Cumhuriyet gazetesine yönelik dava kapsamında tutuklu bulunan Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Ahmet Şık ve Emre İper’i Silivri Cezaevi’nde ziyaret eden CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ile Ankara Milletvekili Murat Emir, Cumhuriyetçilerin morallerinin yüksek olduğunu ve ‘siyasi dava’ niteliğindeki yargılanmalarının ‘bütün veçheleriyle çöktüğünü’ ifade ettiklerini aktardı. Cumhuriyet gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, yazarı ve yayın danışmanı Kadri Gürsel, muhabiri Ahmet Şık ile muhasebe servisi çalışanı Emre İper, tutukluluk hallerinin devamına karar verilen dünkü duruşmanın ardından CHP’li milletvekilleri Candan Yüceer ve Murat Emir tarafından tutuldukları Silivri Cezaevi’nde ziyaret edildi. Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının, milletvekilleri aracılığıyla ilettikleri mesajlar şöyle: AKIN ATALAY: İnsan bu kadar süre hapishane koşullarında yaşayınca, mutlaka bedenen ve bellek olarak belli hasarlara uğruyor. Ama biz önceliği bedenimizi ya da belleğimizi değil, insanlığımızı, vicdan ve adalet duygumuzu korumaya, çalışmaya, çabalamaya veriyoruz. Aslolan insanlığımızdan bir gram bile kaybetmemek; bunu da şimdiye kadar başardık. Çok yakında daha güzel günlerin bizleri beklediği aşikâr, destek veren tüm dostlara teşekkürler. MURAT SABUNCU: Dün bizim için gösterdiğiniz dayanışma hem duygulandırdı hem de umutlandırdı. Ve bu umudun, ifade ve düşünce özgürlüğünden cezaevinde tutulan tüm gazeteciler için geleceğe dair bir umut olmasını da istiyorum. Yalnızca kendimiz için değil herkes için diliyorum. KADRİ GÜRSEL: Cumhuriyet gazetesine karşı yapılan operasyon ve sonrasında açılan dava, siyasi niteliktedir; lakin bu siyasi dava, sahipleri açısından görevini icra etmiş, kulanım süresi sona ermiş ve bütün veçheleriyle çökmüştür. Bizleri içeride tutmak için tek bir somut delil yok ve böyle olduğu tarafımızca ispat edilmiştir. Mademki bir davadır, bir oyun olarak icra edilse dahi hukuka artık sıra gelmelidir ve hukuk bu oyunun sonunda hükmünü icra etmelidir. Bu hüküm de tüm tutuklu Cumhuriyet sanıklarının 25 Eylül’de Çağlayan Adliyesi’nde yapılacak duruşma sonucunda serbest bırakılması olmalıdır. Benim üzüntüm, bu operasyon ve davanın, Türkiye’de insan hakları ve hukuku ziyadesiyle tahrip etmiş olmasıyla ilgili. Artık Cumhuriyet davası Türkiye’ye zarar verir olmaktan çıkartılmalı.” “HAKİKATLER İÇİN BEDEL ÖDENİYOR” AHMET ŞIK: Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ahmet Şık da davanın gidişatına ilişkin görüşlerini paylaşırken, ‘hakikat mücadelesi’ verdiklerini vurguladı ve “Çocuğumu herkesten az seviyor değilim ya da Nuriye ile Semih yaşamayı herkesten daha az sevmiyor. Hakikatler için, doğrular için bedel ödeniyor” değerlendirmesi yaptı. Cumhuriyet gazetesi muhasebe servisi çalışanı Emre İper ise “Bundan sonra daha güçlüyüz” dedi. CANDAN YÜCEER: AMAÇ ADİL BİR YARGILAMA DEĞİL BİRİLERİNİN İNTİKAMINA ARAÇ OLMAK Cumhuriyetçilerle yaptıkları görüşme sonrası değerlendirmelerde bulunan CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, şunları söyledi: “Böylesi akıllara zarar suçlamalarla insanları hapiste tutmak ancak bu iktidar gibi zorbalığı bir yönetim biçimi olarak gören iktidarların yapabileceği bir şeydir. Ve yargının ne kadar siyasallaşmış olduğunun göstergesidir. Amaç adil bir yargılama yapmak değil birilerinin intikamına araç olmaktır. Eğer bir ülkede basın üzerinde baskı varsa, açık veya örtülü sansür varsa, oto sansür normalleşmiş hatta zorunlu hale gelmişse, gerçekler yazılamıyorsa, yani basın demokrasinin bekçiliğini gereği gibi yapamıyorsa veya yaptırılmıyorsa o ülkede demokrasinin işlemediği rahatlıkla söylenebilir. Türkiye dünyanın en büyük gazeteci hapishanesine dönüştürülmüştür. Ülkemizde ne yazık ki gazetecilik yapmak ateşten gömlek giymek demektir. Ben bu ateşten gömleği giyen, kalemlerinin onuruna sahip çıkan gazetecilere, basın mensuplarına şükranlarımı sunuyorum. Şu an tutuklu olan tüm masum gazetecilerin özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum” dedi. MURAT EMİR: TÜRKİYE BU AYIBI DAHA FAZLA TAŞIYAMAZ CHP Ankara Milletvekili Murat Emir de davanın hukuki nitelikten yoksun olduğunu vurgulayarak “Bu davada gazetecilik yargılanmaktadır ve bu güne kadar iddianamede ve eklerinde kanımca suç isnadına dönük en ufak bir delil dahi bulunmamaktadır. Bu yönüyle Ülkemizin, gazeteciliği ve tek suçu gazetecilik yapmak olan insanları yargılama ayıbını daha fazla taşımaması önemlidir. Bu davalarda tahliyelerin bir an evvel gerçekleşmesi, Türkiye’deki ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve temel hak ve özgürlükler noktasında önemli bir darboğazın geçmesi anlamı taşıyacaktır. Ülkemiz insan haklarını ve demokrasisini bir ölçüde güçlendirmiş olacaktır; bu noktada bağımsız ve tarafsız olduğuna güvenmek istediğimiz yargıya da önemli bir görev düşmektedir” dedi.​