Loading...
Japonya, ekonomik refah düzeyi yüksek ve Türkiye gibi politize olmayan bir ülkedir. Bu yüzden daha homojen bir yapısı olan Japonya’da ayrışma toplum içerisinde az görülür.ULUSAL ERKEN UYARI SİSTEMİ J-Alert, hükümetin acil durum bilgilerini halka iletmek için kullandığı "ülke çapında bir anlık uyarı sistemi"dir. Genellikle Meteoroloji Kurumu tarafından deprem, tsunami, yanardağ patlaması ve diğer doğal afetler hakkında bilgi iletmek için kullanılır. Sistem, erken uyarıların tahliye sürelerini hızlandırması ve acil müdahaleyi koordine etmeye yardımcı olması umuduyla geliştirilmiş ve 4 ile 20 sn. öncesinden telefona gelen sesli uyarı ile deprem uyarısı yapıyor. Ayrıca Safety Tips ve Yurekuru adlı erken uyarı için alternatif uygulamaları da telefonlarınıza indirebiliyorsunuz. Bu sistem kesinlikle düzgün çalışıyor ve herhangi bir kurumun, şirketin ihmali yok! TOPLANMA ALANLARI Olası bir doğal afet sonrası insanların toplanacağı alanlar kesinlikle önceden bellidir. Yerel kamu makamları, çok sayıda insanı barındırma kapasitesine sahip geniş alan tahliye alanları tahsis eder. Deprem dahil büyük afetlerde kullanılırlar. Etrafta hiçbir binanın bulunmadığı parklardaki açık alanlar geçici toplanma alanları olarak atanır. Kimse gelip bu toplanma alanlarına bina yapamaz. Japonya’da kurallar bellidir ve bu kuralların dışına neredeyse hiç kimse çıkmaz. Özellikle insan canı söz konusu olduğunda. Belirlenen kurallar dışı ihmali bulunan herkesin halktan özür dilediğini ve istifa ettiğini çokça gördüğümüz bir ülkedir Japonya. Deprem, tayfun, tsunami, sel vb gibi doğal afetlerde yine cep telefonlarına gelen toplanma alanları bilgisi herkese gönderilir. Bu toplanma alanlarında bölgeden bölgeye değişmekle birlikte insanların tehlike geçene kadar suyun ve çorbanın verildiği yerler çoğunluktadır. İnsan canı önemlidir.
Japonya’nın geçmişinden ders aldığını tüm kentlerdeki anıtlardan görüyoruz. Asla yaşadıklarını unutmuyorlar. Toplumsal hafızası çok gelişmiş bir toplum Japonya… Bu hafıza, gündemi deprem olan Türkiye için de insan canını korumada en önemli esaslardan biridir.BİRLİKTELİK Japonya, ekonomik refah düzeyi yüksek ve Türkiye gibi politize olmayan bir ülkedir. Bu yüzden daha homojen bir yapısı olan Japonya’da ayrışma toplum içerisinde az görülür. Çünkü, doğal afetler için politikacılardan, mühendisine, mimarına ve proje çizip, malzeme üretenine kadar herkes görevini yapmıştır. İhmal yoktur. Gerisi doğal afettir. Birliktelikle yaralarını sarmaya çalışırlar. KENTTE İZLERİN SAKLANMASI Japonya’nın geçmişinden ders aldığını tüm kentlerdeki anıtlardan görüyoruz. Hiroshima’da her yıl atom bombasının atıldığı yerde anıt önünde tören yapılır. Her yıl 11 Mart 2011 depremi anıtı önünde tören yapılır. Politikacıdan halka kadar o anıtların önünde o anı tekrar yaşadığını görüyoruz. Asla yaşadıklarını unutmuyorlar. Toplumsal hafızası çok gelişmiş bir toplum Japonya… Bu hafıza, gündemi deprem olan Türkiye için de insan canını korumada en önemli esaslardan biridir. Japonya’da 2011’de meydana gelen 9.1 şiddetindeki deprem ve ardından gelen tsunami felaketi sonrası dönemin başbakanı Naoto Kan, krizi yönetemediği gerekçesiyle bir dönem maaşını almayıp sonrasında özür dileyip, istifa etmişti. Sorumluluğu üzerine almak, hata yapıldığını, ihmal olduğunu kabul etmek bir erdemdir. Japonya’da dönemin başbakanı gibi istifa eden onlarca örnek sayabiliriz. Biliyoruz ki ülkemizdeki yıkımlar da siyasidir. Kimsenin sorumluluğu almadığı yıkımlarda, henüz sayısını kesin olarak bilmediğimiz kayıplarımız vardır. Daha insanca yaşamak için bizi yönetenleri, ihmallerini “ama bu deprem şidetliydi”ye göre değil, deprem öncesi ve sonrası hazırlıklarına göre değerlendirmemiz gerektiği bilincinin toplum tarafından da gelişmesi gerektiğine inanıyorum. İhtiyacımız olan toplumsal hafıza ve seçimlerimizdir. “Japonya doğal afetlerden sonra nasıl hemen kalkınıyor?”un cevabı buradadır. Japonlar yıkımları önlemenin ötesine geçmiş, deprem çantası hazırlama, ev içerisinde mobilyaların duvarlara monte edilmesi gerektiği gibi birçok bireysel önlemleri de alıyor. Maalesef güzel ülkemde bunları konuşmaya sıra gelmiyor. Yıkılan binaların altında ölüyoruz.