Günümüzdeki CHP’li etlilere gelecek olursak mayıs ayında yapılan seçimlerden sonra Kılıçdaroğlu ve politbürosu da partinin kimliğini belirlemek için adım atmalıdır. Ayrıca toplumsal muhalefetin unsurları Kemal Bey’den ve politbürosundan özeleştiri beklemektedir.Önemli bir noktayı da günümüzdeki CHP’li elitlere hatırlatmakta gerek var. 1954 seçimlerinden sonra İnönü ve parti kurmayları muhasebe yaparak yol çizmeye çalışmışlardır. CHP hem ideolojik yönden hem de örgütsel açıdan başkalaşım geçirmiştir. Mete Kaan Kaynar ‘Türkiye’nin Ellili Yılları Üzerine Bazı Notlar’ başlıklı makalesinde 1954 sonrası CHP’de başkalaşım yaşandığını belirtmesinin yanı sıra önemli bir noktaya da işaret etmektedir. 1954’ten sonra parti merkezinin gücünün aşınmasına, parti örgütünün belirleyici unsur hâline gelişine işaret etmiştir.[6] CHP’nin muhalefete geçmesinden sonra devletle organik ilişkisinin kopması ve kendi ayakları üzerinde durmak zorunda kalması parti örgütünün önemini ortaya çıkarmıştır. 1955’den sonra DP’nin otoriter siyaseti karşısında parti örgütünün canlılığını korumuştur. Günümüzdeki CHP’li etlilere gelecek olursak Mayıs ayında yapılan seçimlerden sonra Kılıçdaroğlu ve politbürosu da partinin kimliğini belirlemek için adım atmalıdır. Ayrıca toplumsal muhalefetin unsurları Kemal Bey’den ve politbürosundan özeleştiri beklemektedir. Partinin programı, tüzüğü konusunda kapsamlı bir değişimin önemi her geçen gün artmaktadır. Programın nitelikli bir hâle gelebilmesi için batıdaki sosyal demokrat partilerin programları çok titizlikle ele alınarak Türkiye’nin toplumsal ve siyasal koşullarına uygun hâle getirilmelidir. Sosyal demokrat merkezli parti programının toplumun tüm kesimlerin üzerinde olumlu tesir yaratılması için söylemlerin de parti programıyla uyumlu olması gerekiyor. Mayıs ayında seçimlerdeki süreçte yaşananlar toplumun tüm kesimleri üstünde ‘umut’ yaratmanın önemini de ortaya çıkarmıştır. --- Kaynakça Aydemir, Şevket Süreyya. İkinci Adam 1950-1964, c.3, Remzi, İstanbul, 2022. Bila, Fikret. CHP Nasıl İktidar Olur, Doğan, İstanbul, 2020. Uyar, Hakkı. Demokrat Parti İktidarında CHP 1950-1960. Doğan, İstanbul, 2017. Kaynar, Mete Kaan. “ Türkiye’nin 1950’li Yılları Üzerine Bazı Notlar, Türkiye’nin 1950’li Yılları, ed. Mete Kaan Kaynar, İletişim, İstanbul, 2015, ss.15-38. Koç, Altuğ. CHP’de Ortanın Söylemi ve 1965 Seçimleri, Dezanj, İstanbul, 2014 [1] Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam 1950- 1964, c.3, Remzi, İstanbul, 2022, s. 87. [2] Hakkı Uyar, Demokrat Parti İktidarında CHP 1950- 1960, Doğan, İstanbul, 2017, s.36. [3] Uyar, a.g.e., s.36. [4] Fikret Bila, CHP Nasıl İktidar Olur?, Doğan, İstanbul, 2020, s.88. [5] Altuğ Koç, CHP’de Ortanın Söylemi ve 1965 Seçimleri, Dezanj, İstanbul, 2014, s.70. [6] Mete Kaan Kaynar, “ Türkiye’nin 1950’li Yılları Üzerine Bazı Notlar, Türkiye’nin 1950’li Yılları, ed. Mete Kaan Kaynar, İletişim, İstanbul, 2015, s. 35.
