Deprem, olağanüstü hal ve seçimler

Abone Ol
Son günlerde genel seçimlerin ertelenmesi konuşuluyor. Peki bu mümkün mü? YSK böyle bir karar verebilir mi? Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Serap Yazıcı bu soruların cevabını yazdı.  

Loading...

Türkiye, Cumhurbaşkanının olağanüstü hale geçiş kararı verdiği 8 Şubat’tan bu yana olağanüstü hal yönetiminin sunduğu geniş yetkiler çerçevesinde neler olabileceğini tartışıyor. Tartışmaların odağındaki en önemli mesele ise 14 Mayıs 2023 için planlanan; bu olmadığı takdirde Anayasa ve seçim mevzuatı gereğince en geç 18 Haziran 2023’te yapılması gereken seçimlerin ertelenip ertelenemeyeceği konusu. Bu yazıda 8 Şubat 2023 tarihli 6785 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla ve bu kararın 9 Şubat 2023’te Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmasıyla uygulamaya konulan olağanüstü hal yönetiminin yaklaşan seçimler üzerinde bir etkisi olup olmayacağını tartışacağım. Önceki yazılarımda ayrıntısıyla açıkladığım gibi Anayasamızın 77. maddesinin ve seçim mevzuatımızın kuralları gereği TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılması gereken tarih, 18 Haziran 2023’tür.[1] Böyle olmakla beraber Anayasamız, 116. maddesinde TBMM’ye ve Cumhurbaşkanına seçimlerin yenilenmesi yetkisini tanımıştır. Ancak şu ana kadar ne TBMM ne de Cumhurbaşkanı 116. maddenin verdiği yetkiyi kullanarak seçimlerin yenilenmesi yönünde bir karar vermiş değildir. Cumhurbaşkanı 22 Ocak 2023 tarihli konuşmasında ve sonraki açıklamalarında, seçimlerin 14 Mayıs 2023’te yapılacağını beyan etmişse de bu, Anayasanın öngördüğü usuller çerçevesinde verilmiş bir karar değildir. Dolayısıyla 14 Mayıs tarihi, resmiyet kazanmayan, siyasî söylemlerde kalan bir tarihten ibarettir.  DEPREM VE OLAĞANÜSTÜ HAL, SEÇİMLERİN ERTELENME NEDENİ MİDİR? 6 Şubat’ta on ili kapsayan ve çok sayıda yurttaşımızın ölümüyle, hayatta kalmayı başaranların ise ağır mağduriyetiyle sonuçlanan deprem, 8 Şubat 2023’te 6785 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla olağanüstü hale geçilmesine yol açmıştır. Bu karar, Anayasanın 119. maddesinin 2. ve 3. fıkraları gereğince TBMM tarafından onaylanmış; böylece depremin etkilediği on ilde 7 Mayıs 2023’e kadar sürecek olan olağanüstü hal yönetimi başlamıştır. Olağanüstü halin yol açacağı hukukî sonuçlardan biri, 119. maddenin 5. fıkrasıyla düzenlenmiştir.[2] Bu hükme göre, “Olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile 15 inci maddedeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya geçici olarak durdurulacağı, hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği kanunla düzenlenir.” Fıkranın sözünü ettiği kanun, 25 Ekim 1983 tarihli 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunudur. TBMM’nin Cumhurbaşkanının olağanüstü hale geçiş kararını onaylamasıyla birlikte kararın içerdiği on ilde 2935 sayılı Kanun uygulamaya girmiştir. Kanunun 5, 6, 7 ve 8. maddeleri tabiî afet nedeniyle ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek olan para, mal ve çalışma yükümlülüklerini düzenlemektedir. Kanunun 9. maddesi ise tabiî afet nedeniyle ilan edilen olağanüstü hallerde uygulanacak tedbirleri hükme bağlamaktadır. Bu maddelerin hiçbirinde vatandaşların seçme ve seçilme haklarını kısıtlayacak herhangi bir yükümlülük veya tedbirden söz edilmemektedir. Bu nedenle 8 Şubat 2023’ten itibaren 7 Mayıs 2023’e kadar sürecek biçimde on ili içine alan olağanüstü hal uygulamasının şu günlerde konuşulan, seçimlerin ertelenmesiyle hiçbir ilgisi yoktur. Kanun koyucu, olağanüstü hal gerekçe gösterilerek vatandaşların seçme ve seçilme haklarının askıya alınmasına izin vermemiştir. 
