Çin işi, Japon işi!

Abone Ol
Kasa böyle tam takır kuru bakır olunca “Gel kucaklaşalım Suudi kardeşim. Gel İsrailli kardeşim. Ben seni her zaman çok sevdim Macron.” Dış politikası başlıyor doğal olarak. Yakında “Kardeşim Esad” sarılması da gelir. Dünya Gündem; Gündem, dünyanın ekonomik durgunluğa gitmesine iyice odaklandı. ABD yılın ilk çeyreğinde büyüme beklerken %1.4 daralma ile karşılaştı. “ABD resesyon yaşayacak” söylemi yeniden dillendirilmeye başladı. ABD resesyona gidecekse faizleri artırması ve parasal daralmaya gitmesi işleri iyice düğümler. Bir yandan yıl sonuna kadar 250 baz puan artışı beklenirken bir yandan ekonomik durgunluk oldukça zor ve karışık günler geliyor. Çin'in 2022 yılında %4.5 büyümesi bekleniyormuş. Belki dünyanın artık Çin in bu seviyelerde büyümesine alışması gerekiyor. Bir zamanların Japonya, Güney Kore, Tayvan’ı gibi artık Çin'in sakinleşme dönemi gelmiştir. Japonya, 1953~65 arası her yıl %9 dan fazla, 1965~1970 arası %17 büyüdü. 1970 ~1980 yılları arasında dünya petrol krizi yüzünden dünya durdu, buna rağmen Japonya %5 ile o dönem için yüksek büyüme sağladı. 1992 krizine kadar %2 ortalama sağladı. Sonrasında ise ortalaması neredeyse sıfırdı. Sıfırı bir yapmak kolay ama biri, iki yapmak çok daha zordur. Yine de öyle hemen yavaşlamaz. Çin, 2019 yılından beri emtia stokluyor. Dünyadaki mevcut bakır stoklarının %80 ni, mısırın %70 i, buğdayın %51 i, ham petrolün %70 i, Alümminyumun %20 si Çin’in elinde. Ne yapacak bu stokları kulağına mı sokacak? Diğer gündem Covid midir, başka bir salgın mıdır, yine gündem olmaya başladı. Çin’de yeniden “tam kapanmaların” başlamış olması, İngiltere’de ve İtalya’da yeniden yükselen vaka ve ölüm sayıları, “pandemi bitmedi, bitmiş gibi yapılıyor” endişesine yol açıyor. Çin’in yeniden kapanıp hammadde ve ürün akışında yaşanacak aksamalar dünya ticaretinde yeni fiyatlamalara yol açabilir. Rusya-Ukrayna savaşı da bir yandan devam ediyor.  Yeter mi, yetmez. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya başvuru süresi mayıs ayında başlıyor. Uzmanlar, Rusya’nın Ukrayna işgali öncesi bu iki ülkenin NATO’ya girmesinin imkânsız olduğunu, işgal sonrası ise çok kuvvetli olduğunu söylüyorlar. NATO’ya girmek için tüm NATO üyelerinin onayı gerekiyor. Rusya’nın NATO içinde ne kadar caydırıcı bir güç olduğunu göreceğiz. Bu iki ülkenin NATO’ya girmesini Rusya “savaş sebebi” sayıyor. NATO’nun Baltık ülkelerine ağır askeri sevkiyat yaptığı söyleniyor. Gündem o kadar çok değişiyor ve her gündemin ekonomik getirileri o kadar tezat ki, her uzman birbirine ters yorumlar yapabiliyor.  Salgının hortlaması, Çin ve ABD de ekonomik daralma, Rusya’nın Baltık Denizine uzanması durumlarında yorum yapmanın ne anlamı var ki! Yanalım hep birlikte.  Ben salgının biteceğine, Rusya’nın sakinleşeceğine, durgunluğun olmayacağına inanıyorum. Dünya 2020’den beri bıktı, usandı. Ortalık biraz durulsa kendini sokaklara, tüketime savuracak. Tüketim talebi, üretimin yavaşlamasına engel olacaktır. Türkiye Gündemi: Her gün savrulmaya devam ediyoruz. Önce “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” doktirinin kafamıza çöktüğünü gördük. Şimdi de “Düşük TL, Türkiye’de dış ticaret fazlası verdirecek” söyleminin çöküşüne tanık oluyoruz. 2022 yılının ilk üç ayında ihracat %20,6 artarken ithalat %42, dış ticaret açığı %138,5 arttı. İktidar resmen “Ne, nasıl yapılmamalı” dersi veriyor. Döviz çekmek için inanılmaz bedeller ödemeye razı olmamıza rağmen ülkeye döviz gelmiyor. Portföy yatırımları yok, doğrudan yatırım gayrımenkülü saymazsan yok gibi. KKM hesabından gelen para ile döviz gemisi yüzdürülüyor. Uzmanların söylediğine göre Yılbaşından 22 Nisan tarihine kadar geçen sürede MB kasasında olan para ile olması gereken para arasında 18.5 milyar dolarlık eksi fark var. Yahu 128 milyar doları daha bulamadık. Şimdi de 18,5 milyar dolar. Yine, yeniden, bıkmadan, usanmadan.
