DEVA ekonomik krize ‘deva’ olabilir mi?

Abone Ol
Ekonomiyi kim çözer? anketlerde sıklıkla sorulan bir soru. Görebildiğim kadarıyla halk alternatif arıyor. Ali Babacan’ın ekonomiyi toparlayacağını ve ülkeyi bu krizden çıkaracağını söyleyenler çoğunlukta. Hepimizin ekonomiyle yatıp ekonomiyle kalktığı, esnafından emeklisine, öğrencisinden zenginine herkesin döviz kurlarını ve enflasyon oranlarını takip ettiği günlerden geçiyoruz. Cumhur İttifakı’nı oluşturan AKP ve MHP’nin -diğer ikisinden söz etmeye bile gerek yok- oylarının erimesinin başlıca sebebi de ekonomi ya da meşhur ifadeyle “kaynamayan tencere”. Tencerenin bütün iktidarları götüreceğinde hemen herkes hemfikir olsa da ideolojik tartışmaların, belki kamplaşmaların demek daha doğru, en az o kadar belirleyici olduğunu söyleyenler var. 2001 krizinde fırlatılan yazarkasa gündemden düşmemişti hiç. Şimdilerde ise fırlatılan birçok kasa ideolojik tartışma örtüsünün altında kalıyor. Bu düşünceye bir nebze katılmakla birlikte ben bu ittifakın bu ekonomi yönetimiyle yüzde 30’u zor bulacağını düşünenlerdenim. “Ekonomiyi kim çözer?” anketlerde sıklıkla sorulan bir soru. Görebildiğim kadarıyla, halk Cumhurbaşkanı’ndan ümidini artık neredeyse tamamen yitirmiş. Alternatif arıyor. Anamuhalefet partisinde göremiyor bunu. Ali Babacan’ın ekonomiyi toparlayacağını ve ülkeyi bu krizden çıkaracağını söyleyenler çoğunlukta. Daha önce biri Dijital Dönüşüm ve Teknoloji Politikaları Başkanı Burak Dalgın’ın açıkladığı Yarına Atılım olmak üzere dört eylem planı açıklayan DEVA, 10 Şubat Perşembe günü belki de en beklenen planını açıkladı: “Ekonomi ve Finans Politikaları Eylem Planı”. Bu planı, “Güçlü, Sürdürülebilir ve Kapsayıcı Büyüme Modeli” olarak duyurmayı tercih etmişler. DEVA’nın beşinci eylem planını, Ali Babacan’la birlikte Ekonomi ve Finans Politikaları Başkanı İbrahim Çanakcı açıkladı. Bu toplantıya dair gözlemlerimin başında DEVA kadrosunun iyiden iyiye iktidara hazırlandığı geliyor. Seçimin ne zaman yapılacağına bakmadan -konuştuğum birkaç partili “Ali Bey’in dediği gibi, ‘sayılı gün çabuk geçer,’” dediler- önce kurulacak geçiş hükümetinin bir parçası, ardından da ilk seçimlerde iktidarın en büyük adayı olacaklarından eminlerdi. Konu ekonomi olunca Ali Babacan’ın edası değişiyor. “Yaptık, daha iyisini yaparız,” sözü sanırım bütün bu planların özünü oluşturuyor. İbrahim Çanakcı, 119 maddelik planı açıklamadan önce Babacan ekonomiye dair genel bir fotoğraf çizdi. Nüfusunun G-20’nin doğal üyelerinden biri haline getirdiği Türkiye’yi 2013’te 16. sıraya çıkardıklarını söyleyen Babacan, bugün ilk 20’nin dışına düşüldüğünü ve bu düşüşün devam etmekte olduğunu söyledi. Ali Babacan, ekibiyle birlikte ekonominin dümenini tuttuğu dönemde mesela “aşırı yoksulluğa” son verdiklerini ama bugün -“Rakamları Ayarlama Enstitüsü” diye nitelediği- TÜİK’in bile bu kategoriyi geri getirmek zorunda kaldığını ifade etti. İşsizlikte OECD ülkelerinin en kötüsü olduğumuzu, gelir eşitsizliğini gösteren Gini katsayısının son yıllarda hep kötü yönde yükseldiğini hatırlatırken çözüm önerilerini de maddeler halinde sıraladı. Şeffaflığı devletin her alanında uygulayacaklarının sözünü verirken Varlık Fonu’nu, Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki ekonomi ve politika kurullarını ilk 90 günde kapatacaklarının altını çizdi. Demokrat Parti’nin “Yeter! Söz Milletin” sloganını bir gönderme mi bilmiyorum ama Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden söz ederken “Yeter artık!” deyiverdi. “Avrupa Birliği  istikametinde yürüyeceğiz, üye olmasak bile önemli değil. Önemli olan o