CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Grup Sözcüsü Ünal Çeviköz, "Libya’da iç savaşın geleceğini belirleyecek Libya konferansı 23 Haziran’da Berlin’de gerçekleşti. 58 maddelik Berlin Bildirisi’nin 5. Maddesinde 'Libya’daki tüm paralı milisler ve yabancı güçler ülkeden gecikme olmadan çekilmeli' deniyor. Bu maddeye sadece Türkiye çekince koydu. İktidar ateşkes süreciyle birlikte Libya’da devre dışı kalmıştır. Bu da iktidarın irrasyonel dış politikasının çöktüğünü ortaya koymaktadır" dedi. Düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendiren CHP'li Çeviköz şunları söyledi: İSTANBUL SÖZLEŞMESİ, HAYAT KURTARICI BİR BELGEDİR "Anayasa’nın madde 90/son hükmü uyarınca böyle bir sözleşme ancak yasama yetkisini elinde bulunduran Meclis kararı ile feshedilebilir, Anayasa’nın 104. maddesi uyarınca yasama yetkisine ilişkin konularda ve temel hak ve özgürlükler hakkında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi düzenlenemez. Danıştay’ın 29 Haziran’da almış olduğu yürütmeyi durdurma isteminin reddedilmesine yönelik kararı da bu hukuksuzluğu perçinleyecek bir karardır. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin eksiksiz ve etkin bir şekilde uygulanıp hayata geçirilmesi konusunun takipçisi olacağımızın altını çiziyorum. İstanbul Sözleşmesi hayat kurtarıcı bir belgedir, bu sözleşmeden Türkiye’nin çıkmasını istemek maalesef hepimizi derinden sarsan Elmalı hadisesinin ve yine bu konuda verilen toplum vicdanına sığmayan hukuki kararın toplumda yaygınlaşmasını bile bile kabul etmek demektir. İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasının takibinde olacağız." AKDENİZ'DEKİ GELİŞMELER "Kıbrıs ve Doğu Akdeniz konusunda daha önceki bildirilerde olduğu gibi Yunanistan ve GKRY’nin tezlerine yer verildiği görülmektedir. Söz konusu ifadeleri endişeyle karşıladığımızın altını çizmek istiyorum. Göç konusunun mali yaklaşıma indirgenmesi ise kabul edilecek bir durum değildir. İktidar bugün bu durumu yeni fark ederek karşı çıksa da, söz konusu durumun yerleşik bir hal almasının nedeni AKP’nin izlemiş olduğu politikalardır. İktidar, AB ile ilişkileri Geri Kabul Anlaşması ve 18 Mart Mutabakatı ile mülteciler üzerinden yürütülen bir sürece indirgemiştir. AB tarafının pozitif gündem olarak adlandırılan soyut süreci artık somut adımların atıldığı bir sürece dönüştürmesi gerekmektedir. En kısa sürede hem 18 Mart Mutabakatı’nın güncellenmesi hem de Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunda derhal somut adım atılmalıdır." TÜRKİYE AFGANİSTAN'DA  "Taliban Afganistan’ın bir gerçeğidir. İleride kurulacak hükümette ve ilerideki Afganistan’da da mutlaka herhangi bir şekilde de olsa rolleri olacak. Bugünden Taliban ile bu şekilde karşı karşıya gelmek Türkiye ile Afganistan arasındaki köklü tarihi kardeşlik ilişkilerini zedeleyecektir. Ocak ayında Afganistan ile ilgili tezkere görüşmelerinde de “Amerika Birleşik Devletleri kuvvetlerinin çekilmesinden sonra NATO ve diğer ülkelerin Afganistan'da kalmaya devam etmeleri neredeyse imkânsız gibidir” diyerek tavrımızı daha o günden belirtmiştir. Afganistan, Türkiye Büyük Millet Meclisini tanıyan ilk ülkelerden biridir. Cumhuriyet Halk Partisi, temelleri Mustafa Kemal Atatürk tarafından atılan Türkiye-Afganistan dostluğunun her zaman destekçisi olmuş, bu dostluğun bütün dönemlerde güçlenmesini ve 2 kardeş halkın dayanışmasının her koşulda sürmesini savunmuştur. Bu nedenle, kardeşliğin devam etmesi için de Türkiye’nin Afganistan’da muharip güç olarak bulunmaması gerekmektedir." İKTİDARIN DIŞ POLİTİKASI ÇÖKMÜŞTÜR "Libya’da iç savaşın geleceğini belirleyecek Libya konferansı 23 Haziran’da Berlin’de gerçekleşti. 58 maddelik Berlin Bildirisi’nin 5. Maddesinde “Libya’daki tüm paralı milisler ve yabancı güçler ülkeden gecikme olmadan çekilmeli” deniyor. Bu maddeye sadece Türkiye çekince koydu. İktidar ateşkes süreciyle birlikte Libya’da devre dışı kalmıştır. Bu da iktidarın irrasyonel dış politikasının çöktüğünü ortaya koymaktadır. Bu hamleyle yapmış olduğumuz Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması’nın Libya Temsilciler Meclisi tarafından onaylanması ihtimali de boşa çıkmaktadır. Libya’nın istikrarının ve geleceğinin belirlendiği bu süreçte iktidarın yapmış olduğu hamle Türkiye’nin Doğu Akdeniz konusunda aleyhine durum oluşmasına neden olmaktadır. İktidar meşru Temsilciler Meclisi ile hala bir temasta bulunmamıştır. CHP olarak, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler öncülüğünde kolaylaştırılan siyasi sürecin bir parçası olması gerektiğini savunuyor ve BM tarafından meşru kabul edilen kanatlarla diyalog kanallarının açık tutulması gerektiğinin altını çiziyoruz."