Çin Komünist Partisi’nin 20. Ulusal Kongresi ve Xi Jinping’in mutlak liderliği

Abone Ol
ÇKP Ulusal Kongresi’nden çıkan en önemli sonuç, Xi dönemi Çin’in Mao ve Deng’in izinden gitmesi ile birlikte bu iktidarların en büyük sorunları olan yozlaşma ve sosyalizmin reforme edilmesi. Xi’nin, Çin’i 2049 yılına taşıması hedefleyen, kongreye sunduğu raporu Emre Demir yazdı.

Loading...

Çin Komünist Partisi (ÇKP)’nin 20. Ulusal Kongresi 16-22 Ekim tarihlerinde Çin’in başkenti Pekin’de gerçekleştirildi. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’i yöneten ÇKP’nin üst yönetiminin belirlendiği ve partinin izleyeceği politikaların dünyaya ilan edildiği kongre, dünyanın en önemli siyasi etkinliklerinden biri olarak kabul edilmektedir. ÇKP’nin beş yılda bir yapılan ulusal kongreleri, hem Çin hem de dünya için büyük önem taşımaktadır. Kongreler pek çok açıdan önemli olmakla birlikte üç mesele öne çıkmaktadır: (i) Parti Genel Sekreteri tarafından sunulan çalışma raporu, (ii) beş yıllık süre boyunca ÇKP’yi ve Çin’i yönetecek olan yönetim kademesinin belirlenmesi ve (iii) parti tüzüğünde yapılan değişiklikler. Bu yazıda yer kısıtı dolayısıyla ilk iki madde ele alınmış, parti tüzüğünde yapılan değişiklikler ise yazının kapsamı dışında bırakılmıştır. 20’NCİ ULUSAL PARTİ KONGRESİ’NE Xİ TARAFINDAN SUNULAN RAPOR 20’nci parti kongresinin açılışı, 16 Ekim Pazar günü 19’uncu ÇKP Merkez Komitesi’nin çalışmalarının değerlendirildiği ve gelecek dönemlerde atılacak adımların ana hatlarıyla ortaya konduğu raporun Xi tarafından okunması ile yapılmıştır. On beş başlıktan oluşan raporda güvenliğe ve parti disiplinine yapılan vurgu öne çıkarken, dikkat çeken bir diğer nokta önceki raporlara kıyasla ekonomiye verilen önemin ciddi oranda azalmış olmasıdır. Ekonomiye yapılan vurgunun azalmış olmasının önemi, ekonominin ÇKP’nin meşruiyeti açısından oynadığı kritik konumdur. Öyle ki ekonomik modernleşme ve dışa açılma politikalarının uygulamaya başlandığı 1970’lerin sonu ile 1980’lerin başından bu yana hızlı ekonomik büyüme ve kalkınma –1990’ların başından bu yana milliyetçilik ile birlikte– Çin halkının ÇKP yönetimine destek vermesinde büyük öneme sahiptir. Bu nedenle de ekonomi alanına yapılan vurgunun hem bu hem de bir önceki kongrede azalması dikkate değer bir gelişmedir. 20.kongreye sunulan çalışma raporunda, 2017 yılındaki raporda olduğu gibi Xi dönemi, 2012 öncesi dönemden keskin bir çizgi ile ayrılmıştır. Diğer bir deyişle Xi’nin yeni dönem olarak adlandırdığı ve kendi liderliği altında şekillenen son on yıl ile önceki Genel Sekreter Hu Jintao’nun liderliğindeki 2002-2012 dönemi arasında net bir ayrım yapılmıştır. Raporda her ne kadar önceki dönemlerde elde edilen başarılara –çok kısa da olsa– değinilse de asıl olarak 2012 yılında devralınan ve acil çözüm bekleyen meseleler ve sorunlar sıralanmıştır. Bunlardan öne çıkan ikisi, parti içi sorunlar ile ulusal güvenliği tehdit eden sorunlardır. Her iki başlık da Xi tarafından ülkenin güvenliğini ciddi biçimde tehdit eden sorunlar olarak kabul edilmektedir. Parti içi disiplinin aşınması, ÇKP’nin yozlaşmasına ve hem partide hem de ülkede yönetim zafiyetinin ortaya çıkmasına yol açacaktır. Bu nedenle Xi, 2012 yılında ÇKP Genel Sekreteri olarak atanmasının hemen ardından ÇKP üyeleri ile yaptığı görüşmelerde “Sovyetler Birliği neden dağıldı?” ve “Sovyetler Birliği Komünist Partisi (SBKP) neden çöktü?” sorularına yanıt aramış ve SBKP üyelerinin ve yöneticilerinin “İdeallerinin ve inançlarının aşındığı” sonucuna ulaşmıştır. Buradan yola çıkarak da halkın gözünde ÇKP’nin konumunu sarsan ve inanılmaz boyutlara ulaşan yolsuzluğa odaklanan Xi, Parti’nin en üst karar alma organlarında yer alan sivil ve asker üyelerine kadar ulaşan bir temizlik operasyonu başlatmıştır. Ne var ki Xi’ye göre, yolsuzluk parti içi sorunların en büyüğü olmakla birlikte tek sorun değildir. Çalışma raporu, on yıllık süreçte Xi yönetimindeki liderliğin, yolsuzlukla mücadeleye ek olarak hazcılık, paraya tapma, benmerkezcilik, savurganlık ve bürokratizm gibi sorunlarla da mücadele ettiğini ve parti disiplininin sağlanması için önemli adımlar attığını belirtmektedir.
