CHP lideri Kılıçdaroğlu, Maltepe Belediyesi’nin düzenlendiği “Yeni Dönemde AB ve Türkiye” Forumu’nda ortaya koyduğu 9 maddelik yol haritası, AB ile karşılıklı saygı temelinde yeni bir ilişki önermesi açısından da önemlidir Avrupa ya da Avrupa Birliği (AB) son dönemde hepimizin uzağında olan bir konu. Özellikle AB dendiğinde aklımıza gelen ilk şey üyelik müzakereleri değil, para karşılığında Suriyeli göçmenlere ev sahipliği yaptığımız “Geri Kabul Anlaşması”. Ki AB üyelik müzakereleri donmuş, donması yetmemiş gibi son dönemde özellikle hukuk alanında yaşanan keyfilikten dolayı pek çok AB başkentinde müzakerelerin fiili olarak da bitirilmesi talep ediliyor. İşte böyle bir dönemde Maltepe Belediyesi önemli iki gün sürecek önemli bir toplantı düzenliyor: “Yeni Dönemde AB ve Türkiye”. Belediye Başkanı Ali Kılıç açılış konuşmasında toplantıya başlık olan “Yeni Dönem” vurgusunun Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı savaşla bağlantılı olduğunu; başlayan yeni dönemde AB’nin de Türkiye’nin de birbirlerine temelde ihtiyacı olduğunu ifade etti. Kılıç toplantının amacını ise; “Siyasi iktidarın izlediği siyaset dışında alternatif bir siyasal aklın varlığını ortaya koymak ve bunu muhataplarımıza iletmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün 'Yurtta Barış, Dünyada Barışvizyonunu kendine başlangıç alan ve Türkiyenin demokratik, özgürlükçü ve adil bir ülke olma hedefine uygun olarak komşularla iyi ilişkiler kurmanın önemli olduğunu düşünüyoruz.” cümleleriyle ortaya koydu. Arnavutluk Cumhurbaşkanı İlir Meta ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarında önemli noktalara değindiler. Elbette bu toplantıyı önemli kılan, Kılıç’ın ifade ettiği gibi, ana muhalefet partisi CHP’nin bir biçimde AB’yi ve üyelik perspektifi konusunda vizyonunu ortaya koymasıdır. Kılıçdaroğlu konuşmasında AB’ye bakışını madde madde ortaya koydu.Kılıçdaroğlu konuşmasında AB’ye bakışını; “Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Avrupa Birliği’ne tam üyeliği hedeflerimiz arasında görüyoruz. Biz, Türkiyenin Avrupanın bu yeniden inşa sürecinde rol alması, katkı sağlaması gerektiğine inanıyoruz. İçinden geçtiğimiz bu süreçte AB yol haritasının kısaca şöyle olması gerektiğine inanıyoruz:
  1. Vize serbestiyesi sürecinin hız kazanması gerekmektedir.
  2. Türkiye, Yeşil Mutabakatı öncelikli hedef olarak belirlemelidir.
  3. 23. Yargı ve Temel Haklar ve 24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik; bu fasıllara konulan blokaj kaldırılmalıdır. Bu konuda Yunanistan ve GKRY muhalefetine karşı Türkiyenin yalnız bir ülke olarak bırakılmaması gerekmektedir. Kuşkusuz Türkiyenin yani bizim de bu fasılların yerine getirmesi gerekir. Bunun da bilincindeyiz.
  4. Terörle mücadele yasası, uluslararası hukuk normlarına göre yeniden şekillendirilmelidir.
  5. Kamuda şeffaflık öncelenmeli, bunun için gerekli altyapı oluşturulmalıdır.
  6. Kişisel verilerin korunması ve kişisel verilerle ilgili kurulan kurulun tam bağımsız olması sağlanmalıdır.
  7. Gümrük Birliğinin modernizasyonu için Türkiye ve Avrupa karşılıklı olarak yükümlülüklerini yerine getirmelidir.
  8. Enerji güvenliği konusunda Türkiyenin Doğu Akdenizde yalnızlaştırılmasının önüne geçecek politika hamleleri yapılması gerekmektedir. AB ülkeleri GKRY ve Yunanistan güdümünde hareket etmemelidir. Haklı olarak sormamız gerekiyor. Doğu Akdeniz Doğal Gaz Forumunda Türkiye neden yer almıyor. Türkiye, bu sorunun yanıtını almak zorundadır.
  9. Mülteci ve sığınmacı konusunda Türkiye sığınmacıları tutmak zorunda olan bir ülke konumuna sokulmamalıdır. Biz Türkiye ile ABnin sığınmacı sorununda ortak sorumluluk ve külfet üstlenerek yaklaşmalarını beklerdik.” tespitleriyle partisinin pozisyonunu ortaya koydu.
Bu tespitlere bakıldığında CHP’nin AB’yle yeni bir ilişki tanımlamak istediği çok açık ortaya konmaktadır ki, bunlar önemlidir. Dahası bunun için bir yol haritası ortaya koymaktadır. Ancak AB ile yeni bir sürecin başlamasının koşulu da, var olan yönetim sisteminin değişmesine bağlıdır.
Bugün siyasi iktidar AB ile para karşılığı Suriyelileri Türkiyede tutma anlaşması karşılığında; demokrasi, özgürlük, adalet gibi AB değerlerinde yaşanan ihlaller karşısında genel politikasının sessizlik, görmezden gelme olduğu açıktır.
Diğer yandan AB ile ilişkilerde gerçek şudur: Bugün siyasi iktidar AB ile para karşılığı Suriyelileri Türkiye’de tutma anlaşması karşılığında; demokrasi, özgürlük, adalet gibi AB değerlerinde yaşanan ihlaller karşısında genel politikasının sessizlik, görmezden gelme olduğu açıktır. Bu açıdan AB liderlerinin siyasi iktidarın iktidar olma halinin sürmesini istediklerini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu açıdan sadece Türkiye’nin AB’ye bakışı kadar, AB’nin de Türkiye bakışı değişmek zorundadır. Bu da ancak eş düzeyli bir ilişki ile mümkün olabilir. Rusya-Ukrayna savaşı, AB’nin Türkiye’ye, Türkiye’nin de AB’ye bakışı açısından yeni bir dönem başlatma imkânı ortaya çıkardı. Ancak bunun gerçekleşmesi karşılıklı samimiyete bağlı olduğu da unutulmamalıdır. Ancak bugün için acı gerçek, AB’nin de siyasi iktidarın da birbirine karşı yeterince samimi olmadıklarıdır.