Ben salgının biteceğine, Rusya’nın sakinleşeceğine, durgunluğun olmayacağına inanıyorum. Dünya 2020’den beri bıktı, usandı. Ortalık biraz durulsa kendini sokaklara, tüketime savuracak.
Kasa böyle tam takır kuru bakır olunca “Gel kucaklaşalım Suudi kardeşim. Gel İsrailli kardeşim. Ben seni her zaman çok sevdim Macron.” Dış politikası başlıyor doğal olarak. Yakında “Kardeşim Esad” sarılması da gelir. İkili ilişki kurmak doğru olan. Hatalı olan daha önce herkesi düşman görüp itelemekti. Keşke paramız bittiği için değil, hep düzgün dış ilişkilerimizi ciddi bir devlet saygınlığında sürdürebilseydik. BRENT PETROL: Mart 2022 zirvesi 140 dolar. Ana hat olarak 120 ve 128 dolar direnç, 98 dolar destek.  Tahminimizi sürdürüyoruz.  Bu hafta 100 dolar destek, 115 ve 119.50 dolar direnç. ALTIN/ONS: Mart 2022 zirvesi 2070 dolar. İki haftadır “1890 dolara doğru sert inme olasılığı var.” Tahmininde bulunuyordum. Geçen hafta 1872 doları gördü. Daha öncede belirttiğim gibi geçen hafta gördüğü en düşük yer olan 1872 dolar, bir müddet en düşük olabilir. 1890 doların önemli bir destek olduğunu düşünüyorum. Buranın üstünde kalması ve 1900- 1935 dolar bandında birkaç hafta sıkışması daha kuvvetli bir olasılık. 1890 doların altında kalması ise ilginç bir geri çekilme getirebilir. DOLAR ENDEKSİ: Dolar endeksi yeniden gündem oldu. En son Kasım 2021 de yazmış ve demişim ki “97 hemen kırılmaz. Kırılırsa da durmaz.” Şubat 2022’nin son haftası kırmış ve 104 seviyesine gelmiş. Bence 104 puan öyle kolay kırılmaz. Kırılacaksa bile önce 100~101 puan seviyesine kadar gevşer sonra dönüp kırar. Zaten o zaman hedef 123 puan olur. Ben kısa vadede çok olası görmüyorum. Ben ayın son haftasının ve bu ayın artıda kapanıp bu haftadan başlayarak mayıs ayının eksi kapamasını daha yüksek olasılık görüyorum. Bu hafta 101 puana kadar gevşeyebilir. ABD 10 YR TAHVİL: Ben %3,25 seviyesinin öyle kolay geçilemeyeceğini düşünüyorum. Bu hafta için de %2.65 destek, %3.04 direnç devam ediyor. TR  10 YR TAHVİL: Faizin %22.80 seviyesinin altına gelmesi beni acaip şaşırtmıştı. Bu hafta sebebi ortaya çıktı. Türkiye döviz gelsin diye, yeni bir ballı börek hazırlıyormuş.  Dövizini Türkiye’ye getiren yabancı yatırımcıya Türk tahvilinde iki yıl kalma şartıyla yıllık %4 faiz vereceklermiş. Önceden tahvil alıyor bizim çakallar, yabancı gelince onlara çakacaklar. Şimdiden söyleyeyim tutmaz.  Yabancı yatırımcı için tek kriter var; “GÜVEN”. Güven olursa Türkiye’nin hissesi de tahvili de yabancı için sudan, havadan ucuz. Ekstra bir şey vermeye gerek yok gelir zaten.  Güven yoksa üç, beş çakal dışında gelmez. O çakallarda iki yıl vadeye asla gelmez. Onlar vur kaçcıdır. “Naci Ağbal geldi” pembe tablosuna gelir üç ay sonra çıkarlar. DOLAR/TÜRK LİRASI:  Bu hafta gördüğümüz 14.67 seviyesinin uzun süre göreceğimiz en düşük seviye olduğunu düşünüyorum. Ama 15.15 seviyelerinin üzerine de çıkılmayacak gibi. 14.70 – 15.15 arası tutabilecekleri kadar tutacaklar. AVRO/DOLAR: Avronun önlenemez düşüşü sürüyor. Ben en düşük 1.06 seviyelerini bekliyordum. Önce bir 1.14 seviyelerine tırmanış sonra 1.06 seviyesine geri dönüş. Bu da ağustos ayını bulur diye tahmin ediyordum. Bu hafta 1.0340 çok önemli bir destek. Kırılmaması gerektiğini düşünüyorum. 1.0640 direnç.  1.0640 üstünde haftayı kapatabilirse, bir miktar toparlanma gelebilir. Arabistan’ın Çin’e Yuan ile petrol sattığı, Rusya’nın Ruble işlem yapmaya başladığı bir ortamda doların bu kadar güçlü olması ilginç geliyor bana. BORSA: 2400 desteği bu haftalık dayandı. Bu hafta destekler 2400-2300 puanda, direnç 2515 puanda. Yabancı yatırımcı halen yok. Geçen hafta işlem hacmi de çok düşüktü.