Karabıyık, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü dolayısıyla bir video mesaj yayınladı. Karabıyık’ın öğretmenlerin genel sorunları, Öğretmenlik Meslek Yasası, ücretli öğretmenler, öğretmenlerin alım gücündeki erime, hazırlık ödeneği, mülakat ve önlük konularına değindiği mesajı şöyle:
“ATANAMAYAN ÖĞRETMEN SAYISI 1 MİLYONU GEÇMEKTEDİR”“Gönül isterdi ki öğretmenlerimizin sorunları olmasın. Ancak maalesef öğretmenlerimiz o kadar çok sorunlar boğuşuyor ki biz de 5 Ekim Dünya Öğretmenler Gününde bu sorunları dile getirmek zorundayız. Öncelikle atanamayan öğretmenler konusuna girmek isterim. 2023 KPSS A Grubu öğretmenlik sınavına, yani eğitim bilimleri oturumuna, 572 bin 19 aday başvurdu. Yani şu anda 572 bin 19 aday, atanamamış öğretmenimiz olarak beklemekte. Haziran ayında sadece 45 bin atama yapılmıştı ve Sayın Bakan Yusuf Tekin de 2023-2024 eğitim-öğretim yılı öğretmen alımı planlamasında, 68 bin öğretmene ihtiyaç olduğunu ifade etmişti. Tabii atanamamış öğretmen sayısını 572 bin 19 olarak görmeyelim. Aslında geçmiş yıllarda eğitim fakültelerinden mezun olan veya başka bir fakülteden mezun olup pedagojik formasyon alan ve öğretmenliğe atanma koşullarına sahip kişiler de dikkate alındığında atanamayan öğretmen sayısı 1 milyonu geçmektedir.
Gelelim mülakat konusuna. Çok söylendi, çok tartışıldı. Şöyle bir önceki tarihlere gidelim, seçim öncesiydi, 11 Nisan 2023; ve Sayın Erdoğan, ‘Kamuya iş alımları, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağız’ ifadesini kullanmıştı. Yine 12 Mayıs 2023’te dönemin Bakanı Sayın Özer, ‘Mülakat olmayacak artık, KPSS puanına göre çok hızlı şekilde atamasını gerçekleştireceğiz’ ifadesini kullanmıştı. Ve seçim sonrasında Sayın Yusuf Tekin dedi ki ‘Şimdi bir rakam söylemek mümkün değil ancak ben şunu söyleyelim; biz bu yıl öğretmen arkadaşlarımızın istihdamıyla ilgili süreçte, mülakat sürecini, düzgün bir mülakat projesine dönüştürmek istediğimiz için biraz uzun zaman alacağız ve biz de mülakatları mülakat gibi yapmaya karar verdik.’ Bu, aynı zamanda daha önceki mülakatların ‘mülakat gibi olmadığının’ da itirafının aslında bir ifadesiydi. Gelinen noktada, Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin, biz mülakatı yapacağız ve bunu gerçekten şeffaf bir şekilde yapacağız ama bu uygulama devam edecek diyor. Artık gençler, adaylar gerçekten güveni kaybettiler, güvenmiyorlar. Belki şimdiki uygulamadan 3-5 yıl geçtiğinde de biz o mülakatları doğru yapmamıştık, bundan sonra daha düzgün bir mülakat yapacağız diyebilir mi, demez mi; şimdi adaylar bunun da stresini yaşıyor. Oysa madem söz verildi, mülakatın kaldırılması gerekliydi. Mülakatı neden yapmaya devam ediyorsunuz dediğimizde, Sayın Bakanın ifade ettiği cümlelerden bir tanesi de şu: ‘Öğretmen adayları, alan sınavlarında başarısızdır.’ Sayın Bakan, bu ülkenin Milli Eğitim Bakanlığını kaç yıldır, kim idare ediyor? Açtığınız fakültelerde, eğitimi veren, öğretmenleri yetiştiren sizlersiniz. Peki bu ailelerin suçu mu, adayların suçu mu? Neden şimdi başarısız oldukları ya da başarısız gördüğünüz için bu cümleleri kullanıyorsunuz? Bu başarısızlığı kendi yönetiminizde aramak durumundasınız.
“BİR ÖĞRETMEN MAAŞI 2014 YILINDA, 942 DOLAR TEKABÜL EDERKEN 2023 YILINDA, 817 DOLARA TEKABÜL ETMEKTEDİR”Maalesef öğretmenlerin alım gücü de her geçen gün düşmektedir. Bir örnekle, özellikle Eğitim Sen’in yaptığı bir araştırmadan aldığımız verilerle ifade etmek isterim: Bir öğretmen maaşı 2014 yılında, 942 dolar ve 14 çeyrek altına tekabül ederken şimdi 2023 yılında, 817 dolara ve 8 çeyrek altına tekabül etmektedir. Her ne kadar maaşlara zam geldi dense de öğretmenlerimiz, bu artan enflasyon karşısında alım güçlerini her geçen gün daha fazla yitirmişlerdir. Hatta barınma sorunları vardır ve büyük illerde kiralarını ödeyemeyen öğretmenlerimiz, bu illerden başka yerlere geçmek istemektedirler. Öğretmenlerimiz gerçekten zor koşullarda, öğretmenlik mesleklerini yürütmeye çalışıyor.
