Tekin, Gazeteci Uğur Dündar'a gönderdiği mektupta şu ifadelere yer verdi:
"2011 seçimlerinde Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı idim. Seçim sonuçlarını analiz ettik. 7 bin 524 sandıkta hiç oy almadığımızı gördük. Sıfır çekmiştik. Hemen bu sandıklardaki tüm örgütlerimizi tasfiye ettik. Bu sandıklara özel bir çalışma yaptık. Tek tek sandıkları analiz ettik. Hatta özel bir çalışma planlayarak bu sandıklarda oy kullanan vatandaşlarımıza Sayın Genel Başkan ile gittik. Evlerini ziyaret ettik. Sohbet ettik. Sonuçta bu sandıklarda oyumuz arttı.
Bu çalışmalar devam edebilirdi. Ben Örgütten Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevinden ayrıldım. 2018 yılında baktık. 11.760 sandıkta yine hiç oy alamamışız! Bu sandıkların gereken analizi ne yazık ki yapılmadı, bu sandıklarda oy kullanan vatandaşlarımıza yönelik bir çalışma da bu sandıklardan sorumlu olan örgütlerimizin yenilenmesi de masaya yatırılmadı.
2019 yılında yine uyardım. O zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan sandık görevlilerine bir açıklama yaptı. Dedi ki: ‘Seçimle ilgili her türlü tedbiri aldık. Sandıklarda görevli tüm arkadaşlarıma sesleniyorum; oradaki güvenlik görevlilerinden yardım isteyin.’ Bu çok açık bir talimattı. O zaman dedim ki ‘CHP acilen her sandıkta en az 3 görevli bulunduracak şekilde organize olmak zorundadır. Bu konudan görevli Genel Başkan Yardımcısı ve arkadaşlarımız var. 24 Haziran'da yaşanılandan gereken dersin alındığını umuyorum.’ Maalesef bu durum da göz ardı edildi!..
2020 yılında sandık güvenliği ile ilgili uyarılarda bulundum. Hem Sayın Genel Başkanımıza bir mektup yazdım hem de televizyon ekranlarından kaygılarımı ilettim. Ne yazık ki bu uyarılarım da karşılık bulmadı! Görevli arkadaşlar her şeyin yolunda olduğunu, tüm sandıklarda çalışmaların sürdüğünü ifade ettiler.
Hatta parti kültürümüze aykırı bir şekilde Sayın Genel Başkan'ın etrafındaki bazı kişiler bazı televizyon kanallarına çıkmamı engellemeye çalıştılar. Bu tarihten sonra da çeşitli zamanlarda uyarılarımı ifade ettim. Seçimden iki hafta önce bile sandık güvenliği konusunda kaygılarımı çeşitli vesilelerle ilettim.
Sonuçta ne yazık ki acı bir tablo ile karşılaştık. 14 Mayıs'ta yapılan seçimlerde 17 bin sandıktan veri alamadığımız ortaya çıktı. Bu tutanakları daha sonra ilçe başkanlıklarından aldık. 2,5 milyona yakın oyun kullanıldığı, seçim sonucunu da etkileyebilecek sandıklarda organizasyonumuz hâlâ yetersizdi!..
Mustafa Kemal'in hikayesini bir kez daha hatırlayalım. Organizasyon bozukluğu varsa dünyanın en iyi orduları da yenilir. Çağdaş imkanlar bu kadar yüksekken, bu kadar heyecanlı ve sandıkların başında durmaya istekli bir halk varken, biz neden hâlâ bu sıkıntıları yaşıyoruz? Parti geçmişimizden, daha önceki tecrübelerden, yaptığımız ve başarılı olmuş uygulamalardan neden ders çıkartmıyoruz?
Seçimden seçime çalışma diye bir şey yoktur. Bir siyasi parti 7/24 seçim için çalışır. Bir seçim biter, diğerini kazanmak için hemen harekete geçilir. Örgütlerimiz her an sokakta, her an vatandaşın yanında, her an halkın içerisinde olmak zorundadır. Sadece sosyal medya ve internet üzerinden bireysel şikayetlere, çok paylaşılan içeriklere ve serzenişe dayalı bir kampanya yürütmek başarısızlığın da anahtarıdır.
14 ve 28 Mayıs seçimlerinden herkesin gereken dersi çıkartacağını umuyorum. Önümüzde yerel seçimler var. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek akıllıca bir iş değildir. İlerlemenin yolu, hataları kabul ederek değişmekten geçer.”