CHP, 2017 referandumundan bu yana Türkiye siyasetini değiştiren ve aktörleri birleştiren demokratik ve kapsayıcı bir dönüşüm yaşıyor. Bu dönüşümün gelecek seçim öncesinde seçmen düzeyindeki yansımalarını aktarmadan önce tarihten bugünlere ışık tutalım. Nezih Onur Kuru, CHP’nin dünden bugüne değişen profiline ışık tutuyor. CHP, 2017 referandumundan bu yana Türkiye siyasetini değiştiren ve aktörleri birleştiren demokratik ve kapsayıcı bir dönüşüm yaşıyor. Bu dönüşümün gelecek seçim öncesinde seçmen düzeyindeki yansımalarını aktarmadan önce tarihten bugünlere ışık tutalım. 1970’lerden Bugüne CHP-Seçmeni İlişkisi 1970’lere dek “düzenin partisi” olan CHP, 1970’lerdeki hızlı kentleşmeyle ortaya çıkan sınıfsal çatışmayı başarılı bir şekilde tahlil eden Ecevit’in “ortanın solu” söylemiyle kent yoksullarının desteğini almıştı. Kıbrıs harekatıyla gelen bayrak etrafında toplanma sayesinde kırsal muhafazakarların da sempatisini kazanan Ecevit 1977’de CHP’yi %41’e taşıdı. Ancak 1980 darbesiyle CHP kapatıldı. CHP’nin yerini önce HP, sonra Erdal İnönü liderliğinde SODEP/SHP aldı. 1980’leri neoliberal ekonomik geçiş domine ederken örgütlü sol ve sosyal demokrasi devlet eliyle büyük zarar gördü, sol siyaset ve koalisyonlar 1970’lerde yaşanan krizlerin günah keçisi oldu. 1980’ler biterken Özal’ın siyasi rakiplerine yönelik otoriter tavrı ve ANAP’ın düşen ekonomik performansıyla birlikte 1989 yerel seçimlerinde büyük başarı elde eden SHP, Kürt siyasi hareketini 1991’de meclise taşıyan SHP-HEP ittifakı sürecini ve DYP ile koalisyonu iyi yönetemeyince gerisini getiremedi. Sosyal demokrasi yerini rejim bekçiliğine bırakıyor 1990’ların ilk yarısında merkez sol üçe bölündü. Darbe sonrası merkez solun SHP’den devam etmesine rağmen 1985’te Ecevitler DSP’yi kurdu. 1992’te CHP yeniden açıldı ve Baykal parti genel başkanı seçildi. SHP, DSP ve CHP üç ayrı adayla 1994 yerel seçimlerinde birbirlerine rakip olunca İstanbul ve Ankara Refah Partisi’ne kaybedildi ve Türkiye’yi domine eden İslami siyasetin önü açıldı. CHP ve SHP, 1995’te CHP çatısında birleşse de DSP müstakil parti olarak 1999 seçimlerinde 1. parti oldu ve koalisyon hükümeti kurdu. Aynı seçimde CHP baraj altında kaldı. DSP ise 28 Şubat süreci ve 2001 ekonomik kriziyle birlikte 2002 seçimlerinde siyaset sahnesinden silindi. 2002’de CHP, DSP’den kayan oylarla ana muhalefet partisi olsa da 1970’lerde %40’ı aşan merkez sol oyları, 1990’larda %30’lara, 2002’de ise %20’ye gerileyince CHP bilhassa kentli yoksul seçmeni “İslami siyaset”in etki alanına terk etmiş oldu. 28 Şubat ve Öcalan’ın yakalanma sürecinde laik-milliyetçi sınırlara sıkışan sosyal demokratlar 1990’ların ikinci yarısından 2017’ye kadar uzun bir sürede bu dar sınırları aşamadı. Sosyal demokrasinin kapsayıcılığının yerini rejim bekçiliği alınca seçim başarısı imkansız hale geldi. DSP’nin koalisyonda olduğu dönemde devam eden başörtüsü yasakları, Ecevit-Kavakçı hadisesi, 2002’de Baykal liderliğinde ana muhalefete geçen CHP’nin dini özgürlüklere ve Kürt siyasi hareketine karşı tavrı, CHP’nin laikler ve Türk sosyal demokratlarının bir kısmı haricinde kalan %80’lik geniş seçmen kitlesine erişmesini engelledi. Kılıçdaroğlu ve 2017 Referandumu CHP Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminde Baykal döneminden kalan aktör ve hiziplerin tasfiye olmasına dek eklektik bir görüntü çizerken, 2017 referandum sürecine dek gelgitli bir süreç yaşadı. 2017 başkanlık referandumu ise Kılıçdaroğlu’nu tüm muhalefeti sakin bir kampanya sürecinde otokrasiye karşı demokrasi ekseninde birleştirerek, “Hayır” oylarını neredeyse %50’ye yaklaştırdığı bir dönüm noktası oldu. CHP Baykal öncesinde olduğu gibi bir kitle partisi olduğunu seçmene hatırlattı. Kılıçdaroğlu sonraki süreçte CHP’nin sıkıştığı laik-milliyetçi dar sınırları yaracak açılımlarda bulundu. 2019 yerel seçimlerinde gelen başarıyla da bu stratejinin meyvelerini topladı. Farklı siyasi kökenlerden gelen belediye başkanları muhalefetteki tüm siyasi partilerin seçmenlerinden destek alarak başarılı oldu ve CHP nüfusun %50’sini yönetmeye hak kazandı.
