Başta BM olmak üzere bütün uluslararası kuruluşlar, devletler, akademisyenler, barış gönüllüleri ve kuruluşları, mahalli idareler ortak bir vizyon doğrultusunda barış, insanlık ve iyilik için acilen harekete geçmelidirler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Rusya-Ukrayna Savaşı ile bütün dünyayı etkileyen gıda ve tahıl krizine karşı inisiyatif alarak çok önemli ve bütün taraflar için kazan-kazan oyun stratejisi ile sonuçlanan diplomatik bir başarıya imza attı. BM Genel Sekreteri Guterres, Türkiye’ye hem 22 Temmuz 2022’de imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşmasındaki katkıları hem de 02 Kasım 2022’de anlaşmaya geri dönülmesi yönündeki diplomatik çabaları nedeniyle ayrı ayrı teşekkür etti. Rusya-Ukrayna Savaşı sadece gıda krizini gündeme getirmemiş, nükleer silahların kullanılması riskini de artırarak uluslararası ilişkiler ajandasına bir kez daha taşıdı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tahıl konusundaki arabulucu rolünden de aldığı öz güven ile, nükleer silahlardan bütün dünyanın kalıcı olarak kurtulması yönünde de bir inisiyatif geliştirebilir. Bu inisiyatifini de dünyanın diğer önemli gündem maddeleri arasında yer alan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine daha hızlı ve etkin ulaşılması yönünde kullanılması yönünde taçlandırabilir. Bu konuda hem BM hem NATO ve hem de Rusya ve Çin ile işbirliği içinde hareket edilmesi, diğer taraftan Hindistan ve Pakistan ile diplomatik yakınlık oldukça önem taşımaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün konuyla ilgili vecizesi bu makalenin kapsamı bakımından da oldukça anlamlıdır; “Beklemeğe de lüzum yoktur, işte bu sükûnet içinde bütün dünyayı mütalaa etmek fırsatı bizdedir. “Dünyanın filân yerinde bir rahatsızlık varsa bana ne?” dememeliyiz. Böyle bir rahatsızlık varsa tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla alâkadar olmalıyız. Hâdise ne kadar uzak olursa olsun bu esastan şaşmamak lâzımdır. İşte bu düşünüş insanları, milletleri ve hükümetleri hodbinlikten kurtarır.”[1] Bu makalede; hem dünya için en büyük tehditlerden birisi olan nükleer silahlardan insanlığın kurtulmasını, hem de hiç kullanılmayan bu silahların batık maliyet kapsamındaki milyarlarca dolar bütçesi ile başta insanlık için en büyük tehditlerden birisi olan açlığın sona erdirilmesi ile küresel iklim krizi ile mücadele yönünde ortak çözümler için kullanılması tavsiye edilmektedir. Yazının amacı hem durumsal farkındalığı, artırmak hem de eş zamanlı olarak sorunların ortak akıl ve dayanışma ile çözümlerinin olabileceğine dikkat çekmektir. 08 Eylül 2022’de UNDP tarafından yayımlanan raporda; belirsizliğin yeni bir durum olmamasına karşın boyutlarının kaygı verici yeni durumlara yol açtığı, yeni “belirsizlik karmaşıklığı”nın insanlık tarihinde daha önce hiç görülmediği biçimde ortaya çıktığı belirtilmektedir.[2] Tarihte ilk defa beş nükleer güç sahibi devlet 03 Ocak 2022’de “Preventing Nuclear War and Avoiding Arms Races,”başlığı altında ortak bir açıklama yaptı.[3] Beş devlet bahse konu açıklamada nükleer savaşın asla yaşanmaması ve kazananın olmayacağını teyit ettiler.[4] Aynı bildiride nükleer silahların hem birbirlerini hem de hiçbir devleti hedef almadığı da belirtildi.[5] Bu açıklama sonrası Rusya-Ukrayna Savaşı patlak vermiştir. Rusya-Ukrayna Savaşı ile nükleer silahların beklenmedik sonuçlar kapsamında kullanılarak telafisi imkânsız zararlar ihtimali insanlığı bir an önce harekete geçmeye zorlamaktadır. Bu sorun o kadar ciddi bir hâl aldı ki; Rusya, Batı bloğunun Ukrayna’ya nükleer silah vermesi durumunda Avrupa’nın yok olacağı ikazında bulundu.[6] Nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya uluslararası ilişkilerin ve devletlerin stratejik öncelikler arasında bir kez daha yerini aldı. Nükleer silahlardan arınma hedefli uluslararası yerel yönetimler inisiyatifi olan ‘Mayors for Peace’, 19-20 Ekim 2022’de Hiroşima’da toplanmıştır. Toplantı sonrası yayımlanan bildirgede; Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle nükleer silahların kullanılması ihtimalinin en üst seviyede olduğuna dikkat çekilmiş ve nükleer silahlardan arınmış barışçıl bir dünya için inisiyatifler geliştirme çağrısında bulunulmuştur.[7]
Sert gücün en önemli enstrümanı olan askeri gücün kullanımı en son çare olarak oldukça dikkatli kullanılmayı gerektirmesinin yanında sürdürülebilir de olmamaktadır.
