Derinleşen yoksulluk baskısı altındaki genç yoksulların sesini duyuyor musunuz?
Ailesinden para alamayan, barınma ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmayan gençler hem eğitim hayatının dışına itilmekte hem de ailelerinden devreden derin yoksullukla baş başa bırakılmaktadır.
Bugünlerde üniversiteli gençler “barınma” talepleriyle seslerini hem devlete hem de topluma duyurmaya çalışıyorlar. Pandemi sürecinde okullarından, yurtlarından, kiraladıkları evlerden ayrılmak zorunda kalan gençler, okulların açılmasıyla birlikte artan kiralar nedeniyle gerçek bir barınma kriziyle karşı karşıya kaldılar. Yurt kapasitelerinin yetersizliği, özel yurtların ve kiraların yüksek olması okullar açılmış olsa bile gençleri yüz yüze eğitimden mahrum bırakan bir krizi gün yüzüne çıkardı. Aslında bu durum bir süredir derinleşen ekonomik krize eklemlenen yoksulluk, işsizlik gibi meselelerin ana öznelerinden olan gençlerin “barınma hakkı” talepleriyle yeniden kamuoyu gündemine taşınmasını sağladı. Burada odaklanılması gereken asıl özne gençlerdir. Sosyolojik, biyolojik ve psikolojik açıdan pek çok tanımı mevcut olmakla birlikte toplumsal bir kategori olarak gençlik BM Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu’nun tanımına göre 15-24 yaş aralığındaki bireyleri ifade etmektedir. Bu dönem literatürde “çocukluktan yetişkinliğe geçiş” evresi olarak isimlendirilir. Tüik 2020 verilerine göre nüfusun %15,4’ünü (12.893.750 kişi) 15-24 yaş arasındaki gençler oluşturmaktadır[1].
Günümüzde yoksulluk tanımlaması genel olarak yoksulluk riski altındaki tüm bireyleri işaret etmek için kullanılırken, özelde yaşlı yoksulluğu, kadın yoksulluğu, çocuk yoksulluğu, genç yoksulluğu ve hatta çalışan yoksulluğu gibi çok farklı kategorilerdeki bireylere işaret eder. Toplumdaki asgari yaşam standartlarının altında yaşayan, temel ve zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamayan herkes yoksuldur. Liberal perspektiften Adam Smith yoksul olmama durumunu “gereksinimler” temelinde “utanç duymadan insan içine çıkma” ya da “topluluk hayatına katılma” olarak belirlerken, Amartya Sen “yapabilirlik” kavramından hareketle iyi bir eğitime sahip olabilmek, önlenebilir hastalıklardan kaçınabilmek, iyi beslenebilmek, barınmak gibi iyi bir yaşam için gerekli yetkinlikler olarak tanımlar[2]. Türkiye İşçi Sendikaları (Türk-İş) Eylül 2021 açlık ve yoksulluk sınırı araştırma sonuçlarına göre, açlık sınırı olarak dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı 3.049 TL idi. Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık vb. ihtiyaçlar için yapılması zorunlu harcamaları içeren yoksulluk sınırı ise 9.931 TL olarak hesaplanmıştı[3]. Eldeki veriler ve Türkiye’deki gelir dağılımındaki adaletsizlik dikkate alındığında, “utanç duymadan insan içine çıkma” ve yoksulluktan kaçınma bireyler ve haneler düzeyinde pek mümkün görünmemektedir. Pandemi sürecinin derinleştirdiği yoksulluktan en fazla etkilenen gruplardan birinin çoğu zaman sesi duyulmayan gençler olduğu açıktır. Çünkü OECD verilerine göre ise, ne eğitimde ne de istihdamda yer almayan 15,19 yaş erkeklerin oranı %13,2, 20-24 yaş kadınların oranı %44,4’tür. Türkiye bu sayılarla 36 OECD üyesi ülke arasında sondan ikinci sırada yer almaktadır. OECD ortalaması ise 15-19 yaş arası erkekler için %6,9, 20-24 yaş arası kadınlar için %17,2’dir[4]. Bu tablo ülkemizde ne eğitim ne istihdam içinde yer almayan genç kadınların oranının daha yüksek olduğunu ve bu konuda da bir cinsiyet eşitsizliği durumunun varlığını göstermektedir.