Yüksek Seçim Kurulu’nun inisiyatif kullanarak seçimlerin yapılamayacağı yönünde bir karar verebileceği, çeşitli köşe yazılarında ve sosyal medya hesaplarında tartışılır olmuştur. Bu nedenle Yüksek Seçim Kurulu’nun bu yönde bir yetki kullanıp kullanamayacağının tartışılması gerekir.
ANAYASA, OLAĞANÜSTÜ HAL NEDENİYLE SEÇİMLERİN ERTELENMESİNE İMKÂN VERİYOR MU? Önceki yazılarımda belirttiğim gibi, Anayasamızın Seçimlerin Geriye Bırakılması ve Ara Seçimler başlıklı 78. maddesi “Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir.” hükmüne yer vermiştir. Bu hükümden anlaşılacağı gibi seçimlerin sadece savaş sebebiyle ertelenebileceği, okuduğunu anlama yeteneğine sahip olan her yurttaşın çıkarabileceği bir sonuçtur. Diğer bir deyişle anayasa koyucu, savaş dışında hiçbir gerekçeyle seçimlerin ertelenmesine izin vermemiştir. Aslında bu, Anayasamızın, Cumhuriyetin niteliklerini düzenleyen 2. maddesinin içerdiği demokratik devlet kavramının gereği olan bir sonuçtur. Buradan hareketle anayasa koyucunun savaş dışında hiçbir sebeple demokrasinin aslî unsurlarından biri olan seçimlerin ertelenmesine izin vermediğini belirtmek mümkündür. Buna rağmen on binlerce yurttaşımızın hayatlarını kaybettiği 6 Şubat depreminden itibaren fısıltı gazetesinde seçimlerin ertelenebileceği ihtimali zikredilmiş; adeta bu yolla yurttaşların bu tür bir ertelemeye zihnen hazırlanmaları amaçlanmıştır. Ancak bu teşebbüsün beklenen sonucu yaratmaması üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi kurucularından olan ve hukukçu kimliği en az siyasetçi kimliği kadar öne çıkan Bülent Arınç, sosyal medya hesabından yayınladığı mesajla toplumu, seçimlerin ertelenmesine iknaya yönelik açıklamalarda bulunmuştur. Böylece seçimlerin ertelenmesi, kamuoyunun temel gündem maddesine dönüşmüştür. Dahası Yüksek Seçim Kurulu’nun inisiyatif kullanarak seçimlerin yapılamayacağı yönünde bir karar verebileceği, çeşitli köşe yazılarında ve sosyal medya hesaplarında tartışılır olmuştur. Bu nedenle Yüksek Seçim Kurulu’nun bu yönde bir yetki kullanıp kullanamayacağının tartışılması gerekir.  Anayasamızın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi gereğince tüm devlet organları ve kamu makamları kural olarak yetkisizdir. Bu organlar ve makamlar, sadece Anayasanın kendilerine sunduğu yetkileri kullanabilir. Daha açık bir deyişle, hukuk devleti ilkesi karşısında devlet organlarının yetkisizlikleri esas, yetkili olmaları istisnadır. YÜKSEK SEÇİM KURULU SEÇİMLERİ ERTELEYEBİLİR Mİ? Yukarıda değindiğim gibi seçimler, Anayasanın 78. maddesinin ilk fıkrası gereğince sadece savaş sebebiyle ertelenebilecektir. Üstelik madde, erteleme kararının TBMM tarafından alınacağını hükme bağlamıştır. Bu açık hükümden iki önemli sonuç çıkmaktadır. Birincisi, seçimlerin ertelenmesinin gerekçesi sadece savaş hali olabilir. Bunun dışında başka hiçbir gerekçe, seçimlerin ertelenmesine yol açamaz. İkinci sonuç ise erteleme kararının sadece TBMM tarafından verilebileceğidir. Dolayısıyla devletin başka hiçbir organ ve makamı, seçimleri erteleme yetkisini kullanamayacaktır. Burada vurgulanması gereken bir başka husus ise TBMM’nin bu erteleme kararını parlamento kararı şeklinde değil, kanunla almasıdır. Çünkü seçimlerin ertelenmesi, kaçınılmaz olarak Anayasanın 67. maddesiyle düzenlenen seçme ve seçilme hakkını sınırlayacaktır. Anayasamızın 13. maddesi, “Temel hak ve hürriyetler, (…) ancak kanunla sınırlanabilir.” hükmüne yer verdiğinden seçimlerin ertelenmesinin bir kanunla gerçekleşmesi zorunludur. Bu açıklamalar, Yüksek Seçim Kurulu’nun seçimleri erteleme yönünde herhangi bir karar veremeyeceğini göstermektedir.  