CHP İstanbul Milletvekili ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz, "Kıbrıs söz konusu olduğunda, çözüm adadaki iki toplum tarafından bulunmalıdır. Bizim pozisyonumuz Ankara’nın Kıbrıslı Türklerin, Atina’nın da Kıbrıslı Rumların işlerine karışmaması gerektiği yönündedir" dedi.

Çeviköz, İsviçre’de Almanca yayın yapan Neue Zürcher Zeitung (NZZ) gazetesine konuştu. Çeviköz, Kıbrıs meselesine ilişkin çözümün adada yaşayan toplumlar tarafından bulunması gerektiğini söyledi. Çeviköz, Türkiye ve Yunanistan’ın Kıbrıs’ın içişlerine karışmaması gerektiğini belirtti. Çeviköz, “Önce güveni geri kazanmalıyız. O zaman zor konuları da çözebiliriz. Kıbrıs’a gelince, çözümün adadaki iki toplum tarafından bulunması gerekiyor. Bizim tavrımız, Ankara’nın Kıbrıslı Türklerin içişlerine, Atina’nın da Kıbrıslı Rumların içişlerine karışmaması gerektiğidir” dedi.

Türkiye ile Batı arasındaki ilişkilerin olası bir iktidar değişikliği durumunda değişebileceğini kaydeden Ünal Çeviköz, “Ben buna inanıyorum. Sorunların birçoğu Türkiye’de hukukun üstünlüğünün geliştirilmesiyle ilgili. İttifakımızdaki partiler için hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi en önemli önceliktir. Güçler ayrılığının işlediği bir parlamenter sisteme geri dönmek istiyoruz. Ayrıca mevcut hükümetin çatışmacı üslubunu da reddediyoruz. Batı devletler topluluğunun benzer düşünen bir üyesi olarak algılanan bir Türkiye istiyoruz” dedi.

Çeviköz, Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını uygulamakla yükümlü olduğunu belirterek, muhalefetin iktidara gelmesi halinde “insan hakları” ve “basın özgürlüğü” gibi alanlarda “ilerleme” adına “olumlu sinyaller” verileceğini ifade etti.

“ÇÖZÜM ADADAKİ İKİ TOPLUM TARAFINDAN BULUNMALI”

Çeviköz, Yunanistan ve Türkiye arasındaki ilişkilere değinerek, iki ülke arasında yeniden güven yaratılması gerektiğini savundu. Çeviköz, “Daha sonra zorlu anlaşmazlıkları da ele alabiliriz. Kıbrıs söz konusu olduğunda, çözüm adadaki iki toplum tarafından bulunmalıdır. Bizim pozisyonumuz Ankara’nın Kıbrıslı Türklerin, Atina’nın da Kıbrıslı Rumların işlerine karışmaması gerektiği yönündedir” ifadelerini kullandı.

AB-Türkiye ilişkilerinin gidişatına dair değerlendirmelerde bulunan Çeviköz, “Yeniden normal bir aday ülke olarak görülmek istiyoruz. Elbette bir gecede AB üyesi olmayacağız. Ancak Avrupa entegrasyonu her Türk hükümeti için uzun vadeli bir hedef olmaya devam edecektir. Daha fazla siyasi öngörülebilirlik umarım yatırımcılar arasında da daha fazla güvene yol açacaktır. Ekonomik durumumuz çok zor, ancak potansiyel büyük. Bu arada, vizesiz rejim sözde mülteci anlaşmasının bir parçasıydı” dedi.

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI

İktidarın değişmesi durumunda Rusya ve Ukayna ile iletişimin devam edeceğini vurgulayan Çeviköz, “Türkiye özellikle Ukrayna konusunda zaten çok önemli. Kiev ve Moskova ile iyi temaslarımız sayesinde tahıl anlaşmasını müzakere edebildik. Ankara’da kurulacak yeni bir hükümet, tüm taraflarla konuşabilme avantajını kaybetmeyecektir” diye konuştu.

Çeviköz, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Soğuk Savaş döneminde bile Moskova ile iyi ilişkiler kurmayı ve güvenilir bir NATO üyesi olmayı başardık. Asıl mesele dış politikanızı nasıl düzenleyeceğinizdir. Hiçbir Türk hükümeti tek tek devletler ya da AB tarafından dayatılan yaptırımları benimsemez. Ancak BM’nin kararlarını takip ediyoruz. Rus işgali güçlü çatışmaların yaşandığı bir döneme yol açtı. Ancak uzun vadede, Rusya’yı da içeren bir Avrupa güvenlik mimarisinden başka bir yol olmadığına inanıyoruz.”

“S-400 TEDARİKİ BÜYÜK BİR HATA”

Türkiye’nin, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini satın almasının “büyük bir hata” olduğunu belirten Çeviköz, “Eğer NATO gibi bir örgütün parçasıysanız, bu örgütün ilkelerine uymak zorundasınız. S-400 alımı büyük bir hataydı ve bunun bedelini çok ağır ödedik. Yeni F-35 savaş uçağı geliştirme programından atıldık. Bu sadece güvenlik politikası açısından bizi zayıflatmakla kalmıyor, aynı zamanda savunma sanayimiz için de kaçırılmış bir fırsat. Burada kendimi bağlayamam. Ancak sorunu çözmek için bir yol bulacağız” dedi.

“ESAD İLE DİYALOG KURMAKTAN BAŞKA BİR YOL YOK”

Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların durumuna değinen Çeviköz, “Suriye Devlet Başkanı Esad ile diyalog kurmaktan başka bir yol yok. Uluslararası yardımla da insanların geri dönmesi için gerekli koşulları yaratmak istiyoruz. Hem sahada yatırımlar yaparak hem de Şam hükümetinden orada zulüm görmeyeceklerine dair güvence alarak” ifadelerini kullandı.

Çeviköz, şu şekilde devam etti:

“Türkiye bir hedef ve transit ülke olarak çok önemli. Bu nedenle ortak bir Avrupa göç politikasının parçası olmalıyız. Buna vizesiz seyahat tartışması da dahildir. Bu konuların hepsi birbirine aittir. Ancak mülteci politikasını AB üzerinde baskı aracı olarak kullanmayacağımızı garanti edebilirim. Siyasi şantaj manevralarına karşıyız.”

“ESAD, ERDOĞAN’A GÜVENMİYOR”

Türk askerlerinin Suriye topraklarındaki valığına ilişkin Çeviköz, “Esad bunu (Türk askerlerinin çekilmesi) talep ediyor, çünkü Erdoğan’a güvenmiyor. Görüşmeler için ön koşul kabul etmeyeceğiz. Ancak, Suriye topraklarının artık Türkiye için bir tehdit oluşturmadığından ve sınır korumasının işlediğinden emin olursak, o zaman askeri varlık hakkında da konuşabiliriz” diye konuştu.