CHP'de yaşanan son gelişmeleri değerlendiren grup başkanvekili Özgür Özel; "MHP’deki her itiraz edenin parti dışında bırakılması süreci varken, AKP’de tek adam görüntüsü varken, CHP’nin Türkiye’ye önerdiği demokrasiyi kendi içinde yaşatması gerekiyor." dedi Cumhuriyet'ten Kemal Göktaş'a konuşan Özel'in açıklamaları şöyle:

-Referandumdan hemen sonra CHP’de üstelik sonuçlar başarısız da sayılmazken kongre tartışmaları ve kavga görüntüsü çıktı. Üstüne Kılıçdaroğlu’nun “kapının önüne koyarım” açıklaması ve Selin Sayek Böke’nin istifası geldi.

Şunu görmek lazım: Bir memleket meselesi var ve şu an tam ortasındayız. Şu anda Erdoğan bir tek şeye ihtiyaç duyuyor: Yüzde 49’un kendi kendini parçalaması. Biz hiçbir şey yapmadan yerimizde dursak yeter. Zaten karşı tarafta panik, bizim tarafta da bir umut bir heyecan var. Buna rağmen bizim kendi içimize dönük kavgalar yapmamız çok üzücü. Ben bundan kahroluyorum. Çok yanlış buluyorum. Başlayan bir kongre süreci var. Genel başkanlık tartışmaları elbette son derece anlaşılır. Ama buna zemin hazırlamak için önce partiyi tartışmaya açmak, partide bir kargaşa yaratmak, bunun üzerinden bir siyaset örmeye çalışmayı doğru bulmuyorum. Herhalde genel başkanı sinirlendiren, kızdıran ve bugüne kadar olmadığı kadar sert bir şekilde açıklama yapmaya zorlayan da bu yapılanın ne bize ne de hayıra ne ülkeye faydasının olmadığını gördüğünden ve ona gösterdiği tepkidir.

- Fikri Sağlar’a ihraç talebinin dile getirilmesi aşırı olmadı mı?

Ben Fikri Sağlar’ın Birgün gazetesinde yazdıklarından, söylediklerinden, yaptığı eleştirilere karşı, en üst düzeyde demokratik olgunluk gösterildiğini ve gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bizi diğerlerinden farklı kılan parti içindeki farklı eğilimlerin, farklı kanatların olması. Onların kanaat önderlerinin makaleler, köşe yazıları, eleştiriler yazmasında hiçbir sıkıntı yok. Herhalde Fikri Sağlar meselesinde, demecini Akşam gazetesinden okumak ve gazeteye özel bir beyanat verilmiş olması önemli bir sorun oldu. O gazetede son bir aydır partiyle ilgili hakaretleri, iftiraları okuduk. O mecranın seçilmesi gerçekten Fikri Sağlar’ın geçmişiyle de CHP bilinci ile de bağdaşan bir iş değil. Siyasette usul bazen esastan da önce gelir. Fikri Bey gibi çok tecrübeli bir siyaset insanı. Söyleyeceğiniz içerik çok önemli çok kıymetli de olabilir ama bunu kime söylediğiniz önemli. Fikri Bey, manşete çekilen cümleleri söylemediğini de söylemiş. O haber gazetecilik ahlakı ile yapılsaydı sorun olmazdı. Ama CHP’yi karıştırmak üzere yapıldığı belli… Genel Başkan’da oluşan bu sert tepkiyi Cumhuriyet Halk Partisi’nde de bir infial olarak ben gördüm. ‘Niye Akşam gazetesine konuşuluyor, neden bu tip manşete yol veriliyor’ deniliyor. Ama ne olursa olsun ihraç ağır bir yaptırım. CHP’nin kendi içindeki tüm mekanizmaların, tüm siyasi aklın bu kriz konusu aşmak konusunda emek sarf edeceğini düşünüyorum.

- Genel başkanlık yarışında Kılıçdaroğlu’yla devam kararı çıkacağını düşünüyor musunuz?

Süresi geldiğinde yapılacak bir genel başkanlık seçimimde çoklu bir yarış olması CHP’nin dezavantajı ya da güçsüz tarafı değil, güçlü tarafı olur. Birkaç adayın yarıştığı bir yarış olabilir. Ona ihtimal veriyorum ama bunun partiyi yıpratmadan, hatta partiyi güçlendirerek, Türkiye’ye önerdiği demokrasiyi kendi içinde yaşattığını göstererek bu sürecin götürülmesi son derece önemli. MHP’deki her itiraz edenin parti dışında bırakılması süreci varken, AKP’de tek adam görüntüsü varken, CHP’nin Türkiye’ye önerdiği demokrasiyi kendi içinde yaşatması gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun referandum döneminde hayırın taşıyıcı kolonu olan ve tepeden tırnağa hem partideki tük akımları, tüm lider adaylarını, geçmişteki genel başkanı, onlara faaliyet olanağı sunan, teşvik eden ve herkesi kucaklayan tavrı hem partide hem Türkiye’de kabul gördü. Bu kapsayıcılıkta bu yüksek moral ortamında çok adaylı bir yarıştan CHP güçlenerek çıkar.

- Ama Kılıçdaroğlu’na ilişkin de tabanda bir tepki yok mu? Biraz da pasif buluyor.

