, farklı siyasi iktidarlar döneminde yaşanan olaylara ilişkin de helalleşme çağrısında bulundu. Kemal beyin bu çıkışını kıymetli ve önemli buluyorum. CHP’nin iktidarda olduğu ya da olmadığı dönem gibi bir ayrım doğru olmayabilir. Çünkü CHP, cumhuriyetin kurucu kadrolarının partisi ve kendini cumhuriyetin kurucu değerlerinin taşıyıcısı, sembolü olarak kodlamış bir parti. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin yanlış devlet politikalarının, hangi dönemde olursa olsun, CHP anlayışıyla bir çakışması-örtüşmesi söz konusu. Ordu, yargı, sivil bürokrasi gibi kadroların da “aynı ideolojik yaklaşımla” bir parçası olduğu, görmediği,  yok saydığı, geçmişte yaşanan bir çok kriz var. Kemal Bey’in önemli bir kısmını sayarak (hepsini saydı demiyorum) bunlara referans vermesi ve bu toplum kesimleriyle helalleşmek istemesi ama hukuksal sürecin de çalışılması gerektiğini söylemesi kıymetlidir. Her ne kadar bugün birçok açıdan artık faciaya dönüşmüş olsa da AK Parti’nin ilk 10 yılında alevi açılımı, Kürt açılımı, demokratikleşme hamleleri gibi   benzer girişimleri gördük. O tarihte CHP kadroları bu tip girişimlerin genel olarak karşısında durdu. Ama AK Parti’nin eski AK Parti olmayışı gibi CHP de eski CHP değil. Kemal Bey uzunca bir süredir sosyolojik gerçeklerle yüzleşen, karşılaşan, kendini yenileyen bir duruş ortaya koyuyor. Ancak tahmin edebileceğimiz gibi CHP kadroları, teşkilatlar ve geniş seçmen kitlelerinin bu dili anlaması ve uyum sağlaması zaman alacak. Bizim gibi CHP dışı unsurların da bu süreci destekleyici, kolaylaştırıcı bir tutum alması gerekir. “Kemal Bey hepsini saymadı” dediniz. Eksik gördüğünüz konular hangileri? Başka hangi süreçler helalleşme kapsamında olabilir? Atatürk ölmeden önce İsmet Paşa ile birlikte İstiklal Mahkemesi kararlarını tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldıran bir kanun çıkartıyorlar. İstiklal Mahkemeleri yargılamalarının bir merkezi otorite tesis etmek üzere yapıldığı, çoğu zaman hukukçular tarafından yürütülmediği, idam kararlarının temyiz incelemesine tabi olmadan anında infaz edildiği biliniyor.  Bunlar Sadece belli etnik ya da inanç grubuna yapılmış değil bir çok kesime karşı yurdun dört bir yanında yaşanmış vakalar. Bu kararları Bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran kanuna rağmen, resmi tarih söylemi İstiklal Mahkemesi sanıklarının tamamını hain ilan eder, öteki ilan eder. Bunlar daha sıhhatli şekilde, bir kavganın ve çekişmenin konusu olmadan, tarihsel bir gerçeklik olarak ele alınmalı. Belki de kendisi Tuncelili olduğu için, Dersim vakasını da o listede saymamış olabilir. Birçok eksik  örnek sayılabilir. Bunu bir liste usulü sayım değil bir anlayış, bir yaklaşım, bir perspektif olarak değerlendirmek lazım. “Tüm mağdur kesimler” dense daha mı uygun olurdu? Mutlaka. Ama bu örneklerin sayılması vizyon ve perspektifi vermek açısından önemli. Çok eski olaylardan başlayarak Ali İsmail Korkmaz’a varana kadar güncel örneklerle çerçeve verilmesi önemli. Eksikliğe vurgu yapmam eleştiri olarak değil, sayılan vakalar dışında da geniş bir  bakış açısı ihtiyacına dikkat çekmek istiyorum. Birisi de Kemal Bey’e “bunu da unuttunuz” dese “evet o da vardı” der herhalde. 100 YILLIK HAFIZAYI, 7-8 YILLIK ÇABAYLA DENGELEMEK ZOR Muhafazakar kesimle helalleşmenin kamuoyunda karşılığını görüyor musunuz? Görüyorum. Başörtülü kadınlarla buluşuyor. Bazı din adamlarını ziyaret ediyor. Muhafazakar kesim bir piramit ise bu piramidin üst kesimlerinde  etki alanı her geçen gün genişliyor. Ama bu piramidin ortasında yer alan kesimlere henüz inilememiştir. Sahada bu kesimlerde geleneksel muhafazakar milliyetçi refleksle CHP karşıtlığı ve Kemal Bey’e yönelik bir tepkiyle de karşılaşıyoruz. Bunu da çok abartmıyorum. Neredeyse 100 yıllık bir hafızaya karşılık Kemal Bey’in 7-8 yıllık bir çabası var. Dediğim gibi kısa sürelerde bunu dengelemek zor. Sabretmek ve tutarlı bir şekilde çalışmak lazım. Mesela geçmiş için hesaplaşma çabası var iken Bolu Belediyesinin açık faşizan ve mülteci karşıtı söylem ve kararlarına karşı bir tutum alınmadığında samimiyet sorgusu başlayabiliyor. DÖNÜŞÜM KOLAY OLMAYACAK Peki nasıl ilerlenmeli sizce? Kemal Bey’in tüm çabasına rağmen eski ya da yeni CHP rozeti taşıyan bazı arkadaşların zaman zaman yaptığı çıkışlar, kendini CHP ile özdeşleştiren aydın, entelektüel, sanatçı kişilerin bazı beyanatları ya da sosyal medyada  CHP’li profiliyle yazan gerçek ismi bile belli olmayan bazı insanların paylaşımlarının AK Parti tarafından köpürtülmesi gibi durumlar Kemal Bey’in çabasını gölgeleyebiliyor. O yüzden CHP’nin sabırlı olması gerekir. Toplumsal algının dönüşümü kolay olmayacaktır. Türkiye’de kabaca yüzde 60- 70 sağ-muhafazakar kesim var. “Bunlar CHP ya da benzeri bir partiye oy vermez” yaklaşımının değişebileceğini düşünüyorum. Özellikle yerel seçimlerde ve geçmişte de bu denklemin değiştiğini gördük. Seçmenle duygusal bağ güçlü şekilde kurulabilirse bu helalleşme çağrısı yanıt bulur. Yani hiçbir seçmen grubu hiçbir partinin tapulu malı değil.