CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezası ve siyasi yasak ardından her partinin kendi içerisinden aday belirlemesinin doğal olduğunu ve partilerin birbirlerinin iç işlerine karışmayacağını söyledi. 2017 referandumunu ve 2019 yerel seçimlerini hatırlatan Toprak, benzer bir süreçten geçildiğini söyledi. Toprak’a göre, toplumun kendilerinden büyük beklentileri var ve bunun karşılanması için yoğun biçimde çalışmaya ihtiyaç duyulmalı. Diken'in sorularını yanıtlayan Toprak, ceza kararı sonrası başlayan “Aday kim olacak?” tartışmalarını da değerlendiren Toprak, ‘her partinin kendi içerisinden aday belirlemesinin doğal olduğunu ve partilerin birbirlerinin iç işlerine karışmayacağını’ söyledi. Toprak kendi gönlünden geçen ismin ise Kılıçdaroğlu olduğunu dile getirdi. İmamoğlu’na verilen cezanın ardından toplumda ortaya çıkan tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelinen bu noktadan büyük üzüntü duyuyoruz. Genel başkanımızın da bu karardan dolayı üzüntülü olduğunu görüyoruz. Ortada bir hukuksuzluk ve hukuksuzluğu da yaratan bir sistem var. Adalet Yürüyüşünün beşinci yılında ne kadar haklı olduğumuz, yapılan yürüyüşün ne kadar haklı olduğu görülüyor. İttifakları da aşan olağanüstü bir dönemden geçtiğimizi de herkesin bilmesi lazım. Türkiye’de insanlar geçinemiyor, evlerine ekmek götüremiyor. İnsanlarımız konuşmaktan, derdini anlatmaktan çekiniyor. Çünkü ülkede demokrasi ortadan kaldırıldı ve bizi de aşan bir dalga bu sorunun çözülmesini açık bir şekilde istiyor. İttifak sorumluluğunu aşan, ülkenin ve demokrasinin geleceğini tartıştığımız bir döneme giriyoruz. Düşünün ki 16 milyon kişinin yaşadığı şehrin seçtiği belediye başkanını bir anda parti devleti marifetiyle yasaklı hale getirebiliyorlar. Bu iktidarı sandıkta sonlandırmamız lazım çünkü kamuoyunun böyle bir beklentisi var. ‘Kamuoyu önünde tartışırsak inandırıcılığımız gider’ Beklenti nedir? Türkiye’de yapılan her ankete baktığımızda ‘cumhur ittifakı’nın yönetimine son verilmesi gerektiğini yüzde 60’a yakın kesim dile getiriyor. Bu ülkede bu iktidarın mutlaka sandıkta gitmesi gerektiği söyleniyor. Onun için ittifakları da aşan bir noktaya geldiğine dikkat çekiyorum. İttifakların boyutunu da aştı. Bu olay çok büyük bir olay, onun için yapılacak şey bellidir. Nedir bu yapılacak olan? İttifakımıza büyük bir değer veriyorum. İttifakımızın güçlü ve sağlıklı olması lazım. Güçlendirilmesi için de parti olarak biz de elimizden geleni yaptık ve yapacağız. İttifakımız Türkiye’ye umut veriyor. Umudu korumak adına da her şeyi masada konuşmamız gerekiyor. Kamuoyunda değil, kendi içerisinde, masa içerisinde samimi bir şekilde konuşarak yoluna devam etmesi lazım. Çünkü kamuoyu önünde tartışırsak inandırıcılığımız gider. Ne konuşulacaksa ne düşünülüyorsa her şeyden önce masaya gelmeli. Her şey masada konuşulmalı, topluma güven verilmeli. Bugüne kadar da bunu başarıyla getirdik, bundan sonra da yapacağımıza inanıyorum. Bizden toplumun beklentisi büyük ve bu sisteme itiraz eden herkesin yarattığı bir dalga var. Bu ortamda seçimler nasıl olacak? Toplumun kaygıları çok fazla ve bu iktidarın gitmesini istiyor. Bu nedenle seçim iki kutuplu bir zemine oturacak. Demokrasiden, hukuktan, hakça paylaşımdan yana olanlar ve tek adamdan, bir avuç rantiyeden yana olanların seçimi olacak. Bugüne kadar bizim partimize oy vermemiş kişiler tercihlerini bu şekilde yapacaklar. İttifakları aşan bir durum olduğunu burada da görmüş oluyoruz. ‘Millet ittifakı’ olarak çözüm önerilerimizi ortaya uzlaşıyla koyarsak seçimlerle ilgili bir kaygı Duymuyorum. Çünkü birçok seçimde ve 2017 anayasa referandumunda gördük. Bugün o yıldan bu yana şartlar daha da ağırlaştı, 2019 seçimlerinde milletimiz 11 büyükşehir belediyesini bize emanet etti. Belediye başkanlarımız başarıyla hizmet ediyorlar. İktidarın en büyük propagandası, “Yardımlar kesilecek” şeklindeydi, ama artarak devam ediyor. Halkımız memnun ve bu gelişmeler sonucunda ülkedeki yönetimin de değiştirecek niyeti görüyorum. Tıpkı, İstanbul’u, Ankara’yı, Mersin’i Antalya’yı, Adana’yı kazandığımız gibi bu seçimleri de kazanacağız. Tüm anketlere baktığımda bu oran yüzde 60 dolayında gözüküyor. Yani İttifakları da aşan biçimde ittifakımızın etrafında kenetlenme olur. Bugün de bununla aynı bir hava var, görmek ve hissetmek gerekiyor. Bu talebi bize iletenlere karşı büyük bir görevimiz var. Bu görev hem CHP’nin hem ittifakımızın hem de tüm muhalefetin. İttifakları aşan dalga derken bunu kastediyorum. Toplum hedefimiz etrafında kenetlenmiş durumda ve bizden de bunu bekliyorlar. Bu hedef de önce bu iktidardan ardından da bu sistemden sandık yolu ile kurtulmak. En nihayetinde sizin önereceğiniz aday kim olur? Hepimiz hedefimize uygun hareket edeceğiz. Parti olarak biz de buna uygun hareket etmek için çabalıyoruz. Adaylık da bunlardan biri. Cumhuriyet Halk Partisi kendi üyesi olan kişilerle ilgili, masaya önereceği adayı kendisi belirler. Siyasi etik açısından uygun olan budur. Her parti kendi adayını belirleyecek mekanizmaları çalıştırır. Başka partilerin adaylarıyla ilgili iç işlerine karışamayız, önerilerine saygı duyarız. Tıpkı bizim de saygı beklediğimiz gibi. Biz de partimizin yetkili organları ile karar vereceğiz. Elbette her partinin önereceği bir aday olabilir ki buna da biz asla müdahale etmeyiz. Zira bu o partinin iç meselesidir, partilerin iç meselesine karışmayız, saygı duyarız. Benim gönlümden geçen adaysa genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Zira devleti tanıyan, uzlaşmacı, koltuk hırsı olmayan bir isim olduğunu hepimiz biliyoruz. Yerel seçimlerin, ittifakın ve masanın mimarıdır. Masadan genel başkanımızın adının çıkmasını da isteriz, ama en nihayetinde karar verici irade altı liderdir.