Bakırhan, şunları söyledi:
"Sadece bize uygulanan, hiç uygulanmamış bir yöntemle, bir gaspla karşı karşıyayız. Daha önceden kayyımlar aracılığıyla yapılan darbe, şimdi yargı eliyle, mevcut yasalar eliyle yapılmaya çalışılıyor. Van halkı büyük bir özveri ve çabayla birlikte başta Van Büyükşehir Belediye Başkanlığı olmak üzere; Van’da Türkiye’de eşi benzeri görülmemiş bir oyla 14 yerleşim yerinin tamamını almıştır. Belli ki bu durum birilerini rahatsız ediyor. Şimdi Adalet Bakanlığı eliyle birlikte halkın iradesi gasp edilmeye çalışılıyor. Siz de yakinen takip ediyorsunuz. Bu, bir siyasi darbedir.
Buna son verilmesi gerekiyor. Yaklaşık iki dönemdir Kürt halkının iradesine atanan kayyımların sonuçlarını gördük. Kaybedenler, kayyımcı zihniyetler kayyım atayanlar oldu. Kazanan yine halkımız oldu. Kayyım atanan bütün belediyelerdeki kayyımları gönderdiler. Demek ki kayyım atamakla, iradesini gasp etmekle, ikili bir hukuk kurmakla aslında toplumun talepleri, istemleri, iradesi değiştirilemiyor.
'Adaylık süreci tamamlanmıştır'
Aslında hukuk hükümleri çok açıktır. Zeydan başkanımız başvurmuştur. İl seçim kurulu tarafından kabul edilmiştir başvurusu. YSK resmî sonuçları açıklarken de kendisini aday olarak göstermiştir. Herhangi bir engel olmamıştır. İki günlük itiraz sürecinde de başta iktidar adalet bakanlığı olmak üzere kimse itiraz etmemiştir. Dolayısıyla YSK’nin verdiği onayla birlikte adaylık süreci tamamlanmıştır.
Daha sonra Türkiye’deki sonuçlar özellikle Kürt halkının seçimde ortaya koyduğu… bu hile değil de neyidir. Bu yargıyla bir halkın Van halkının iradesini gasp etmek değil de nedir. Bu seçim acısını Van halkından çıkarmak değil de nedir. Bu Kürde Kürt iradesine düşmanlıktan vazgeçilmesi gerekiyor. Yeter. İki dönem kayyım atadınız. Bölge halkının iradesini gasp ettiniz. Halk sizlere seçimde yanıt verdi. Şimdi başka bir biçimde gasp etmek istiyorsunuz. Bunun karşısındayız Van halkının iradesine kesinlikle sahip çıkacağız. Asla Van halkının iradesini bu tür oyunlarla çarçur edilmesine izin vermeyeceğiz.
Cumhurbaşkanı daha dün halkın iradesine ve sandık sonuçlarına saygı duyacağını belirtmişti. Ne oldu? Hemen bir gün sonra ne değişti? Van halkının gasp edilen iradesi halkın iradesi değil mi? Sandık sonucu değil mi? Acaba Cumhurbaşkanı bu konuşmalarında ‘Kürtler hariç onların iradesi hariç’ mi demek istemiştir. Kendisine dün söylediği sözleri tekrar hatırlaması gerektiğini belirtmek istiyoruz.
'İkili demokrasi, ikili hukuk'
Kürt kentlerinde ikili bir demokrasi, ikili bir hukuk uygulanıyor. Artık buna yeter diyoruz, dur diyoruz. YSK üyelerini de bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz. Adalet Bakanlığı’nın talimatıyla, hükümetin yönlendirmesiyle nereye kadar artık kararlar alınacak. Van halkının iradesi seçimde ortaya çıkmıştır. Buna uymak, bunu dikkate almanın dışında başka bir seçenek yoktur. Bu siyasi bir darbedir. Bu darbe karşısında bütün Kürtler, Türkiye’deki emekçiler, yoksullar, Türkiye halkları olarak beraber karşı duracağız. Bu siyasi darbeyi kesinlikle kabul etmeyeceğiz.
'Dayanışmaya çağırıyoruz'
Bu durum sadece DEM Parti’nin de sorunu değil. Vicdan sahibi, onur sahibi, içinde biraz demokrasi kırıntısı kalmış Türkiye’deki herkesin sorunudur. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Sandık koyacaksın, adayın YSK tarafından adaylığı resmileşecek ve ilan edeceksin, seçimi büyük bir farkla kazanacağız olmadı diyeceksin, tanımıyorum.
