CHP’nin dönüşümünde parti örgütleri neden önemli?

Abone Ol
'CHP’nin seçim başarısında örgütlerin rolü’ yazı dizisi – 1: CHP örgütlerinin seçmenle doğrudan bağlantılar kurmadığı bir senaryoda, muhalefetin bütün olarak ve CHP’nin parti olarak güçlü bir seçim başarısı kazanma olasılığı düşük. Bu yazı dizisi, TÜSES Raporları kapsamında yayımlanan ‘CHP’nin Dönüşümünde Örgütlerin Rolü’ raporundan yazar tarafından uyarlanmıştır. Raporun tamamına TÜSES’in internet sitesinden (http://www.tuses.org.tr) erişilebilir. Türkiye’de demokrasinin yeniden tesis edilmesi için 2023 seçimlerini muhalefetin kazanması bir gereklilik. Muhalefetin en büyük, en çok oy alan ve lider partisi konumundaki Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) performansı, sonuçların en belirleyici etmenlerinden biri olacak. İktidarın başarısızlıkları ya da ittifak siyaseti, CHP’nin ve muhalefetin bu seçimlerden başarıyla çıkabilmesi için yeterli olmayacak. Tatminkar bir başarı için, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesiyle başlayan ve son yıllarda hızlanan dönüşümleri nihayete erdirmek, daha da önemlisi bu dönüşümlerin sonucunda ortaya çıkan yeni parti kimliğini seçmenlere etkili ve sürekli bir şekilde aktarabilmek gerekiyor. Bu noktada, parti ile seçmen arasındaki en etkili iletişim kanallarından biri olarak parti örgütünün önemi ortaya çıkıyor. CHP’NİN DÖNÜŞÜMÜ, ÖRGÜTÜN DÖNÜŞÜMÜ CHP, birçok farklı alanda kendini dönüştürmekte olan bir parti. Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesiyle, parti ‘sert laikçi’ kimliğinden uzaklaşmaya, muhafazakar seçmenin de parçası olabileceği bir parti olarak kendini yeniden konumlandırmaya çalıştı. Bu stratejiyle bağlantılı olarak son yıllarda Kılıçdaroğlu, ittifak siyasetine ağırlık verdi. Milliyetçi ve İslamcı gelenekten gelen partilerle kurulan ittifaklar, Kılıçdaroğlu’nun partinin dönüşümüne ilişkin iki hedefine aynı anda hizmet eder nitelikte: Bir yandan sağcı seçmenlere CHP’den korkmamaları gerektiği mesajı veriliyor. Aynı zamanda, parti, stratejik ittifaklara liderlik edebilen, ülkenin çıkarlarını partinin çıkarlarının önüne koyan bir ‘birleştirici güç’ olarak konumlandırılıyor. Daha önemlisi, CHP’nin kendisini Türkiye’nin sorunlarını çözebilecek, yetkin lider ve kadrolara sahip bir organizasyon olarak kanıtlaması. 2019 seçimlerinde İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarının kazanılması ve bu belediyelerde başkanların olumlu bir performans sergilemeleri, CHP’nin ‘ülkeyi yönetebilir’ bir parti olarak görülmesine elbette büyük katkı sundu. Ancak içinde bulunduğumuz ekonomik kriz ve dış politika krizi ortamında, CHP’nin yönetme ehliyetine sahip bir parti olduğunu, seçildiği takdirde ülke ekonomisini düzlüğe çıkaracağını ve çeşitli dış politika krizlerini doğru yöneteceğini sürekli olarak yeniden kanıtlaması gerekiyor. Bu noktada parti örgütleri devreye giriyor. Parti örgütleri, hem bu dönüşümlerin, özellikle de ‘yönetebilir parti’ kimliğinin, vücut bulmuş hali olmalı hem de bu dönüşümleri topluma ve seçmenlere sürekli ve etkili bir şekilde anlatabilmeli. PARTİ ÖRGÜTÜ VE SEÇMENLE İLETİŞİM Kitle iletişim araçlarının çeşitlendiği, liderlerin seçmenlere sosyal medya aracılığıyla doğrudan ulaşabildiği günümüzde parti örgütlerinin çalışmalarının çok da önemli olmadığı iddia edilebilir. Ancak tüm kitlesel iletişim araçları, özellikle de Türkiye’nin içinde olduğu otoriter dönemde, çeşitli sınırlılıklara sahip. Örgüt yoluyla seçmenle doğrudan ilişki kurmak, seçmeni partinin dönüştüğüne ikna etmek ve iktidar değişimine yönelik toplumsal bir heyecan uyandırmak için elzem. Ancak CHP örgütlerinin seçmenle doğrudan ilişki kurmak konusunda (son yıllarda yaşanan dönüşüme rağmen) azımsanmayacak sorunlar yaşadığı bir gerçek. 