Loading...
Kafasına esenin müteahhit olabildiği bir sistemde AB mevzuatının en büyük düşmanı da genellikle bu insanlar oluyor çünkü AB demek, kafana göre iş yapamazsın, demek. Koyacağın demirin, dökeceğin betonun, yerleştireceğin camın, şunun bunun bir standardı olacak demek.Demek ki, şu apartmanların hepsi AB mevzuatına göre yapılsaydı bu afete rağmen hiç kimsenin burnu kanamayacaktı. Ölüm rakamları 100 binlerle konuşulmayacaktı, daha da fazla sayıda yaralıdan ve psikolojisi çökmüş insandan söz etmeyecektik. Mehmet Altan’ın Artı Gerçek’teki yazısından öğrendim, 27 ülkenin üye olduğu Avrupa Birliği’ndeki toplam müteahhit sayısı 60 binmiş, Türkiye’deki müteahhit sayısı ise 330 bin… AB’nin altı katı. “Türkiye ölçeğindeki Almanya’da ise sadece 3800 müteahhit var,” diye ekliyor Altan. Kafasına esenin müteahhit olabildiği bir sistemde AB mevzuatının en büyük düşmanı da genellikle bu insanlar oluyor çünkü AB demek, kafana göre iş yapamazsın, demek. Koyacağın demirin, dökeceğin betonun, yerleştireceğin camın, şunun bunun bir standardı olacak demek. AB, işler daha çabuk hallolsun diye ustanın betona su katamaması demek. İnsan hayatının değerli olması demek kısaca, doğaya hükmederek değil, onunla uyum içinde yaşamak. Binaların AB standartlarında inşa edilmesiyle bebek ölüm oranlarının çok düşmesi aynı zincirin parçalarıdır. 2002 yılında AB mevzuatına göre çıkarılan Kamu İhale Yasası neden 197 kere değiştirildi? Siz yirmi senede herhangi bir şeyi 197 kere değiştirdiniz mi? Peki, bu ihale yasası niye değişti? Kamu hangi yararı elde etti bu 197 değişiklikten? Mesela, 54. değişikliğin nesi yanlıştı, 86.’nın sorunu neydi, 139.’nun kim bilir nesini beğenmediler? Ama mesele bu değil, bunların hepsinde kamu değil ama müteahhitler bir şekilde fayda elde etti. Bedelini de işte böyle toplu mezarlarla ödedik. Deprem deprem üstüne geliyor, sarsıntı hiç bitmiyor. İnsanlar enkaz altında yardım çığlıkları atıyor, devletten bir çadır bekliyorlar. Öte yandan, Kommagene Kültür Merkezi kusursuzluğuyla nazire yaparcasına orada duruyor.