Parti yönetimi tarafından disiplinin sağlanması yönünde atılan adımlar meyvesini vermiş ve ÇKP, tarihsel yükseliş ve düşüş döngüsünden kurtulmanın yolunu bulmuştur. Xi’ye göre, bu döngüden kurtulmanın yolu, öz reformdur (self reform).
Parti yönetimi tarafından disiplinin sağlanması yönünde atılan adımlar meyvesini vermiş ve ÇKP, tarihsel yükseliş ve düşüş döngüsünden kurtulmanın yolunu bulmuştur. Xi’ye göre, bu döngüden kurtulmanın yolu, öz reformdur (self reform). Bununla birlikte son on yılda elde edilen başarılara karşın, sorumluluk bilincinden yoksun parti üyeleri, yolsuzluk ve bürokratizm var olmaya devam etmektedir. Raporda, partinin disiplin mekanizmalarının bu kişiler ve sorunlarla mücadeleyi en güçlü şekilde sürdüreceği belirtilerek önümüzdeki süreçte parti üyelerine yönelik atılacak adımların işaretleri verilmiştir. Tüm bu sorunların varlığına karşın Xi, ÇKP’nin 96 milyon üyesinin bugüne kadar hiç olmadığı kadar –yani, Mao ve Deng dönemleri de dâhil– büyük bir birliğe ve dayanışmaya sahip olduğunu belirtmiştir. Çalışma raporunda, 2012 öncesinden devralınan bir diğer önemli sorun olarak ulusal güvenlik sistemlerinin ve karşı karşıya kalınan tehditlerin üstesinden gelme kapasitesinin yetersizliği gösterilmiştir. Bu yetersizlikler, ulusal güvenliği ve ordunun modernleşmesini olumsuz yönde etkilemiştir. Son on yıllık süreçte bu sorunun üstesinden gelmek amacıyla Çin Halk Kurtuluş Ordusu (HKO)’nun ve bir bütün olarak ulusal güvenlik sisteminin modernleşmesi amacıyla büyük bir atılım gerçekleştirilmiştir. HKO, 2027 yılında kuruluşunun yüzüncü yılını kutlayacaktır. 20’nci ÇKP Merkez Komitesi’nin görev süresinin de tamamlanacağı bu yılda partinin hedefi, HKO’yu birinci sınıf bir orduya dönüştürmektir. Bununla birlikte ÇKP için HKO’nun teknolojik ve stratejik gelişiminin yanı sıra sivil yönetime, yani parti yönetimine olan bağlılığının sürdürülmesi de önemli bir hedeftir. Partinin HKO üzerindeki mutlak liderliğini sürdürmesi ve HKO’nun teknolojik ve stratejik modernleşmesi hedeflerinin gerçekleştirilmesi sonucunda Çin, krizleri ve çatışmaları caydırma ve yönetme kapasitesini artıracak ve bu, ülkenin yerel savaşları kazanmasını sağlayacaktır. Yerel savaşlara yapılan vurgu, dikkate değer bir ayrıntıdır. Rapor, ulusal güvenliği yalnızca bir askeri güvenlik meselesi olarak değil, iktisadi, teknolojik ve toplumsal boyutlarıyla birlikte bütüncül bir mesele olarak ele almıştır. Bu kapsamda örneğin rapora daha önceki parti raporlarında yer almayan yeni bir başlık eklenmiştir: “Çin’in Ulusal Güvenlik Sisteminin Modernleştirilmesi ve Ulusal Güvenlik ve Toplumsal İstikrarın Korunması”. Bu başlık, Xi yönetimi altındaki ÇKP’nin istikrara yaptığı vurguyu göstermesi açısından önemlidir. Rapora yeni eklenen bir diğer başlık olan “Çin’in Bilim ve Eğitim Yoluyla Canlandırılması ve Modernleşme Hamlesi İçin Güçlü Bir İşgücü Geliştirilmesi” başlığı da ülkenin, teknoloji ve bilim alanlarında kendi kendine yeterli olma ve böylelikle bilimsel ve teknolojik gelişimini güvence altına alma isteğini ortaya koymaktadır.