OECD’ye göre; olağanüstü on yıl çoğu ülkelerdeki eşitsizliği genişletmiş ve sosyal bütünleşmeyi tehdit etmektedir.[8] NATO tarafından yayımlanan 2022 yılı Madrid Zirvesinde iklim değişikliğinin tehdit çarpanı olduğu belirtilerek, NATO’nun güvenliğine derin etkileri olan günümüzün tanımlanmış bir sorunu olduğu açıklandı.[9] NATO’nun, NATO 2030 Vizyon Belgesinde yer alan dokuz öneriden yedincisi iklim değişikliğine karşı uyum ve mücadeledir. Söz konusu belgede; NATO liderlerinin, lider bir uluslararası organizasyon olan NATO’nun iklim değişikliğinin güvenliğe etkisini anlamak ve adaptasyonu amacıyla yeni bir NATO Eylem Planını imzaladıkları belirtildi.[10] Yukarıdaki farklı seviyelerdeki açıklamalar ve çabalar hem merkezi hem mahalli idarelerin hem de askeri ittifakların global güvenlik sorunlarında ortak hareket etmeye mecbur kaldıklarının işaretleri olarak değerlendirilebilir. Söz konusu bu örnekler sorunların bütüncül ele alınarak verilerin hem rasyonel hem de operatif sanatsal olarak ele alınmasının göstergeleridir. Sert gücün en önemli enstrümanı olan askeri gücün kullanımı en son çare olarak oldukça dikkatli kullanılmayı gerektirmesinin yanında sürdürülebilir de olmamaktadır. Ayrıca stratejik caydırıcılık kapsamındaki başta nükleer silahların kullanılmasını hedefleyen nükleer güçlerin muhafazası dâhi batık maliyet kapsamında oldukça yüksek kaynak israfına neden olmaktadır. Uluslararası ilişkiler teorilerine göre realistler sert güce odaklanırken, neoliberal kurumsalcılar yumuşak güce dikkat çekmişlerdir. Akıllı güç ise hem sert hem de yumuşak gücün birlikte kullanılmasını kapsayan daha geniş bir çözüm kümesine sahiptir. Bir Fransız subayı olan Lartéguy “Centurions” kitabında bir mücadelenin iki tarafının daha anlaşılır olması adına, mücadeledeki taraflardan birisinin bir Fransız kâğıt oyunu olan ve 32 kart ile oynanan belot oynarken diğerinin 20 kart daha fazla olan briç oynadığına dikkat çekmiştir.[11] Aslında bu metafor bizi akıllı güç kapsamında; mevcut teoriler, akademik bilgiler, kurumların imkân ve kabiliyetlerini teoriden pratiğe yaratıcı ve sanatsal doğrultuda akla gelmeyen yöntemlere yöneltmektedir.
Stratejik caydırıcılık kapsamındaki başta nükleer silahların kullanılmasını hedefleyen nükleer güçlerin muhafazası dâhi batık maliyet kapsamında oldukça yüksek kaynak israfına neden olmaktadır.