Değişimi CHP’nin tarihinde aramak (1)
Önemli bir noktayı da günümüzdeki CHP’li elitlere hatırlatmakta gerek var. 1954 seçimlerinden sonra İnönü ve parti kurmayları muhasebe yaparak yol çizmeye çalışmışlardır. CHP hem ideolojik yönden hem de örgütsel açıdan başkalaşım geçirmiştir.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından CHP’deki ‘değişim’ tartışmaları başladı. 28 Mayıs’tan sonra başlayan değişim tartışmalarına tarihin tozlu raflarında kalmış olan olayların yol gösterici olabileceğini düşünüyorum. Kemal Kılıçdaroğlu ve partisinin seçimlerde aldığı yenilgiden sonra yaşanılan süreç bana 14 Mayıs 1950 sonrası CHP’nin durumunu hatırlatmaktadır. 28 Mayıs’ta seçim yenilgisinden sonra partinin kimliği, politik hizalanışı, lider vb. konular tam 73 yıl önce de tartışılmaktaydı.
Aslında 73 yıl önce alınan yenilgi partinin kurumsallaşması açısından bir adım olarak nitelendirilse yanlış olmaz, konuya girişi böyle yapalım. Şevket Süreyya Aydemir ‘İkinci Adam’ adlı ünlü eserinde 14 Mayıs 1950 seçimi sonrası iktidardan düştükten sonra CHP’nin ve İnönü’nün karşısında en çetin problemin partileşmek olduğunu söyler ki bunu bir adım daha ileri taşır. CHP’nin partileşmesi İnönü’nün siyasette olup olmamasını belli edecek en önemli dava olduğunu iddia eder. [1] Aydemir’e göre İnönü için var olmak veya var olmamak davasıydı. İnönü gibi diğer CHP’li politikacılar da partileri için rota belirlemeye çalışmıştır. 14 Mayıs seçim yenilgisinden sonra 29 Haziran 1950’de toplanan 8. Kurultay’da yaklaşık 100 kadar delegenin ve Hıfzı Oğuz Bekata, Yusuf Ziya, Ortaç İlhami Sancar, Şevket Hatipoğlu gibi politikacıların bulunduğu grup Kurultay’da bir ‘ıslahat teklifi’ hazırlar [2]
Islahat önerisinde partinin değişmesi önerilmiş, partinin gerçek anlamda bir programa sahip olması gerektiği altı çizilerek vurgulanmıştır. [3] Parti yönetimine muhalefet şerhine de imza atan bu politikacıların Anadolucu fikre sahip oluşlarını da hatırlatmamız da yerinde olur. Anadolucular şeklinde tarif ettiğimiz grup muhafazakâr görüşleriyle bilinmekteydi ve İnönü’de bu gruba karşı temkinli yaklaşmıştır. 1954 yılına kadar parti programında değişikliğe gidilmemiş lakin küçük adımlar atılmıştır.
29 Haziran 1953’te 10. Kurultay’da Parti programında Kemalizm sözcüğünün yerine ‘Atatürk Yolu’ ifadesi tercih edilmiştir.[4] Bu tercih simgesel yönden önemliydi. Burada herkesin aklına reddi miras gelebilir ki normaldir lakin parti elitlerinin DP karşısında bir arayışın içinde girdiklerini söylemek daha sağlıklıdır. Reddi miras tartışmaları özellikle 1960’lı yılların ortasında daha sıkça yaşanmıştır hatta Kılıçdaroğlu’nun döneminde Kemalizm üstünden tartışmalar daha farklı boyutlarda ele alınmıştır.
1954 genel seçimlerinde CHP’nin iktidara gelememesi üzerine partinin geleceği hakkında kötümser yargı devam etmişti, İnönü’nün akıbeti tartışılır haldeydi. Seçimden sonra toplanan Parti Meclisi’nde bulunanlar seçimin yenilgisinin muhasebesini yapmış, özeleştiri getiren kişilerin başında Cemil Sait Barlas yer almaktaydı hatta en ‘radikal’ çıkışı yapmıştı. CHP’nin kapatılıp yerine başka bir parti kurulmasını önermiş ve savını şöyle açıklamıştır; “ 27 yıllık iyiliklerden ve kötülüklerden sorumlu olmayan, belli bir iktisadi doktrine dayanan bir parti olarak ortaya çıkalım.”[5] Erken Cumhuriyet döneminin ‘iyilikleri ve kötülüklerini’ arkada bırakmayı öneren Barlas İngiltere İşçi Partisi gibi sınıfa dayalı sol bir parti modelini kurmaylara sunmuş lakin sıcak bakılmamıştır. Barlas’ın ileri sürdüğü fikir belki o günlerde meyvesini vermeyecekti ama 1960’lı yıllarda ‘Ortanın Solu’ tartışmalarının zeminini hazırlamıştır.