Politika

DEM Parti-Bahçeli tokalaşması: 'Yeni bir barış süreci başlatılabilir'

Devlet Bahçeli'nin Meclis'in açılışında DEM Partililerin elini sıkmasını 'yeni bir barış süreci' olarak yorumlanıyor: "İlk 4 maddeye dokunulmadığı sürece 'evet' olabileceğinin sinyali bizzat Bahçeli tarafından verilmiş durumda."

Abone Ol

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Meclis açılışında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partililerle (DEM Parti) tokalaşması ve “Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barış isterken kendi ülkemizde de barış olmalı” sözleri siyaset gündeminin en üst sıralarında yer alıyor.

Bahçeli'nin bu tavrı merak edilirken kulislere göre DEM Parti ile yeni bir barış süreci başlatılabilir. MHP’nin de bu sürece 'evet' diyebileceği ifade ediliyor.

Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, “Planda bir değişiklik olmazsa, DEM Parti ile yeni bir ‘barış’ süreci başlatılabilir. DEM Parti de çok sevdiği ‘muhataplık’ gerekçesiyle bu sürece dahil olabilir” dedi.

'Sinyal bizzat Bahçeli tarafından verilmiş durumda'

Zeyrek “MHP, DEM Parti ile aynı sürecin içinde olur mu” sorusuna da “İlk 4 maddeye dokunulmadığı sürece ‘evet’ olabileceğinin sinyali bizzat Bahçeli tarafından verilmiş durumda” yanıtını verdi.

'Erdoğan iktidarını uzatmak için bir defa daha plan kuruyor'

Zeyrek'in yazısının ilgili kısmı şöyle:

*Erdoğan’ın 1 Ekim’deki TBMM açılış konuşması, Bahçeli’nin o konuşmadan sonra “barış” mesajı vermeye başlaması, bununla da yetinmeyip DEM Partililerle tokalaşması, Anayasa değişiklik sürecinin başlatıldığını gösteriyor. İster inanın ister inanmayın, Erdoğan iktidarını uzatmak için bir defa daha plan kuruyor.

*Planda bir değişiklik olmazsa, DEM Parti ile yeni bir “barış” süreci başlatılabilir. DEM Parti de çok sevdiği “muhataplık” gerekçesiyle bu sürece dahil olabilir. (“MHP, DEM Parti ile aynı sürecin içinde olur mu” sorusunun yanıtının (ilk 4 maddeye dokunulmadığı sürece) “evet” olabileceğinin sinyali bizzat Bahçeli tarafından verilmiş durumda.) 

'İktidar Türkiye’nin kaderini etkileyecek yeni bir oyun kurarken Anamuhalefet ne yapıyor?'

*Bu arada Erdoğan’ın “Bir gece ansızın gelebiliriz” mottosunu İsrail söz konusu olunca “Bir gece ansızın gelebilirler” olarak değiştirmesi de ilginç bir tesadüf. Bugüne kadar herkese meydan okuyan bir siyasi liderin şimdi “İsrail bize saldıracak” korkusu yaratması da “Bayrak etrafında toplanalım” stratejisinin bir parçası olsa gerek. Erdoğan’ın kurmayları orta vadede böyle bir atmosfer yaratılırsa, olası bir Anayasa değişikliğinin referanduma götürülebileceğini ve değişikliğin referandumla kabul edilebileceğini öngörüyor.

*Peki iktidar Türkiye’nin kaderini etkileyecek yeni bir oyun kurarken Anamuhalefet ne yapıyor? Başlıkta da ifade ettiğim gibi sürekli kendine zarar veriyor. Bir türlü birlik görüntüsü verilemiyor. Vatandaşın sorunlarından çok kendi sorunlarıyla boğuşuyor. “Özgür Özel mi, Kemal Kılıçdaroğlu mu?” “Ekrem İmamoğlu mu, Mansur Yavaş mı?” gibi polemikler gırla gidiyor.

*Kılıçdaroğlu adeta “ya benim olacak ya kara toprağın” diyor. Özgür Özel’i hedef alırken partiyi yıpratıyor. İş zaman zaman özel hayatla ilgili iftiralara kadar düşüyor. En kötüsü de partiye zarar veren bütün salvoların parti içinden geliyor olması.