Gerek CORONA pandemisinde yaşananlar ve aşıya erişim sorunu, gerekse küresel iklim değişikliği sorununda devletlerin aciz kalmaları, aynı zamanda 2022 yılında yaşanan Rusya-Ukrayna Savaşı ve bunun başta enerji ile gıda krizine yol açabilecek yan etkileri; yaratıcı bakış açılarına ve sorunların bütüncül bir bakış açısıyla ele alınması ihtiyacını doğurmaktadır. Devletlerin ve kurumların katkılarına bireyler olarak da katkı sağlamak için bu çalışma; uluslararası ve ulusal kamuoyunun dikkatine sunulmaktadır, dünya barışına ve insanlığa yaratıcı çözümler yönünde katkı sağlamayı da hedeflemektedir. Küreselleşen dünya aslında tehdit ve sorunların olarak küresel olarak ifade edilmesi sonucunu da beraberinde getirdi. Küreselleşme ile birlikte tehdit ve risklerin de küresel bir karaktere bürünmesi, özellikle 21’inci yüzyılda ideoloji, inanç ve her türlü farklılıkların bir kenara bırakılarak birlikte çözüme ulaşılmasını ve dolayısıyla geyik avı oyun teorisini gerekli kılmaktadır. Ortak kazancın daha büyük olacağı ‘geyik avı’ oyum teorisi bu kapsamda konunun anlaşılmasına da katkı sağlayacaktır. Teorinin kaynağında Rousseau’nun ‘Discourse on Inequality’ eserindeki alıntılar bulunmaktadır. Geyik avı oyun teorisine göre bütün resmi görerek toplam kazanç en üst seviyede gerçekleşebilmektedir. Uluslararası ilişkilerde realizmin üzerinde durduğu temel kavramlar arasında güç dengesi ve tehdit dengesi kavramları da bulunmaktadır. Prof. Kenneth Waltz’a göre devletler daha üstün güce karşı dengelemeye giderler.[12] Waltz’a göre fazla güç diğer devletleri de silahlarını artırmaya ve üstün güce karşı gayretlerini birleştirmeye yöneltir.[13] Prof. Stephen Walt ise devletlerin üstün güce karşı değil de tehdide göre dengelemeye gittiklerini iddia eden tehdit dengesi kavramını literatüre kazandırdı.[14] Bu kapsamda örneğin nükleer bir güç olan ABD, diğer nükleer güçler olan İngiltere ve Fransa’yı tehdit olarak görmezken; Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore’ye karşı aynı dostane düşünceleri paylaşmamaktadır. Yine güvenlik ikilemi realizmin konseptleri arasındadır. Nükleer silahlanma yarışı ve bu kabiliyetin idamesi için sarfedilen kaynaklar kapsamında ABD’nin nükleer silah kabiliyetine erişmesi diğer ülkeleri de güvenlik kaygıları ile bu yola kanalize etmiştir. Randall Schweller ise devletlerin ne güce ne tehdide karşı dengelemekten ziyade kendi çıkarları doğrultusunda politikalar izlediğinden bahsetmektedir.[15] Geyik avı oyun teorisine göre, ülkelerin kendi çıkarları tavşana benzetilebilir ve mevcut uluslararası konjonktürde bu varsayımın da tam olarak geçerli olmadığını ifade edebiliriz. Neoliberal kurumsalcılar ise kurumların önemine dikkat çekerek ve işbirliğine yönelik kurumların önemine vurgu yapmışlardır. 20’inci yüzyılda tehditlerin başında nükleer silahlar bulunmakta iken, 21’inci yüzyılın başında terörizm ile teröristlerin nükleer silaha erişimi ve küresel iklim değişikliği konuları öne çıkmıştır. Hem neorealistler hem de neoliberaller için devletler arasında uzlaşma imkânı her zaman bulunmaktadır. Kullanılmayan nükleer silahlar için milyarlarca dolar israf edilirken, milyonlar açlıkla mücadele etmek durumunda kalmaktadır. SIPRI’ye göre; nükleer devletler nükleer cephanelerini modernize etmek istediklerinde masrafların daha da artacağı tahmin edilmektedir.[16] Dünyadaki nükleer güçler ile sahip oldukları nükleer kapasite Tablo-1 de sunulmuştur. Tablo 1. Dünya Nükleer Güçleri (Ocak 2022)