2017 başkanlık referandumu ise Kılıçdaroğlu’nu tüm muhalefeti sakin bir kampanya sürecinde otokrasiye karşı demokrasi ekseninde birleştirerek, “Hayır” oylarını neredeyse %50’ye yaklaştırdığı bir dönüm noktası oldu. CHP Baykal öncesinde olduğu gibi bir kitle partisi olduğunu seçmene hatırlattı.
Gelecek Seçimlerden Önce CHP’nin Oy Durumu ve Potansiyeli 2018 seçimlerinde %22.6 oy alan CHP, Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi (TEAM) Direktörü Dr. Ulaş Tol’un TEAM araştırmalarından aktardığı bilgilere göre 2022’de oy oranını %28-30 aralığına taşımış durumda[i]. Tol’a göre CHP’nin belediye seçimleriyle birlikte oluşan kazanan parti imajı partiyi seçmenin gözünde ön plana taşıyor. CHP’nin “ideolojik klik partisi” olmaktan uzaklaşıp kapsayıcı bir “catch-all party” (herkesi-kapsayan parti) kimliğine bürünmesi bu imajın en büyük taşıyıcı unsuru. 2018-2022 oy geçişlerine bakıldığında, 2018’de İYİ Parti ve HDP’ye giden emanet oyların önemli bir kısmı geri gelirken, 2018’de AK Parti ve MHP’ye oy verenlerden de önemli bir miktarda kayma var. CHP yeni seçmenler ve 2018’de sandığa gitmeyenler hariç %27.9’a ulaşıyor. CHP kendi seçmeninin büyük bölümünü muhafaza ederken, İYİ Parti’den 1.9 puan, HDP’den 0.6 puan düzeyinde seçmen CHP’ye geçmiş. AK Parti’den kopuş büyük (3.2 puan). MHP de seçmenlerinin neredeyse %10’unu CHP’ye kaybetmiş (0.9 puan). Ulaş Tol’un aktardığına göre, AK Parti ve MHP’ye daha sonradan eklemlenmiş olan daha az dindar-milliyetçi ve daha az partizan ve daha az sağcı kesimler, iktidardan en erken ayrılan grup olarak zaman içinde muhalefetin en büyük partisi olan CHP’ye değişim umuduyla yönelmiş. CHP’nin Paradoksu: Mevcut seçmen ve yeni eklenenler CHP oy oranını daha önceden ortalamanın altında oy aldığı daha az eğitimliler, dindarlar ve Kürt seçmen gruplarında artırmış. Buna karşılık CHP’nin oyunun en yüksek olduğu kesimler eğitim seviyesinin, sekülerliğin ve Atatürkçülüğün belirgin olduğu gruplar. Bu paradoks ise CHP’nin siyasetinde yeni açılımlar ile mevcudu koruma arasında potansiyel ideolojik gerilimleri beraberinde getiriyor. CHP’nin oy oranının 2018’e kıyasla en çok arttığı gruplar arasında AK Parti’nin geçmişte ve bugün başarılı olduğu düşük eğitimliler (%60 artış), Kürtler (%57), başörtülüler (%40), esnaf (%34) ve düşük gelir grubu (%33) dikkat çekiyor. CHP’nin oy oranı düşük eğitimlilerde 2018-2022 arasında %17’den %27’ye yükselmiş. CHP, başörtülülerde %10’dan %17’ye, Kürt seçmenlerde %11’den %18’e ve düşük gelir grubunda %14’ten %22’ye çıkmış.
CHP’nin oy oranının 2018’e kıyasla en çok arttığı gruplar arasında AK Parti’nin geçmişte ve bugün başarılı olduğu düşük eğitimliler (%60 artış), Kürtler (%57), başörtülüler (%40), esnaf (%34) ve düşük gelir grubu (%33) dikkat çekiyor.
CHP daha önceden AK Parti’nin başarılı, CHP’nin başarısız olduğu seçmen gruplarında oy artışında başarı gösterirken, CHP’nin oy oranının ortalama üzerine çıktığı kesimler ise sekülerliğin baskın olduğu seçmen grupları. CHP’nin oy oranı Alevilerde, az dindarlarda, az milliyetçilerde, sosyal demokratlarda, Atatürkçülerde en yüksek. Yeni seçmen (18-22 yaş), öğrenciler ve 22-29 yaş gençlerde CHP belirgin şekilde önde. Sonuç CHP sosyal demokrasi ve kapsayıcılıktan uzaklaşıp rejim muhafızlığına sıkıştıkça 1970’ler-2000’ler arasında %41’den %20’lere geriledi. 2017’den sonra sosyal demokrat siyaseti hatırlayan CHP %30’u zorlarken, %35-40 potansiyeline merdiven dayamak üzere. CHP mevcut seçmeni ile yeni katılanlar arasındaki ideolojik gerilim tuzaklarına düşmeden, mevcut artış hızını korursa, TEAM verilerine göre demografik değişimlerle birlikte 2023 yılında %35’i bulabilir. Artış hızının daha da yükselmesine ve seçim döneminde oluşacak kampanya atmosferine bağlı olarak CHP’nin tıpkı 1970’lerde olduğu gibi tekrar %40’ı yakalayabilecek bir potansiyele ulaşmış durumda olduğunu vurgulamak gerekiyor. Barajın %7’ye düşmesi de İYİ Parti, HDP ve diğer partilere oy veren seçmenler arasında CHP’ye oy veren ailelerden gelen ve bu partilere stratejik oy veren seçmenleri de tekrar CHP’ye yaklaştırabilir. --- [i] https://www.perspektif.online/chpnin-yukselisi-ve-sinirlari/