2019 yerel seçimlerinden hemen önce 50 farklı ilçede 2500 seçmenle yaptığımız ankette seçmenlere CHP ve AKP’nin çalışmalarına rastlayıp rastlamadıklarını sorduk. Seçmenlerin %26’sı CHP’nin ev ya da esnaf ziyaretlerine denk geldiklerini belirtirken, bu oran AKP için %38 idi. Partililerin yardım faaliyetlerine denk gelme oranı ise CHP için %27, AKP için ise %45 olarak ölçüldü. Elbette AKP’nin devlet imkanlarından yararlanması, özellikle yardım faaliyetlerinde gözlemlenen farkta etkili. Ancak CHP örgütlerinin etkinliklerini artırmadığı ve seçmenle doğrudan bağlantılar kurmadığı bir senaryoda, muhalefetin bir bütün olarak ve CHP’nin bir parti olarak güçlü bir seçim başarısı kazanma olasılığı düşük. [caption id="attachment_206327" align="alignnone" width="494"] Kaynak: 2019 yerel seçimlerinden hemen önce 50 ilçede 2500 kişiyle yüz yüze yapılan anketten elden edilen veriler kullanılarak hesaplandı.[/caption] Nisan 2022 itibarıyla, ekonomik krizin derinleştiği, muhalefette ise ittifak çalışmalarının arttığı bir dönemden geçiyoruz. Siyasi gözlemciler, muhalefet partilerinin çabalarının toplumda heyecan yaratmakta sorun yaşadığını ve özellikle sistem tartışmalarının ve ittifak oluşumlarının henüz bir karşılık bulmadığını iddia ediyor. Tam da bu noktada parti örgütlerinin devreye girmesi (ve seçime kadar sürekli olarak devrede kalması) önemli. Parti örgütleri, genel merkezden gelecek stratejiler ve materyaller doğrultusunda, CHP’nin geçirdiği dönüşümü ve iktidara gelirse nelerin değişeceğini seçmenlere sürekli olarak anlatmalı. ÖRGÜTÜN BAŞARISI İÇİN KENETLENME VE BİRLİĞİN ÖNEMİ Parti örgütlerinin seçmenlere yönelik etkili çalışmalar yapmalarının ön koşullarından biri, örgütsel kenetlenme ve uyum. Örgüt içi kenetlenme, parti örgütünü oluşturan çeşitli küçük sosyal grupların birbirleriyle uyum içinde olması ve etkili biçimde çalışabilmesi anlamına geliyor. CHP gibi büyük partilerde, üyeler genellikle bir sosyal grubun içinde partiye katılıyorlar. Hemşeri dernekleri, lise ya da üniversiteden aktivist arkadaş grupları, bir STK ya da sendika içinde bir araya gelmiş kişiler, bir mahalleden birbirini tanıyan bir komşu grubu, parti içinde etkin olan deneyimli bir partilinin önderliğinde partiye katılan küçük gruplar, bu gruplara örnek olarak verilebilir. Partiye bir grup içerisinde değil de, kendi inisiyatifleriyle katılan kişiler bile bir süre sonra bir gruba katılma ihtiyacı hissediyorlar, çünkü parti içinde güç kazanmanın ön koşullarından biri bir grupla birlikte hareket etmek. Bu küçük gruplar arasında sert sınırlar yerine geçişkenlik olması ve grupların birlikte etkin biçimde çalışabilmesi, örgütsel birlik ve kenetlenme için elzem. Partide birlik, kenetlenme ve uyum sağlanmasının seçmenlere yönelik çalışmalar ve seçmenlerde yaratacağı algıyla ilgili siyaset bilimi literatüründe çeşitli bulgular var. Ben de, bu çalışmalar ışığında, Harvard Üniversitesi’ndeki doktora tezimin bir bölümünde, 2019 yerel seçimlerinden önce CHP ve AKP parti örgütlerindeki dinamikleri ve örgütsel kenetlenme olgusunu inceledim. Örgüt dinamikleri hakkında genellenebilir ve karşılaştırmalı çıkarımlar yapabilmek için, iki partinin belediye meclis adaylarıyla kapsamlı bir anket yaptım. Bu dizinin bir sonraki yazısında bu anketin verilerini kullanacağım ve CHP’nin örgütlerindeki dinamikleri AKP ile karşılaştırma içinde daha yakından inceleyeceğim.