YÜKSEK SEÇİM KURULU, SEÇİMLERİ ERTELEME KARARI VERİRSE NE OLUR? Anayasamızın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi gereğince tüm devlet organları ve kamu makamları kural olarak yetkisizdir. Bu organlar ve makamlar, sadece Anayasanın kendilerine sunduğu yetkileri kullanabilir. Daha açık bir deyişle, hukuk devleti ilkesi karşısında devlet organlarının yetkisizlikleri esas, yetkili olmaları istisnadır. Üstelik Anayasamız, 2. maddede, hukuk devleti ilkesine yer vermekle yetinmemiş; bu ilkenin gereği olan yukarıda açıkladığım kuralı 6. maddenin son fıkrasında düzenlemiştir. Bu hükme göre, “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” Bu kural, Yüksek Seçim Kurulu’nun seçimlerin ertelenmesi kararını veremeyeceğini göstermektedir. Çünkü Anayasamız, 78. maddesinde seçimleri erteleme yetkisini sadece TBMM’ye tanımıştır. Yüksek Seçim Kurulu’na ilişkin 79. madde ise kurulun görev ve yetkilerini düzenlediği ilk iki fıkrasında seçimleri erteleme yetkisinden söz etmemiştir. Bu fıkralar şöyledir: “Seçimler, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır.  Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçim tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur. Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.”  Maddenin 3. fıkrası ise “Yüksek Seçim Kurulunun ve diğer seçim kurullarının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir.” hükmüne yer vermektedir. Bu hükümden hareketle herhangi bir kanunun, Yüksek Seçim Kurulu’na seçimleri erteleme yetkisi tanıyabileceğini düşünmeye olanak yoktur. Çünkü Anayasanın 11. maddesinin içerdiği “Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.” hükmü buna engeldir. Zaten yürürlükteki hiçbir kanun da Yüksek Seçim Kurulu’na seçimleri erteleme yetkisi sunmuş değildir. SONUÇ Bu açıklamalar, Yüksek Seçim Kurulu’nun seçimleri erteleme kararı veremeyeceğini göstermektedir. Yüksek Seçim Kurulu böyle bir karar verirse bu karar, Anayasanın yukarıda aktardığım hükümlerinin açık bir ihlâli olur. Dahası bu karar, fonksiyon gaspı niteliği taşıyacağından yoklukla malûl olacaktır. Yüksek Seçim Kurulu’nun TBMM’ye ait yetkileri gasp eden; böylece yokluk ile malûl olan bir karar vereceği kanısında değilim. Ülkenin gündemini işgal eden bu tartışmalar, Anayasamızın 2. maddesinin açık hükmüne rağmen Türkiye’deki çeşitli aktörlerin hukuk devleti kültüründen yoksun olduklarını göstermektedir. Gerçekten hukuk devleti, sadece anayasa mühendisliği yöntemleriyle inşa edilememekte; anayasal düzenlemelerin varlığı yanında temel siyasal aktörlerin bu ilkenin unsurlarına yürekten bağlılığını ifade etmektedir. Bir süreden beri sistematik olarak hukuk devletinin gereklerinden uzaklaştırılmamıza rağmen Yüksek Seçim Kurulu’nun anayasal yetkilerini aşarak TBMM’ye ait olan seçimleri erteleme yetkisini gasp eden bir karara imza atayacağını tahmin etmiyorum. Umarım yanılmam. Böylece Türkiye, Anayasanın ve seçim mevzuatının gerektirdiği gibi 18 Haziran 2023 Pazar günü sorunsuz bir biçimde TBMM ve Cumhurbaşkanı seçimlerini gerçekleştirebilir. --- [1] Serap Yazıcı, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi: Seçimlerin Yenilenmesi, Muhtemel Sorunlar ve Belirsizlikler – 1”, Politikyol, 31 Ağustos 2021, erişim tarihi: 14 Şubat 2023, https://www.politikyol.com/cumhurbaskanligi-hukumet-sistemi-secimlerin-yenilenmesi-muhtemel-sorunlar-ve-belirsizlikler-1/ [2] Olağanüstü halin diğer hukukî sonucu ise 119. maddenin 6. fıkrasında yer almaktadır. Bu fıkra kapsamında Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilecektir. Bu fıkranın Cumhurbaşkanına tanıdığı yetkinin sınırları, bir başka yazının konusu olacağından burada tartışılmamıştır.