Cumhuriyet döneminin geniş özeti, 2002-2022 AKP yılları…

Abone Ol
1923’den 2002’ye kadar geçen 79 senenin, hemen tüm kötü an ve anılarının son 20 senede dejavu misali yeniden yaşandığını söylemek gerekir. CHP döneminin tek parti sultasının en ağır örneklerini AKP ile gördük.

Loading...

AKP dönemi Türk siyasi tarihinin geniş özeti oldu. 2002-2022 arasında yaşadıklarımızı düşündüğümüzde; 1923’den 2002’ye kadar geçen 79 senenin, hemen tüm kötü an ve anılarının son 20 senede dejavu misali yeniden yaşandığını söylemek gerekir. CHP döneminin tek parti sultasının en ağır örneklerini AKP ile gördük. Tek adamın tek karar verici olması bu dönemin özellikle son birkaç yılında zirveye çıktı. Benzer şekilde 1946 seçimleri için yapılan şaibeli yaftası, AKP dönemi seçimlerinin alameti farikası oldu. Mühürsüz oylar, beğenilmeyince tekrarlanan seçimler yetmeyince seçilenin elinden mazbatası (ç)alındı. 1960/71 ve 80’in darbelerinin benzerini de AKP döneminde uzun süre beraber yürünenlerin orduda ve devlette kurdukları paralel rejimin neticesi olarak gördük. Darbe başarısız olsa da; hemen ardından sivil siyasetin OHAL rejimi askeri yönetimlerin demokrasisini dahi arattı. Ergenekon davaları 27 Mayıs’ın yargılamalarını aratmadı. Hukukun siyasallaşarak dünya ile kopuşunu ilan eden “AİHM kararlarını yok saymak” ise, yine son birkaç yılda Kavala, Demirtaş ve benzerleri için hukuksuzluğun tanımı oldu. Ekonomide de 1990’ların hiper enflasyonu, devalüasyonu eksikti, onu da kısa bir süre içinde hayatımıza dahil ettik. Kamu borçlanmasının azalması ile övünen iktidar bloku anaparayı aşan faizin altında ezilir hale geldi. Özal’ın serbestleştirdiği kambiyo rejimi de son nefesini vermek üzere. Döviz alanı neredeyse hapse atacaklar. Polisiye değil bildiğin Jandarma tedbirlerle halkın yatırım özgürlüğü elinden alınıyor. Elini kolunu sallayarak parti binalarında insanlar öldürülüyor. Tıpkı 12 Eylül öncesinin karanlık dönemlerinde olduğu gibi faili belli cinayetler sıradanlaşıyor. Bir zamanlar baş örtülülerin gösteri yapması engellendiği gibi, bu defa başörtülü polisler başörtülü ya da değil kadınların ağzını açmalarına mani oluyor. 1 Mayıs’ı kutlamak askeri darbe günlerinde de sonrasında da yasaktı. Bugünse bu yasak neredeyse aynen devam ediyor. İnsanlar 1 Mayıs’ı gözaltında kutluyor. Gazete sansürleri basının havuza sokulması yetmez gibi, sosyal medya üzerinde Demokles kılıcı sallanıyor. Tek parti döneminin ağır baskıları hissedilirken diğer yanda ilanihai bir koalisyonun kaçınılmazlığı ile yüz yüzeyiz. İktidara gelmekle değil başka bir partinin iktidarını desteklemekle görevini yeterli gören bir siyasi parti, tıpkı cumhuriyetin ilk yıllarındaki gibi figüran parti olmaya razı yardımcı oyuncu ödülüyle kifayet ediyor. Başta Demirel olmak üzere yeğenlerine siyaset kapısını açan pek çok siyasetçiyi mumla aratacak şekilde; nepotizm, kayırma, eşçilik, akrabacılık, hemşericilik siyasetin doğal ve mütemmim parçası haline geliyor. Bütün bu örneklerin üzerine tüy döker gibi, futbol da tıpkı bir zamanların Ali Tanrıyar’ın “seni sevmeyen ölsün” diyerek, tavrını ortaya koyduğu günler bize yeniden yaşatılıyor. Futbolun bu denli siyasetle yan yana duruşu, AKP’nin uzun iktidarının Türkiye’nin kısa özetine dair resmi tamamladı. Futbolcunun çabasını, taraftarın karşılıksız sevgisini de küçülten bu siyasi gövde gösterisi benzerlerini Semra Özal-Beşiktaş, Mesut Yılmaz-Galatasaray arasında görmüştük. Cumhurbaşkanı’nın sözde siyaset dışı kalan damadı Berat Albayrak’ın, Trabzon için yaptıkları bu noktada fazlasıyla geçmiş anıları tazeledi. Zaten Başakşehir’in kamusal kaynakların talanı ile Belediye bünyesinden belirli bir gruba sermaye transferi için aracılık vesilesi olması hafızalarda tazeydi. Başakşehir’in tıpkı Cumhuriyetin ilk yıllarında denenen Ateş-Güneş benzeri bir proje olduğunu da unutmamak gerek. Türkiye’de hukuktan, demokrasiye ekonomiden futbola seçimlerden, kurumlara AKP iktidarı ülkenin tüm arazlarının toplamını bize yaşattı. 1 adım ileri, 2 adım geri yol alan ülke bir arpa boyu yol gidemedi. Arpa da bitti… Türkiye siyasal İslam ve milliyetçi sağ oyununun kurbanı olurken, modern zamanların teknoloji imkanları ile bir de doğasını ve doğal kaynaklarını tüketti. Önceden de işler iyi değildi belki ama en azından talan edilmemiş bir İstanbul vardı. AKP’nin başarısızlık dolu karnesinin onu tasdikname ile ülke gündeminden düşürmesinin ardından, hangi hataların tekrar edilmeyeceğini artık biliyoruz… Bu da bütün bu musibetin bize nasihatı olsun.