Türkiye’de yaşayan gençler eğitimsizlik, işsizlik, sağlık hizmetlerinden yoksunluk, sosyal dışlanma, toplumsal baskılar, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve yoksulluk gibi sorunlarla boğuşmaktadır. Genç yoksulluğu kavramı görece yeni bir kavram olup, genellikle ailenin yoksulluğu içinde değerlendirilmektedir. Oysa barınma krizinin bize gösterdiği gibi, pandemiden en fazla etkilenen kesimler arasında öğrenciler ve güvencesiz işlerde çalışan gençler de bulunmakta. Ailesinden para alamayan, barınma ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmayan gençler hem eğitim hayatının dışına itilmekte hem de ailelerinden devreden derin yoksullukla baş başa bırakılmaktadır. Gençlerin işsiz kalması iş bulma ümitlerini de azaltmaktadır. 2020 yılında 1 milyon 73 bin genç hem iş bulma ümidin yitirmiş hem de iş aramayı bırakmıştır. Genç istihdamında kayıt dışı çalıştırılma oranı 1 milyon 290 bin kişi ile %36,6’dır. Buna göre çalışan her 10 gençten 4’ü sosyal güvenceden yoksundur[5]. Üniversite bitirip de atanamayan ve atanamadığı için intihar eden gençler derin yoksulluğun en acı sonuçları olarak önümüzde çözüm beklemektedir.
Derin yoksulluk baskısı altındaki gençler açısından en önemli eksiklik ana odağına gençlerin yerleştirildiği bir “gençlik politikası”nın yokluğudur. Çalıştaylarla yetişkinlerin “himayesinde” ve “hiyerarşisinde” oluşturulan mevcut gençlik politikaları gençleri özne değil, nesne olarak görmektedir. Gerçek anlamda bir gençlik politikası gençlerin özerk bireyler olarak yaşayabilme, toplumsal hayata katılabilme ve asgari düzeyde yoksulluktan kaçınabilme konusunda yetkinliklerini arttıran politikalar olmalıdır. Bir zamanlar her aileye “en az üç çocuk” önerisi getiren mevcut iktidarın şu anda yapması gereken şey derinleşen yoksulluğu ve genç yoksulluğunu kabul ederek, gençlerin barınma, yurt, beslenme, eğitim, sağlık, işsizlik gibi sorunlarını acilen çözmesidir. Toplumsal ve siyasal algıda gençleri olay çıkaran, sorunlu, uzlaşmaz ve tehlikeli bir kategori olarak görmekten vazgeçerek, yenilikçi, dinamik, güçlü ve üretken bir kategori olarak “yeniden tanıma”mız gerekiyor. Gençlerin kendilerine dikte edilen değil, kendilerini birey olarak geliştirebilecekleri bir geleceği kendilerinin inşa etmeye ihtiyaçları var. Bu inşa imkanını onlara tanıyacak olanlar kuşkusuz geleceği kazanacak olanlardır.
---
[1] Ayrıntılı bilgi için bkz. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Genclik-2020-37242
[2] Ayrıntılı bilgi için bkz. Çiğdem Boz, “Adam Smith ve Amartya Sen”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:14, Sayı:3, 2012.
[3] Sözcü Gazetesi, 27 Eylül 2021
[4] OECD, Youth not in employment, education or training (NEET), Veriler için bkz. İnternet adresi: https://data.oecd.org/youthinac/youth-not-in-employment-education-or-training-neet.htm
[5] Türkiye’de Genç İstihdam Raporu Temmuz 2021, Disk Genel-İş Sendikası, Rapor için bkz. İnternet adresi: https://www.cloudsdomain.com/uploads/dosya/46648.pdf