Bu sefer kayyım yerine yargı eliyle gasp etmeye çalışacaksın. Buna izin vermeyeceğiz. Türkiye’deki bütün siyasi partilerini demokratik kitle örgütlerini, duyarlı bütün kesimleri bu siyasi darbe karşısında Van halkıyla dayanışmaya, DEM Parti ile dayanışmaya, bu haksızlığı, hukuksuzluğu ortadan kaldırmak için birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz. Seçimlere 48 saat kala konunun gündeme getirilmesini kabul etmiyoruz
Hatimoğulları: Kabul etmek mümkün değil
Bakırhan’ın ardından konuşan Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları ise, şunları söyledi: "Türkiye’nin başkentinde tam da asıl karar mercii olan bir noktadayız. Van’da 14 belediyenin tamamını alan, Türkiye’de neredeyse eşine benzerine rastlanmamış olan bir başarı sağlanmıştır DEM Parti tarafından. Bu başarıyı hazmedemeyenler, bu başarıyı adeta olacağını bilerek, bu başarının elde edileceğini bilerek, bu kumpası evveliyatında hazırladıkları kanaat getiriyoruz bizler.
Biraz önce Eş Genel Başkanımızın da ifade ettiği gibi başvurusu yapılmış bütün denetim süreçleri ve mekanizmalarından geçmiş, hiçbir şekilde itiraz edilmemiş ve adaylığı onanmış olan sevgili Abdullah Zeydan’ın seçimlere 48 saat kala cuma akşamı 5’e 5 kala bu konu gündeme getiriliyor. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bunu asla kabul etmeyeceğiz.
‘Hep birlikte bu siyasi darbenin karşısında duracağız’
Erdoğan çıktı bu seçim hezimetinden sonra halkın iradesine saygı duyacağız demişti. Ama öyle anlaşılıyor ki bu halk Kürt olunca, Van halkı olunca bu iradeye saygı göstermeyeceklerini bizler bir kez daha gördük. Buradan çağrımızı yineliyoruz; sözünüz arkasında durun ey Erdoğan. Halkın iradesine saygı göstereceğiz dediyseniz halkın iradesine saygı gösterin.
Bakın Konya seçimleri gerçekleşti. Konya seçmeni ile Van seçmeni arasında nasıl bir fark var acaba? Bunu sorarız. Bu farkı sözde hukuk eliyle ortadan kaldırmaya çalışmanız adeta bir siyasi darbedir. Bu siyasi bir darbedir, altını kalın kalın çiziyoruz.
İktidar, bu seçimlerde bir hezimet yaşamıştır. Bu hezimetin intikamını DEM Partililerden almaya kalkışırsa; büyük yanılır. Yaşadığı hezimet, bugün yürüttüğü kayyımcı siyasetin sonucudur. Bu hezimet, anayasayı, hukuku tanımayarak kendi kendine bir siyasi irade yaratmaya çalıştığı otoriter yönetimin sonucudur.
Bu yönteme devam ederlerse kayyım rejiminin başka versiyonlarını çıkarırlarsa ki bilsinler ki bu hezimet katlanarak devam eder. Bunu bir kez daha vurguluyoruz. Sarayı, Adalet Bakanını uyarıyoruz, YSK önünde YSK’ye çağrımızı yapıyoruz. İl Seçim Kurulunun verdiği bu karara itirazlarımızı gerçekleştiriyoruz. Bizler itirazımızı YSK’ye yapıyoruz. Bu itirazın hukuk çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini bütün Türkiye kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Buradan son kez çağrımızı yineliyoruz; itirazımızın YSK tarafından hukuka bağlı bir biçimde değerlendirilsin. Bu talep sadece DEM Parti’nin talebi değildir. Bugün medyaya baktığımız zaman Türkiye halklarının çoğundan yüksek bir itirazın geldiğini görüyoruz. Saray da bunu görsün, YSK de bunu görsün. Bu karardan derhal dönülmelidir.
Bu karar asla nihai bir karar haline getirilmemelidir. Halkın iradesine nerede olursa olsun eşit şekilde sahip çıkılmalıdır ve buna bağlı olarak karar verilmelidir. Buradan bir kez daha Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerine Van halkının yanında olmaya, bu haksızlığı ve hukuksuzluğu toprak altına gömmeye davet ediyoruz. Kayyım rejiminin bir versiyonu olan bu yöntemlerin devam etmesine asla izin vermedik, vermeyeceğiz. Bu konuda bütün kamuoyunu duyarlı olmaya davet ediyoruz.”
ü