Akdoğan, Anayasa’nın 9 ve 138. maddelerini hatırlatarak “Anayasamız bağımsız ve tarafsız mahkemeler der, hakimler görevlerinde bağımsızdır der. Yine hakimlerin Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verecekleri de Anayasamızda açıkça düzenlenmiş. Ancak Sayın Başsavcının bu önemli raporu yargıdaki çürümüşlüğü bir kez daha ortaya koydu. Herkesin görevden uzaklaştırılma, suçlanma, sürülme korkusuyla kör-sağır-dilsiz üç maymunu oynadığı bir yargı sistemi içinde Sayın Başsavcıya bu raporu için herkesin bir teşekkür borcu olduğunu düşünüyorum. Yargıyı siyasallaştırma çabası nihayetinde yargıda hukuku değil emirleri, kendi çıkarlarını gözeten yargı mensuplarının görev yapmasına yol açtı. Artık tarafsız yargı kalmadı, son günlerde yaşananlar da bunu gösteriyor. Bu rapor yargıda en alt kademeden en üst kademeye kadar anayasada tanımlanmış bağımsız ve tarafsız yargı ilkesinin sakatlandığını açıkça ortaya koyuyor. Yargıdaki bu durumun son günlerde yaşadığımız bir diğer örneği de Anayasa Mahkemesi üyesinin Can Atalay gibi toplumun takip ettiği, seçme ve seçilme ile ilgili haklar konusunda yoğun tartışma yaşanan davada dosyayı okumadığını söyleyerek görüşmenin ertelenmesine sebep olmasıydı. Görevini Anayasanın belirlediği şekliyle yerine getirmeyen tüm yargı mensupları bu ülkenin yargı sistemine en az iktidar kadar zarar vermektedirler. Yasaları uygulamayı ve tarafsız, bağımsız karar vermek için bir amaç değil, talimatların yerine getirilmesi için bir araç veya kendi menfaatleri için kullandıkları bir enstrüman haline getiren yargı mensupları ülkemizde hukuka güvenin giderek azalmasının da en az hükümet kadar sorumlusudur” dedi.
YARGIDA TEMİZ ELLER OPERASYONUNA İHTİYAÇ VAR1990’lı yıllarda siyasi yolsuzluklarla ilgili İtalya’da yürütülen ve dünyaya mal olan ‘Temiz Eller’ Operasyonunu hatırlatan Akdoğan, “OECD’nin Bir Bakışta Hükümet 2023 raporuna göre ülkemizde vatandaşımızın yargıya güveni yıllar içinde giderek düşüyor. 2020’de %37 olan bu oran 2022’de %33’e gerilemiş durumda, 38 ülke arasında 36’ncı sıradayız. Bunda hiç kuşkusuz sayın Başsavcının da raporunda ortaya koyduğu rüşvet ağlarının etkisi büyük. Bu rapor buzdağının sadece görünen yüzü. 1990’lı yılların başında siyaset kurumuyla ilgili bir temiz eller operasyonu başlatılmıştı. Ülkemizde yeniden yargıya güvenin sağlanması için temiz eller operasyonu başlatılmalı ve bu rüşvet ağlarına, hukuksuzluklara bulaşmış tüm yargı mensupları sistemden temizlenmeli, buzdağının kökü kazınmalıdır.” diyerek Başsavcı Uçar’ın raporunun Türkiye’de yargı sisteminin Anayasa’da tanımlanan niteliğe yeniden kavuşturulması için bir ihtiyaç olduğunu ortaya koyduğunun altını çizdi.
Akdoğan, TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesi ile Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un şu soruları cevaplamasını talep etti;
1. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın HSK’ye sunduğu rapora dair bir soruşturma veya inceleme başlatılmış mıdır?
2. Haberlere erişim engeli kararlarını rüşvetle verdiği iddia edilen yargı mensupları hakkında herhangi bir soruşturma, inceleme başlatılmış mıdır?
3. Yasadışı bahisçilerin, uyuşturucu kaçakçılarının, milyonlarca lira gasp edenlerin rüşvetle tahliye edildikleri yönündeki iddiaların muhatabı olan yargı mensupları hakkında herhangi bir soruşturma, inceleme başlatılmış mıdır?
4. Rüşvet ağında yer alabilmek amacıyla dosya takibi yaptığı ve dosyaları kendisi alabilmek için dosya ayarlamaya çalıştığı iddiasında bulunulan hakim/hakimler hakkında bir işlem yapılmış mıdır?
5. Bu hakimin/ hakimlerin görevde yükselmesi yönünde önerilerde bulunan yargı mensupları ile ilgili bir işlem yapılmış mıdır?
6. Hakkında iddialarda bulunulan yargı mensuplarının mal varlıkları ile ilgili bir inceleme başlatılmış mıdır?
7. Baskı ile görevden çekilen yargı mensuplarına yönelik iddialara ilişkin bir inceleme başlatılmış mıdır?