kriterleri, standartları burada geçerli kılmak,” diyen Ali Babacan, Türkiye’nin bugüne kadar en fazla -kendi döneminde- “üst orta gelir grubuna” yükselebildiğini ama DEVA’nın hedefinin Türkiye’yi “yüksek gelir grubuna” dahil etmek olduğunu söyledi. Bunun için de “bütçenin öneminden” söz ederken, 2013’e kadar olan dönemde petrol fiyatlarının 150 dolara kadar çıktığını ama liyakatli, ehil kadrolara sahip oldukları için o ortamda bile enflasyonu tek haneye düşürdüklerini hatırlattı. “Ekonomistim diyor, güya ekonominin kitabını yazmış,” diye Cumhurbaşkanına seslenen Babacan, “madem bir imzayla oluyor, atın gene imzayı da düzeltin ekonomiyi görelim, iyi dediği her türlü başarı bizim döneme ait!” dedi. “Semptomlara, yansımalara, tezahürlere” bakmayacaklarını, ekonomiyi düzeltmek için kök sebeplere odaklanacaklarını ifade eden ali Babacan, “ekonomi eşittir güven” diyerek her şeyden önce güvenin yeniden tesis edilmesi gerektiğini söyledi. Nelerin yapılmasının lazım geldiğini de bir dakikada -sekiz cümleyle- açıkladı. Babacan’dan sonra söz alan İbrahim Çanakcı ise ana hatlarıyla 119 maddelik eylem planını anlatırken Eğitim, Tarım ve Yarına Atılım Eylem Planlarıyla kendisinin açıkladığının aslında birbirini bütünlediğini ve bundan sonraki eylem planlarının da aynı şekilde devam edeceğini söyledi. Düşük büyüme döneminde işsizliğin bitirilemeyeceğini ifade eden Çanakcı, kronik ve yüksek enflasyon dönemine dönüldüğünü söyledi. İbrahim Çanakcı, derin ve yaygın yoksulluğun bugün Türkiye’nin en yakıcı gündemi haline geldiğini söylerken Kur Korumalı Mevduat Sistemi için de “Devleti Batırma Sistemi” dedi. Hem Babacan hem de Çanakcı bu eylem planını “uçağın havalanması için pisti düzeltme” metaforuyla açıkladı. Ama sadece zemini ve şartları düzeltmeni yeterli olmayacağı, motorların tarım, sanayi, dijital dönüşüm gibi alanlar olduğu, yakıtın ise eğitimden geçtiği vurgulandı. Ali Babacan, Türkiye’nin 21. yüzyılda istediği hedeflere ulaşabilmesi için hukuk ve eğitim alanlarında büyük bir atılım yapması gerektiğinin altını özellikle çizdi. Toplantının sonlarında Babacan’a bir soru sordum. Gri bölgedeki Kararsız isimleri ikna etmek için ısrarla yinelediği “yaptık, yine yaparız” ve ekonomik krizden çıkışın “parmak şıklatarak” olabileceği sözlerini hatırlatıp “AKP’den kopan seçmenin ‘eğer bu kadar kolaysa o zaman Erdoğan bizi kurtarır,’ diye düşünüp düşünmeyeceğini sordum. Ali Babacan çok açık bir cevap vererek iktidarın artık hiçbir şekilde umut veremeyeceğini, hiçbir şeyi çözemeyeceğini, halktan tamamen kopan Erdoğan’ın hiçbir şekilde yaşananları anlamadığını söyledi. En büyük anketin de seçimler olduğunu söyleyen Babacan, seçim tarihi yaklaştıkça sorunların -maalesef- artacağını ve halkın iktidardan tamamen kopacağını düşündüğünü ifade etti. Babacan, geçen hafta gittiği Adana’daki iş insanlarıyla buluşmasından örnek verirken korku duvarının yıkıldığını, insanların artık konuşmaktan çekinmediğini söyledi. Türkiye’de hukuk ve güven tesis edildiğinde büyük yatırım hamlesi başlayacağını, hem yerli hem de yabancı yatırımcıların Türkiye’deki büyük potansiyelin bilincinde olduğunu belirtirken geçmiş başarılarını da anımsattı: “Bizden önceki on yılda toplam 10 milyar dolar doğrudan sermaye gelirken biz iki sene üst üste 20 küsur milyar dolar çektik. Üstelik bugün artık piyasada para bedava. Faizler, eksi. Tarihte ilk kez oluyor bu.” FED’in, Avrupa Birliği Merkez Bankası’nın ve Japonya’nın toplamda 25 trilyon dolar bilançosu olduğunu söylerken Türkiye güven veren bir yer olursa bu para bolluğunun bize akmasının kaçınılmaz olduğunu da sözlerine ekledi.