Devlet Konuşlu Savaş Başlığı Depodaki Savaş Başlığı Toplam
ABD 1744 1964 3708
Rusya 1588 2889 4477
İngiltere 120 60 180
Fransa 280 10 290
Çin 350 350
Hindistan 160 160
Pakistan 165 165
İsrail 90 90
Kuzey Kore 20 20
Toplam 3732 5708 9440
Kaynak: SIPRI Yearbook 2022[17] Tablo 2. Nükleer Güç Yetenekli Devletlerin Nükleer Harcamaları
Devlet Harcama (milyar USD)
ABD 44.2
Çin 11.7
Rusya 8.6
İngiltere 6.8
Fransa 5.9
Hindistan 2.3
İsrail 1.2
Pakistan 1.1
Kuzey Kore 0.642
2021 Toplam 82.4
Kaynak: International Campaign to Abolish Nuclear Weapons Report[18] Tablo 1 ve Tablo 2 birlikte analiz edildiğinde; devletlerin sahip oldukları nükleer silahların miktarı ile bunların harcamalarının aynı oranda olmadığı görülmektedir. Örneğin Rusya’nın toplam nükleer stoğu 4477 iken, nükleer harcamaları 8.6 milyar USD’dır. Yıllık maliyetlerin dışında 10 yıllık bir zaman dilimindeki harcamalardan bahsetmek gerekir ise, örneğin ABD Kongresi Bütçe Ofisi tarafından ABD’nin 2021-2030 yılları arasındaki nükleer harcamalarının 634 milyar USD olacağı tahmin edilmiştir.[19] Tablo 2’ye göre; nükleer harcamaları en yüksek  iki ülke olan ABD ve Çin’in stratejik güvenlik belgelerini analiz ettiğimizde ise; ABD’nin nükleer silahların varoluşsal tehdit olarak algılandığı uluslararası sisteme yeniden angaje olduğu ifadelerine karşın[20],  Çin’in ise Beyaz Kitabında pragmatik bir çözüm olarak nükleer silahların imhasını ve tamamen yasaklanmasını istediği[21] belirtilmiştir. BM Konseyi üyesi ülkelerden Çin’in nükleer silahsızlanmaya olumlu yaklaşımını not edersek, geriye NATO’nun üç nükleer gücü olan ABD, İngiltere ve Fransa ile Rusya kalmaktadır. Nükleer silah kullanılması ihtimallerinin konuşulduğu Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte gıda temel fiyatlarının azaltılması kapsamındaki Tahıl Koridoru Anlaşmasından da cesaret alınarak, nükleer silahların yok edilmesinin dolaylı olarak da olsa Rusya-Ukrayna Savaşının sona ermesine de olumlu katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (Treaty on the Non-Proliferation of Nuclear Weapons-NPT)[22] nükleer savaş tehdidi/riski ile nükleer silahların yayılmasının önlenmesinde önemli bir belgedir. Belgeye göre devletler nükleer silaha sahip devletler ve nükleer silaha sahip olmayan devletler olarak iki ana kategoriye ayrılmıştır. Bu kapsamda ABD, Sovyetler Birliği (sonrasında Rusya Federasyonu), Çin, İngiltere ve Fransa nükleer silaha sahip devletler olarak tanımlanmıştır. Günümüzde Hindistan, Pakistan, İsrail ve Kuzey Kore’nin de nükleer silahlara sahip olması nedeniyle anlaşmanın bir yaptırım gücü olmadığı sonucuna da varılabilir. Ayrıca, ABD’nin stratejik güvenlik belgelerinde İran’ın nükleer silaha ulaşma gayretleri de milli güvenliğine tehditler arasında belirtilmektedir. Konu salt nükleer silaha sahip olmaktan ziyade, göreceli tehdit algısından da kaynaklanmaktadır. Anlaşmanın VI’ncı Maddesinde ise anlaşmaya taraf bütün devletlerin tam nükleer silahsızlanma için müzakerelerde bulunmasına yönelik bir vizyona da yer verilmiştir.[23] Nükleer silahların tamamen yok edilmesine yönelik Güney Afrika Cumhuriyetinin Afrika kıtasındaki tek nükleer güç olmasına rağmen kendi isteği ile bütün nükleer silahlarını etkisizleştirmesi, ve azaltılmasına yönelik de Fransa’nın soğuk savaş sonrası karadan karaya nükleer silahlarını etkisiz hâle getirmesi örnek uygulamalar kapsamındadır.