Seçmenin Kılıçdaroğlu’nun referandum sürecinde gösterdiği Avrupai sosyal demokrat lider modelinin ve kendi yapısına daha uygun, kendi öz varlığı ile çelişmeyen davranış biçimini daha çok takdir ettiği görülüyor. Bu süreçte bize masaya yumruğunu vuran biri yerine, kendinden olmayanlarla müzakereyi, kendinden olmayanlarla konuşmayı, birlikteliği ve onları ikna etmeyi sürdüren bir lider profili gerekiyor. Bunun hayırın birlikteliği açısından önemli olduğunu söylüyorum.

- Yine de referandum akşamı Kılıçdaroğlu’nun yapacağı konuşma ile hayır oylarına yeterince sahip çıkılmadığı gibi bir algı oluştu.

CHP, hayıra sahip çıkmak için elinden gelen her şeyi yaptı ve yapmaya devam ediyor. Liderler böyle zor zamanlarda bazı tercihlerde bulunurlar. Kılıçdaroğlu kendini düşünüp, sokaktaki gençleri, çocukları, üyeleri, Türkiye’nin tüm gençlerini düşünmeyen bir tavır içinde olabilirdi. Bugün, o geçe Kılıçdaroğlu büyük bir yanlış yaptı mı diye tartışıyor olabilirdik. Kılıçdaroğlu aslında bu alacağı tepkileri bile bile kendisini değil, Türkiye’yi ve gençleri düşünen bir adım attı. Kılıçdaroğlu’ndan duyacağımız çok sert tonda ve çok farklı çağrışımlar yaratan bir konuşma belki Kılıçdaroğlu’nun kendisine eleştiren çevrelerden çok ciddi bir kredi getirebilirdi ama sonuçları ne olurdu? Liderler kendi iç dünyalarda böyle kritik gecelerde farklı muhakemeler yaparlar ve karar verirler. O karar bazen kendilerine bir bedel de ödetir. Ben o gece Kemal Bey’in kendisine kazanç sağlayacak bir şey yapmak yerine o gecenin bir son değil başlangıç olduğunun bilincinde ve kendini de riske ederek atmış olduğu önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. O gece partinin tüm kurmaylarına da söylediği şuydu: ‘Ben bu gece sadece bu seçimdeki haksızlıklara değinerek bırakacağım bu meşruiyet tartışmasını yarından itibaren hep beraber en üst düzeyde seslendirmeye devam edeceğiz.’ O gece ben onun gözlerinden deneyimli siyaset adamı, deneyimli bir bürokrat ve bir baba olarak herkesin çocuğunun sağ salim evine gitmesini düşündüğünü okudum.

- Siz genel başkanlığa aday olacak mısınız?

Kılıçdaroğlu’nun aday olduğu hiçbir yerde karşısında aday oymayı asla düşünmem. Ayrıca üstlendiğim görev açısından da uygun olmaz. Grup başkanvekilleri grup başkanı adına mecliste konuşan, onu orada temsil eden kişilerdir. Hatasıyla, sevabıyla genel başkanın ortaya koyduğu performansın bire bir ortağıdır. O yüzden bırakın karşınsa aday olmayı, Kılıçdaroğlu’nun yönetimi ile ilgili bir eleştiri varsa o eleştirinin muhataplarından biri olarak kendimi de görürüm.

- Selin Sayek Böke’nin istifasından sonra gözler size çevrildi.

Selin birlikte çalışmaktan çok keyif aldığımız, parti ve ülke açısından önemli bir değer. Kamuoyunda çok karşılığı olan bir yüz. Bir süredir yaşanan bazı olaylardan sonra rahatsızlığını dile getiriyordu ama istifası hepimiz için sürpriz oldu. Engel olma fırsatını tanımadan gerçekleştiği için de çok üzgünüm. Bugün partinin yüzde 49’u bir arada tutmasının birinci şartının yüzde 49’u doğru analiz etmek olduğunu düşünüyorum. Yüzde 49’u kaybetmemenin yolu da daha ilk günlerden onları üzmemek, sebebi, gerekçesi ne olursa olsun, kamuoyuna yansıyan parti içindeki her tartışma bu açıdan kötü olmaktadır. Bugün yapmamız gereken önümüzdeki seçimi referanduma dönüştürecek sistematiği geliştirmek. Bu sistematiğin ilk adımları parti içinde hızla netleştikten sonra hayırın bileşenleri ile birlikte yöntemi konuşmak..

- Yaşananlar biraz da Kılıçdaroğlu’nun “kapının önüne korum” açıklaması ile ilgili değil mi?

Partinin şu anda 16 Nisan değişikliği hiç yürürlüğe girmemiş gibi bir tartışma yürütmesi yerine her şeyi bir yana bırakıp ilk önce bu yeni durumu analiz edip atılacak adımları konuşması lazım. CHP’de her seçimden sonra böyle tartışmalar olur. Ama parti içinde bir anlaşma zemini yaratmamız gerekiyor. Benim itirazım da bu. Şu anda partinin yöneticileri, yönetimi eleştirenler, yönetimden memnun olmayanlar,  yönetime yol göstermek isteyenler, partiyi yönetmek isteyenlerin üzerinde uzlaşması gereken konu yüzde 49’u bir arada tutacak, şeyin rejim tartışmasının ve tek adam oylamasının bir kez daha yapılacağı bir model geliştirmek. Bu modeli konuşmadan kişileri ve parti içini de konuşmak partiye ve daha da önemlisi hayıra zarar veriyor…