Loading...
Deprem, siyaset ve seçimler
Unutmayalım ki, seçimleri ertelemek demokrasiyi tümüyle ortadan kaldırır. Bu nedenle seçim erteleme tartışması çok hassas bir konu. Türk demokrasisinin birikimi ise tüm eksikliklerine rağmen zamanında ve güvenli bir şekilde seçim yapacak kadar güçlü.
Türkiye, Kahramanmaraş'ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki yıkıcı depremle sarsıldı. Felakette can kaybı 17 Ağustos 1999 depreminde hayatını kaybeden yurttaşların sayısını da aşarak 40 bin düzeyine ulaştı. Büyük Anadolu Depreminden sadece birkaç gün sonra, hâlâ arama-kurtarma çalışmaları devam ederken seçimlere dair ilkyazılar internete düşmeye başladı. Bülent Arınç’ın açıklamalarıyla seçim erteleme meselesi ülkenin gündeminde daha ağırlıklı bir şekilde yer edinmeye başladı. Seçim ertelensin tezine henüz hiçbir AKP-MHP yetkilisi resmen ve açıkça destek vermedi.
İktidar bloğu bu koşullarda seçim yapmak istemez. Ayrıca böylesine büyük bir yıkımdan sadece 3 ay sonra seçime gitmek kolay değil. Her şey bir yana, 13 milyon insanın yaşadığı bu coğrafyada ortada bu kadar acı varken siyasi propaganda yapmak zor. Peki, seçimi ertelemek mümkün mü? Anayasaya göre imkansıza yakın bir koşul var. Ülkenin uluslararası hukuka göre savaş halinde olması ve TBMM’nin karar alması durumunda seçim 1 yıl ertelenebiliyor.
Bu arada savaş yeterli bir koşul değil. TBMM karar almazsa savaş zamanı bile seçim yapılabilir. Bu arada antidemokratik niteliği ağır basan 1982 Anayasasının seçimler konusunda oldukça hassas davranması kayda değer. Doğal afet nedeniyle OHAL ilanı mümkün, ama aynı nedenle seçim ertelenemiyor.
Peki, YSK seçimleri yetiştiremiyorum diye karar alabilir mi? YSK’nın böyle bir yetkisi yok. YSK kararlarının denetlenmiyor olması kendisine ait olmayan bir yetkiyi kullanmasını yasal ve meşru hâle getirmez. YSK’nın “bu koşullarda seçim yapamıyorum” gibi bir karar alması durumunda aldığı karar yok hükmünde olur. Ayrıca böyle bir adım hukukun sınırının aşılması demek.
Anayasal bir kurum anayasayı çiğnerse hukuk ortadan kalkar ve siyaset tek belirleyici etkinlik hale gelir. Söylemeye bile gerek yok ama bu olasılık aynı zamanda anayasanın açık bir ihlali. Bu arada böylesi bir olasılığın tartışılması bile Türk demokrasisi açısından üzücü. Konuştuğumuza göre demek ki, epey sayıda yurttaş YSK’nın anayasaya aykırı bir şekilde karar alabileceğini ciddi ciddi düşünüyor. Bu noktada lehte ve aleyhte karar açıklıyor.
Seçimleri hukukun içinde kalarak ertelemenin bir yolu yok mu? Tabii ki var. TBMM toplanıp anayasaya geçici bir madde ekleyebilir. Böylelikle seçimler 1 yıl sonra yapılır. Ancak muhalefetin böyle bir adıma geçit vermeyeceği açıkça ortada. Seçimin tarihiyle ilgili tek bir olasılık kalıyor geriye. 14 Mayıs olarak ilan edilen tarih güncellenecek. Seçim normal tarihi olan 18 Haziran’da yapılırsa Türkiye seçim hazırlıkları için 1 ay daha kazanabilir. Bahsi geçen 1 ay hem YSK’nın hem de siyasi partilerin elini rahatlatacaktır.
Demokrasinin pek çok kusuru var. Antik Yunan’dan günümüze demokrasilere yönelik sayısız eleştiri dile getirildi. Bu devasa literatüründe belli ölçüde haklılık payı da var. Demokrasi yozlaşmayı, kişisel çıkarı ve liyakatsizliği teşvik ediyor olabilir. Ancak tüm eleştirilere rağmen demokrasiler yine de diğer alternatiflerinden daha cazip. Çünkü bu sistemde siyasi iktidar en çok sayıda kişinin onayıyla şiddete başvurmadan seçim yoluyla değiştiriliyor. Demokrasi ve seçim ruhla beden, etle tırnak gibi. Unutmayalım ki, seçimleri ertelemek demokrasiyi tümüyle ortadan kaldırır. Bu nedenle seçim erteleme tartışması çok hassas bir konu. Türk demokrasisinin birikimi ise tüm eksikliklerine rağmen zamanında ve güvenli bir şekilde seçim yapacak kadar güçlü. O birikime güvenelim. İktidarıyla muhalefetiyle geleceğimiz orada saklı.