ABD’nin stratejik güvenlik belgelerinde İran’ın nükleer silaha ulaşma gayretleri de milli güvenliğine tehditler arasında belirtilmektedir. Konu salt nükleer silaha sahip olmaktan ziyade, göreceli tehdit algısından da kaynaklanmaktadır.
Dünyadaki devletlerin üye oldukları BM açıklamış olduğu Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) ile önceliklerini sistematik olarak açıklamıştır. BM Genel Kurulu 2015 yılında, 17 SKH’ni içine alan ve ‘kimseyi geride bırakmama’ prensibine dayalı olarak dünyayı dönüştürme adına 2030 yılı ajandasını kabul etti. Anılan hedefler arasında yoksulluğa son, sıfır açlık,  eşitsizliğin azaltılması, temiz su, temiz enerji ve iklim eylem konuları da bulunmaktadır.[24] Hepsi birbirinden değerli hedefler arasında kuşkusuz sıfır açlık konusu kimsenin geride bırakılmaması adına oldukça önemli ve varoluşsal bir amaçtır. 2021 yılında dünya genelinde açlıktan etkilenen insanların sayısı 828 milyona yükseldi.[25] Yine dünya genelinde yaklaşık 2.3 milyar insan orta veya daha ağır seviyede gıda güvensizliği ve de dünyanın yüzde 11.7’si şiddetli seviyede gıda güvensizliği ile yüzleşti.[26] New Oxfam’a göre 2022’de COVID-19 ile Ukrayna Savaşının da hızlandırdığı eşitsizlik, gıda ve enerji fiyatlarındaki enflasyonun neden olduğu birleşik etkileri nedeniyle 263 milyon insan daha aşırı fakirliğe itildi.[27] Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryasının hazırladığı bir nota göre; gelişmiş devletler 2020 yılına kadar iklim değişikliği hedeflerine yönelik her yıl ortak olarak 100 milyar USD bütçe tahsis edilmesini kararlaştırdılar ve Paris’te, 1/CP.21 Paragraf 53’e göre COP bu taahhüdü 2025 yılına kadar uzattı.[28] Tam adı, Sözleşme Tarafları Konferansı olan COP zirvesi, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin (UNFCCC) karar alma organı olarak işlemektedir.  COP Zirveleri, 1995 yılından beri düzenli olarak gerçekleştirilmektedir. COP Zirvelerine devlet başkanları, iklim uzmanları ve müzakerecilerle birlikte; mahalli idarelerin başkanları da katılım gösterebilmektedir. COP Zirveleri, iklim eylemine dair kritik öneme haiz olan uluslararası sözleşmeler ortaya konmasına da vesile olabilmektedir. Bunlar arasında; 1997 yılında düzenlenen ve Kyoto Protokolünün ortaya çıkmasını sağlayan COP3 Kyoto Zirvesi, 2009’da düzenlenen ve Kopenhag Uyumu’nu hayata geçiren Kopenhag Zirvesi ile 2015 yılında düzenlenen ve Paris İklim Anlaşması’nın deklare edildiği COP21 Paris Zirvesi öne çıkmaktadır. Paris Zirvesi akabinde hazırlanan Paris Anlaşması, iklim eylemi bağlamında gerek devletler nezdinde gerekse de şehirler seviyesinde oldukça kritik bir eşik oldu. Gelişmiş devletlerin imzaladığı yıllık 100 milyar USD taahhüdü uygulamada yerine getirilemedi. Bu bütçe, 2018 yılında 78.3 ve 2019 yılında 79.6 milyar USD olmak üzere yıllık yaklaşık 80 milyar USD olarak gerçekleştiği için anlaşmada verilen sözün 20 milyar USD gerisinde kaldı.