Üzerinde durmak istediğim bir başka konu: Öğretmenlerin eğitim-öğretim dönemi hazırlık ödeneği. 2002 yılında öğretim yılına hazırlanırken hazırlık ödeneği, 175 lira; o dönemde asgari ücret ise 184 lira. Yani 2002 yılında öğretmenler, asgari ücretin yüzde 95’i kadar yeni döneme hazırlık ödeneği alabiliyorlarmış. 2023 yılına geldiğimizde öğretim yılına hazırlık ödeneği 1400 lira; asgari ücret ise 11 bin 400 lira. Öğretim yılına hazırlık ödeneği, asgari ücretin yüzde 95’inden yüzde 12’sine kadar geriledi. Bu da öğretmenlerin alım gücü ve ihtiyaçlarının karşılanması konusunda hangi noktaya geldiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
“GÖREV, YETKİ FARKLILAŞMASI OLMADAN ÖĞRETMENLERİN MESLEKLERİNDE GEÇİRDİKLERİ SÜRE VE SINAV İLE ÜNVAN DAĞITILARAK FARKLILAŞTIRMALARI DOĞRU DEĞİLDİR”Öğretmenlik meslek yasası çıkartıldı. Öğretmen sendikalarının görüşü alınmadan, kamuoyuyla paylaşılmadan çıkartıldı ve eleştirilerimizi iletmemize rağmen hiçbir değişiklik olmadan çıkartıldı. Gerçek bir meslek yasası olduğunu zaten düşünmüyoruz. Anayasa Mahkemesine (AYM) götürüldü ancak AYM, öğretmenlik mesleğinin kariyer basamaklarına ayrılmasına ilişkin madde hükmünü, yine iptal etmedi. Bu konuda bakış açımız yine aynıdır: Görev, yetki farklılaşması olmadan öğretmenlerin mesleklerinde geçirdikleri süre ve sınav ile ünvan dağıtılarak farklılaştırmaları doğru değildir. Ayrıca bu uygulamanın öğretmenlerin görev başında niteliklerini geliştirici özelliğe sahip olmadığını da söylemek mümkündür, yapılan çalışmalar da bunu göstermektedir. Bu işin doğrusu, uzman ve başöğretmenlik için öngörülen ücretlerin, hiçbir koşul aranmaksızın kademe ve derecelerine göre bütün öğretmenlere verilmesi ve yeni bir Öğretmenlik Meslek Yasasının Bakanlık ve öğretmen örgütlerinin katılımıyla hazırlanmasıdır. Biz CHP olarak bir meslek yasası taslağı hazırlamış ve Meclis’e sunmuştuk ancak iktidarın oylarıyla reddedilmişti. Şimdi, bu çalışmanın gerçekten faydalı hale getirilebilmesi için, mutlaka öğretmen örgütlerinin görüşü alınarak yeniden masaya yatırılması gerekir.
“ÖNCELİK ÖNLÜK DEĞİL, EN AZ BİR ÖĞÜN BESLENME VE SAĞLIKLI BİR SUYUN TÜM ÖĞRENCİLERE VERİLEBİLMESİ OLMALIYDI”İlginç bir uygulama daha gündemde, o da öğretmenlere 24 Kasım’da hediye edileceği ifade edilen önlükler. ‘Öğretmenlerin önlük giymelerini tercihlerine bıraktık, biz sadece teşvik edeceğiz’ dedikten sonra, 24 Kasım’da beden ölçülerini de isteyerek öğretmenlerimize önlük gönderiliyor. Bu uygulama gerçekten son derece ilginç, öğretmenlere böyle bir baskı yapmak asla doğru değil. Öğretmenler için bir şey yapmak istiyorsanız öncelikle öğretmenlerin özlük haklarını güçlendirecek çalışmalar yapılması lazım. Önceliğiniz çocuklara en az bir öğün beslenme ve sağlıklı bir su verilmesi olmalıydı. Aynı zamanda öğretmen, sınıfa aç gelen, karnı doymamış bir çocuk olduğu zaman zaten son derece üzgün oluyor, bu çocukla eğitim yapması son derece zor ve öğrencinin de eğitim almasında büyük sorunlar oluşuyor. Aslında öncelik önlük değil, en az bir öğün beslenme ve sağlıklı bir suyun tüm öğrencilere verilebilmesi olmalıydı. Bunun yanında, öğretmenlerin özlük haklarını iyileştirecek çalışmaların olması gerekirdi.
“1 MİLYONUN ÜZERİNDE ATAMASI YAPILMAYAN ÖĞRETMENİMİZ VARKEN BOŞ DERSLER, BAKANLIK TARAFINDAN ÜCRETLİ ÖĞRETMENLERLE GEÇİŞTİRİLMEKTEDİR”İlginç olan şudur ki 1 milyonun üzerinde ataması yapılmayan öğretmenimiz varken maalesef boş dersler, Bakanlık tarafından ücretli öğretmenlerle geçiştirilmektedir. Ücretli öğretmenlik uygulaması son derece yanlıştır, asgari ücretin altında alan öğretmenlerimiz son derece mağdurdur. Ücretli öğretmen olmaz. Bu kadar ihtiyaç varken mutlaka öğretmenlerin atamasının yapılması gerekir. Şu anda 85 bine yakın ücretli öğretmenimiz var.”