Rapor, ulusal güvenliği yalnızca bir askeri güvenlik meselesi olarak değil, iktisadi, teknolojik ve toplumsal boyutlarıyla birlikte bütüncül bir mesele olarak ele almıştır.
Raporda, 2012 öncesi dönemden devralınan diğer sorunlar arasında ekonominin karşı karşıya bulunduğu yapısal ve kurumsal sorunlar, sosyal medyanın ve internetin yeterince denetim altına alınamamış olması ve halk sağlığını olumsuz etkileyen çevre sorunları yer almıştır. Xi’ye göre, son on yılda bu sorunların çözümü için ciddi adımlar atılmış ve tüm sorun alanlarında önemli başarılar elde edilmiştir. Öyle ki 2012’den bu yana ÇKP Merkez Komitesi, yüzyıldır görülmemiş büyüklükteki küresel değişimlerin yaşandığı bir dönemde ulusal canlanma yönünde önemli atılımlar gerçekleştirmiştir. Raporda dikkati çeken diğer noktalar, Xi’nin ilk kez 2021’in ağustos ayında gündeme getirdiği “ortak refah inşası” kavramının raporda yok denecek kadar az yere sahip olması ve Xi’nin dinamik sıfır*Covid politikasının parti yönetimi tarafından sahiplenilmesidir. Toplumsal gelirin zeytin şeklinde bir dağılımının sağlanarak daha adil bir düzenin kurulmasını amaçlayan ortak refah kavramına, raporda yalnızca üç kez değiniliyor. Buna göre, ortak refaha ulaşmak için Çin devleti vergi reformu yoluyla gelir adaletini sağlayacak, Çin halkı da çok çalışarak bu çabaya destek olacaktır. Kısacası, parti yöneyimi, çalışkanlığıyla bilinen Çin toplumuna, ortak refaha ulaşmak istiyorlarsa daha da çok çalışmalarını salık vermektedir. ÇKP’nin Covid-19 ile verilen halk savaşında halkın sağlığını her şeyden üstün tuttuğuna vurgu yapan rapor, Xi ile özdeşleşen dinamik sıfır-Covid politikasının, halkın farklı kesimlerinden yükselen eleştirilere rağmen en azından bir süre daha devam ettirileceği mesajını vermiştir. YENİ PARTİ YÖNETİMİ: YALNIZCA Xİ’NİN ADAMLARI ÇKP yönetiminin kimlerden oluşacağı sorusunun yanıtı, 20’nci kongreyi takip edenler tarafından merakla beklenmekteydi. 23 Ekim’de açıklanan yeni yönetim kadrosu, Çin iç siyaseti ve parti politikaları üzerine çalışanların beklentilerinin çok ötesinde bir değişikliğin yaşandığını göstermektedir. ÇKP’nin en üst karar organı olan Politbüro Daimi Komitesi’nde yer alan yedi üyenin tamamı da Parti Genel Sekreterliği görevinde üçüncü dönemine giren Xi’nin adamlarından oluşmaktadır. Daimi Komite’nin yeni üyelerinden Şanghay’ın eski Parti Sekreteri Li Qiang’ın Mart ayında başbakanlık koltuğunu Li Keqiang’dan devralması beklenmektedir. Li, Xi’nin 2004-2007 yılları arasındaki Zhejiang Parti Sekreterliği sırasında özel kalemi olarak görevi olarak görev yapmıştır. Li’nin başbakanlık görevine atanacak olması, devlet yönetiminde Zhou Enlai’ın 8 Ocak 1976’daki ölümünden bu yana uygulanan geleneğin sona erdirildiğini göstermektedir. Öyle ki Zhou’dan bu yana tüm başbakanlar, başbakanlık koltuğuna oturmadan önce başbakan yardımcılığı görevinde deneyim kazanmıştır. Li ise bugüne kadar Zhejiang, Jiangsu ve Şanghay gibi Çin’in en önemli yerlerinde görev yapmışsa da Pekin’de hiçbir görev almamış olması bir eksiklik olarak değerlendirilmektedir.