[29] Ayrıca, SKH sadece iklim değişikliği konusuna yönelik olmadığı için de ilave kaynak ihtiyacı söz konusudur. Bu çalışmadaki basit ve somut olan teklif, nükleer silahların ivedi olarak etkisiz hâle getirilmesine yönelik BM Güvenlik Konseyi tavsiye kararı ile BM Genel Kurulunun 2022 yılında bir karar alması, bu kararın uygulamaya geçirilmesine yönelik AKKA Anlaşmasında uygulanan mekanizmalardan faydalanılması, 2023 yılından itibaren elde edilecek bütçenin 2050 yılına kadar BM SKH ile uyumlu olacak şekilde uzatılarak kullanılmasıdır. SONUÇ Sonuç olarak global stratejik tehditlerin ortadan kaldırılmasına yönelik birçok açmaz iç içe geçmiş bulunmaktadır. Varoluşsal tehdit realistler için varoluşsal bir güvenlik sorunu iken, bu sorunun çözümünde hiçbir devletin tek başına çabalarının yeterli olamayacağı ve diplomasi ile işbirliğine verilen önem uluslararası ilişkilerden idealist ve neoliberal kurumsalcıların yöntemlerini çağrıştırmaktadır. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşmasının VI’ncı Maddesinde anlaşmaya taraf bütün devletlerin tam nükleer silahsızlanma için müzakerelerde bulunmasına yönelik bir vizyona da yer verilmiştir. Çin, Beyaz Kitabında nükleer silahların imhası ve tamamen yasaklanması belirtilmiştir. Bu makalede varoluşsal tehdit kapsamındaki nükleer silahların BM tarafından oluşturulacak uluslararası bir komisyon gözetiminde etkisiz hâle getirilmesi ve elde edilecek kaynakların hem insanlık için hem de gezegenin en önemli sorunları olan açlıkla ve eşitsizlik ile küresel iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında kullanılması vizyonu doğrultusunda harekete geçilmesi amacı kapsamında nükleer silahlardan arınmış barışçıl bir dünya için bir inisiyatife katkı sağlamaya çalışmaktadır. Ayrıca, hem nükleer silahlardan arınmış daha güvenli ve barışçıl bir dünya, hem de insanlığın iyilik gücünün somut olarak gösterilmesi, hem de BM SKH’lere ihtiyaç duyduğu bütçenin en az 2030 yılına kadar sağlanması ve mümkün ise 2050 yılına kadar da uzatılması teklif ve tavsiye edilmektedir. Başta BM olmak üzere bütün uluslararası kuruluşlar, devletler, akademisyenler, barış gönüllüleri ve kuruluşları, mahalli idareler ortak bir vizyon doğrultusunda barış, insanlık ve iyilik için acilen harekete geçmelidirler. İnsanlık hem küresel pandeminin yaralarını sarma hem gıda ve enerji güvenliği ile mücadele etmekte, hem önemli oranda açlık çekmekte ve eşitsizliğe maruz kalmakta hem de gezegenin başta iklim değişikliği ve etkileri olmak üzere birçok sorun ile aynı anda yüzleşmek durumunda kalmaktadır. Kaynakların herkesin refahı, mutluluğu ve faydası için rasyonel ve herkesin faydasına kullanılması geçmiş parametrelerden yeni yüzyılı ayıran en önemli farklılıktır. SKH’nin hayata geçirilmesi için ihtiyaç duyulan yıllık 100 milyar doların çoğu bütçesi nükleer silahlardan kurtulunması suretiyle elde edilebilir. Bu radikal uygulama barışa, insanlığa, iyiliğe, umuda ve gezegene büyük bir prestij ve motivasyon sağlayacaktır. Nükleer silahı olmayan ülkeler de bu yola başvurmayacak, dünya barışı ve güvenliği beklenmedik kötü ihtimallere karşı daha da güçlenmiş olacaktır. Bütün taraflar ve devletler için kazan-kazan oyun stratejisinin somut bir uygulama olanı olarak, küresel kazancın büyüklüğü ve bütün insanlığın özellikle de nükleer silahları olmayan devletlerin nükleer tehditten ortak çaba ve yakın işbirliği ile kurtulması konusu ise geyik avı oyun teorisinin mantığına oldukça yakın olarak, 2022 yılında acil toplanma gündemiyle ve zaman geçirmeksizin BM tarafından hayata geçirilebilir. BM Güvenlik Konseyinin alacağı nükleer silahsızlanma kararı BM Genel Kurulunda da bütün üyelerin katılımıyla kabul edilebilir. İçlerinde “nükleer silaha sahip ülkelerin temsilcilerinin de olduğu uluslararası bir denetim komisyonu süreci aktif olarak başlatabilir. --- [1] ATATÜRK Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ATATÜRK Araştırma Merkezi.2006. ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri I-III. [2] Erişim tarihi 02 Kasım 2022 [3] Erişim tarihi 27 Temmuz 2022 https://www.whitehouse.gov/briefing-room/statements-releases/2022/01/03/p5-statement-on-preventing-nuclear-war-and-avoiding-arms-races/ [4] a.e. [5] a.e. [6] Erişim tarihi 26 Temmuz 2022 https://www.newsweek.com/russia-threatens-nuclear-hit-poland-rest-europe-1715088 [7] Erişim tarihi 24 Ekim 2022 https://www.mayorsforpeace.org/en/news/2022/post-220610/ [8] Erişim tarihi 29 Ekim 2022 https://www.oecd.org/dev/inclusive-societies-development/social-cohesion.htm [9] Erişim tarihi 24 Ekim 2022 [10] Erişim tarihi 02 Kasım 2022 [11] Lartéguy, Jean. The Centurions. Hutchinson & Co., Ltd., London.1961 [12]Kenneth N. Waltz, Theory of International Politics (New York: McGraw-Hill, 1979). [13]Kenneth N. Waltz, "The Origins of War in Neorealist Theory," Journal of Interdisciplinary History, Vol. 18, No. 4, The Origin and Prevention of Major Wars (Spring, 1988), pp. 615-628 [14]Stephen M. Walt, The Origins of Alliances (Ithaca, N.Y.: Cornell University Press, 1987). [15]Randall L. Schweller, "Bandwagoning for Profit: Bringing the Revisionist State Back In," International Security, Vol. 19, No. 1 (Summer 1994), pp. 72-107. [16] Erişim tarihi 26 Temmuz 2022 https://www.sipri.org/media/press-release/2022/global-nuclear-arsenals-are-expected-grow-states-continue-modernize-new-sipri-yearbook-out-now#:~:text=SIPRI%20estimates%20that%20the%20total,stockpile%20from%20225%20to%20260. [17] Erişim tarihi 22 Ekim 2022 https://www.sipri.org/media/press-release/2022/global-nuclear-arsenals-are-expected-grow-states-continue-modernize-new-sipri-yearbook-out-now#:~:text=SIPRI%20estimates%20that%20the%20total,stockpile%20from%20225%20to%20260 [18] Erişim tarihi 26 Temmuz 2022 https://www.icanw.org/squandered_2021_global_nuclear_weapons_spending_report [19] Erişim tarihi 22 Ekim 2022 https://www.cbo.gov/publication/57130 [20] “Interim National Security Strategic Guidance”, The White House, (Erişim Tarihi: 24.03.2022), P.13 https://www.whitehouse.gov/wp-content/uploads/2021/03/NSC-1v2.pdf [21] Erişim tarihi 26 Temmuz 2022 https://english.www.gov.cn/archive/whitepaper/201907/24/content_WS5d3941ddc6d08408f502283d.html [22]Erişim tarihi 27 Temmuz 2022 https://www.un.org/disarmament/wmd/nuclear/npt/text [23]a.e [24] Erişim tarihi 22 Eylül 2022 https://www.un.org/development/desa/disabilities/envision2030.html [25] The State of Food Security and Nutrition in the World 2022 Report. Erişim tarihi 15 Eylül 2022 [26] a.e. [27] Erişim tarihi 22 Ekim 2022 https://www.oxfam.org/en/research/first-crisis-then-catastrophe [28] Erişim tarihi 23 Ekim 2022 https://unstats.un.org/sdgs/tierIII-indicators/files/13.a.1_Background.pdf [29] Erişim tarihi 31 Ekim 2022 https://unstats.un.org/sdgs/report/2022/goal-13/