Toplumsal gelirin zeytin şeklinde bir dağılımının sağlanarak daha adil bir düzenin kurulmasını amaçlayan ortak refah kavramına, raporda yalnızca üç kez değiniliyor.
Politbüro Daimi Komitesi’nin diğer yeni üyeleri Cai Qi, Ding Xuexiang ve Li Xi de Xi’ye yakınlıkları ile bilinen isimler. Pekin eski Parti Sekreteri olan Cai, Xi Jinping Zhejiang Parti Sekreteri iken Zhejiang eyaletine bağlı bir şehir olan Taizhou’nun Parti Sekreteri olarak görev yapmıştır. Ding de Li Qiang gibi Xi’nin özel kalemlerinden. Ding, hem Şanghay’da hem de Pekin’de Xi’nin özel kalemi olarak görev yapmıştır. Son olarak, Li Xi, Çin’in en önemli eyaletlerinden Guandong’un Parti Sekreteri olarak öne çıkmış ve dün itibariyle ÇKP’nin Merkezi Disiplin İnceleme Komitesi’nin başına getirilmiştir. Diğer bir deyişle Li Xi, Xi’nin büyük önem verdiği parti disiplininin sağlanmasında kritik bir role sahip olacaktır. Xi, 20. Kongre ile birlikte ÇKP’nin yönetimini tam anlamıyla denetimi altına almıştır. 2012 öncesinde parti yönetiminde yer alan isimler, farklı klikler (Shanghay ve Komünist Gençlik Ligi) arasında kurulan dengeyi temsil etmekteydi. Xi’nin Genel Sekreterliğe yükselmesinin ardından 2017’den itibaren bu ikiliye önce Komünist Gençlik Ligi’nin zararına olacak şekilde Xi’nin liderliği altındaki Zhejiang kliği eklenmiştir. 20’nci kongrede parti delegeleri tarafından onaylanan yeni parti yönetimiyle birlikte ise Komünist Gençlik Ligi parti yönetiminde söz sahibi bir klik olarak varlığını yitirirken, ÇKP yönetiminde artık söz sahibi tek aktör Xi Jinping kliğidir. Önceki ÇKP Genel Sekreteri ve Devlet Başkanı Hu Jintao’nun kongrenin kapanış oturumunda görevliler tarafından –her ne kadar büyük bir olasılıkla sağlık sorunları nedeniyle olsa da– zorla dışarı çıkarılması, Komünist Gençlik Ligi’nin karşı karşıya kaldığı durumu simgelemesi açısından anlamlıdır.
Xi ne kadar güçlenirse günlensin, Mao’nun ülkenin kurucu lideri olarak sahip olduğu meşruiyete sahip değildir ve hiçbir zaman da sahip olamayacaktır.
Komünist Gençlik Ligi’nin en önemli temsilcisi konumundaki Hu’nun kongre salonundan bu şekilde çıkarılırken Hu’nun adamları olarak tanımlanabilecek olan Başbakan Li Keqiang ile Başbakan Yardımcısı Wang Yang’ın bu duruma herhangi bir tepki ver(e)memeleri, Komünist Gençlik Ligi’nin Xi ve ekibi karşısındaki zayıflığını göstermesi açısından simgesel bir öneme sahiptir. Xi’nin Parti yönetimini tamamıyla kendi ekibinden oluşturması, Batılı basında belirli aralıklarla sorulan sorunun yeniden gündeme gelmesine neden olmuştur: Xi, yeni Mao mu? Pek çoklarının iddiasının aksine Xi, pek tabii ki yeni Mao değildir. Bir kere Xi, Mao’nun aksine ÇKP’nin varlığına ve Çin’in ulusal canlanması sürecindeki liderliğine büyük önem vermektedir. Ayrıca Xi, Mao’dan farklı olarak istikrara büyük önem vermektedir. Bu anlamda Xi’nin Maocu olmaktan çok Deng Xiaoping’i takip ettiği söylenebilir. Zira Mao, Kültür Devrimi ile ülkede bir kargaşa ortamı yaratmış, Deng ise istikrarın her şeyden önce geldiğini ısrarla tekrarlamıştır. Ayrıca Xi ne kadar güçlenirse günlensin, Mao’nun ülkenin kurucu lideri olarak sahip olduğu meşruiyete sahip değildir ve hiçbir zaman da sahip olamayacaktır. Mao, Çin halkını emperyalist güçlerden kurtaran ve “Aşağılanma Yüzyılı”nı (1839-1949) sonlandıran lider sıfatıyla sahip olduğu meşruiyet sayesinde hem Büyük İleri Atılım’ın (1958-1961) hem de Kültür Devrimi’nin (1966-1976) tüm olumsuz sonuçlarına rağmen iktidarını korumuştur. Xi’nin bu tür bir başarısızlık sonucunda iktidarda kalma olasılığı Mao ile kıyaslanamayacak kadar düşüktür. Buna bir de dünya ile bütünleşmiş günümüz Çin’inin Mao döneminden bir hayli farklı olduğunu eklemek gerekmektedir. Tüm bunlara rağmen Xi, öncülleri olan Jiang Zemin ve Hu Jintao’dan çok daha güçlü bir konuma sahiptir. Yukarıda da belirtildiği üzere 2012 öncesinde parti yönetiminde yer alan isimler, farklı klikler (Shanghay ve Komünist Gençlik Ligi) arasında kurulan dengeyi temsil ediyordu. Xi’nin Genel Sekreterliğe yükselmesiyle birlikte bu ikiliye önce Komünist Gençlik Ligi’nin zararına olacak şekilde Zhejiang kliği eklenmiştir. Bugün gelinen noktada Komünist Gençlik Ligi bir klik olarak varlığını bile koruyamazken ÇKP yönetiminde artık söz sahibi tek aktör Xi Jinping kliğidir. Bununla birlikte partiyi tekeline almış olmasına rağmen Xi’nin yeni Mao olarak adlandırılması gerçekçi ve doğru bir yaklaşım olmayacaktır. SONUÇ YERİNE Xi, iktidarının ilk on yılında ÇKP ile Çin halkının önüne, Çin ulusunun canlanması olarak tanımladığı “Çin Rüyası”na ulaşma hedefini koymuştu. Buna göre, ilk aşamada, ÇKP’nin 100'üncü kuruluş yıl dönümü olan 2021’e kadar Çin’de aşırı yoksulluk ortadan kaldırılacak ve Çin, orta halli müreffeh bir toplum haline gelecektir. Bu hedefe 2020 yılında ulaşıldığı ilan edilmiştir. Sürecin ikinci aşamasında 2035 yılına kadar sosyalist modernleşmenin gerçekleştirilmesi hedefine ulaşılacaktır. Son olarak da 2049 yılında “müreffeh, güçlü, demokratik, kültürel olarak gelişmiş, ahenkli ve güzel, büyük, modern sosyalist” Çin inşa edilecektir. Başka bir deyişle, 21'inci yüzyılın ortasına gelindiğinde Çin rüyası olan ulusal canlanma gerçekleştirilecek ve Çin dünyada lider ülke konumuna yükselecektir. 20’nci kongrede Xi tarafından sunulan “Çin’e Özgü Sosyalizm Bayrağını Yüksekte Tutmak ve Her Açıdan Modern Bir Sosyalist Ülke İnşa Etmek İçin Birlik İçinde Çabalamak” başlıklı rapor, adından da anlaşılacağı üzere Çin Rüyası’nın ikinci aşaması olan sosyalist modernleşmeye odaklanmakta ve bu hedefin gerçekleştirilmesi için atılacak adımları sıralamaktadır. Kısacası, denebilir ki Xi, parti üst yönetimini rakiplerinden arındırdığı ve böylelikle partiyi denetimi altına aldığı 20’nci kongreden itibaren Çin Rüyası’nı gerçekleştirmek için gerekli adımları atmaya başlayacaktır. 2017’den bu yana teknokratların parti yönetimine 2007 sonrası döneme kıyasla daha fazla dâhil edilmesi, Xi’nin iktidarının ilk on yılında tasarladığı uzun vadeli ulusal canlanma hedefine ulaşılabilmesi için ihtiyaç duyduğu kadroları iş başına getirdiği şeklinde yorumlanabilir. Xi’nin bu hedefine ulaşmakta başarılı olup olmayacağını zaman gösterecek, bizler de izleyip göreceğiz.