CHP Kadın Kolları Genel Başkanlığı'nca '11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü' dolayısıyla Ankara'da 'Simsiyah' yürüyüşü düzenledi.

Kuğulupark'ta toplanan grup, ellerinde 'sen, ben, biz birbirimizin çaresiziyiz', 'çocuk bedenine dokunma' yazılı pankartlarla sloganlar attı.

Buradan yürümeye başlayan grup, Atatürk Bulvarı'nda bir süre oturma eylemi yaptı. Daha sonra yürüyüşe devam eden grup, Türkiye Belediyeler Birliği önüne gelerek basın açıklaması yaptı.

Grup adına konuşan CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya, 2012 yılından bu yana Birleşmiş Milletlerin kız çocuklarının cinsiyetlerinden ötürü maruz kaldığı eşitsizlik, eğitim hakkı, beslenme, zorla evlilik gibi konuları gündemine alarak bugünü Dünya Kız Çocukları Günü ilan ettiğini söyledi.

Asu Kaya'nın okuduğu açıklama şöyle:

*Bizler bugün burada üzerimize çöken karanlığı kadınlar aydınlatsın diye eşitlikçi erkekler aydınlatsın diye İstanbul Sözleşmesi aydınlatsın diye Dünya Kız Çocukları Günü’nde Türkiye İttifakımızdan DEVA ve GELECEK Partisi’nin kadın milletvekilleri, Grup Başkan Vekilimiz, Genel Başkan Yardımcılarımız, Parti Meclis Üyelerimiz, Milletvekillerimiz, MYK Üyelerimiz, burada olan İl Kadın Kolu Başkanlarımız, İlçe Kadın Kolu Başkanlarımız ve tüm Ankara örgütümüzle birlikte Kuğulu Park’tan yürüyerek TBMM önünde toplandık. 

*2012 yılından bu yana Birleşmiş Milletler, kız çocuklarının cinsiyetlerinden ötürü maruz kaldığı eşitsizlik, eğitim hakkı, beslenme, zorla evlilik gibi konuları gündemine alarak bu günü kız çocukları için bir farkındalık günü ilan etmiştir. Gelin görün ki Türkiye’de bu gün temel yaşam hakkı bile elinden alınan kız çocuklarımız için diğer günlerden farksız olarak sadece hayatta kalmaya çalıştıkları, adalete olan inançlarını kaybettikleri, istismarcıların korkusuyla ‘daha ne kadar böyle yaşayacağım’ diyerek geçirmeye çalıştığı bir gün haline gelmiştir.

*Son bir buçuk senede 2450 çocuk önlenebilir sebeplerle hayatını kaybetti. Ne acıdır ki son bir buçuk senede 52 çocuk yaşamına son vermiş, 15 çocuk ise şüpheli bir şekilde hayatını kaybetmiştir. Ne acıdır ki 6 Şubat depreminin üstünden 1 yıla aşkın bir süre geçmesine rağmen eski Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık en az 411 çocuk hayatını kaybetti derken aslında en az 1682 çocuğun hayatını kaybettiği bilinmektedir. Ne acıdır ki sadece İstanbul’da 5 yıl içinde cinsel istismar suçuyla mağdur edilip şikayetçi olan çocuk sayısı 10.844’tür ve bu sayı sadece 2 yıl içinde 2’ye katlanmıştır.

*Evet, size biraz önce hayatını kaybeden, katledilen, istismar edilen ve kaybolan çocukların sayısını tek nefeste söyledim. Ancak hiçbir çocuğun, hiçbir kadının hayatı tek nefese sığmaz, sığdırılamaz.

*Çocuklarımızın hayatı son dakika haberlerine, gazete manşetlerine konu olamaz! Bu ülkenin çocuklarına ve kadınlarına acıdan, kandan, göz yaşından bir gelecek hazırlayan iktidara sesleniyorum; 22 yıldır cezasızlaştırma politikalarınızla tacizcilerin, tecavüzcülerin ve katillerin sokakta gezmesine seyirci kalmaktan başka ne yaptınız?

Ben size söyleyeyim ne yaptığınızı: Küçücük çocuklarımızın gözleri önünde anneleri katledilirken çığlıklarını duymadınız. Evladının parçalanmış bedeninin başında dakikalarca feryat eden annenin feryadını işitmediniz ama 2 gün önce İkbal ve Ayşenur’un katledilmesini protesto ettikleri için Marmara Üniversitesi önünde 5 arkadaşımızı gözaltına aldınız. İktidarın sopası haline getirdiğiniz yargıyı muhalefetin, size karşı olan her sesin karşısına dikip sindirme aracı olarak kullandınız. Sıra katillere, tacizcilere ve tecavüzcülere gelince yargı kepengini indirdiniz.  

*Ne acıdır ki bu ülke; ölümü önlemeye çalışanların değil verileri gizleyenlerin, Narin’in cinayetini can hıraş örtmeye çalışanların, Leyla Aydemir’in katilini tahliye edenlerin, Rabia Naz’ın katilini hala saklayanların, sokak ortasında çocukları taciz edenleri salıverenlerin kısacası şeytanın avukatlığını yapan iktidar yandaşlarının zulmüne uğrayan, çocuk tabutlarının üstüne gelinlik örtenlerin ülkesi haline getirilmiştir.

*Sokakta, evde, sanal ortamlarda şiddetin hızla arttığı bir dönemden geçiyoruz. Sizin Türkiye Yüzyılı dediğiniz yüzyıl, kadınlar ve çocuklar için hayatta kalmaya çalıştıkları bir Türkiye yüzyılı olmuştur. Sizin Türkiye yüzyılı dediğiniz yüzyılda biber gazı karaborsada satılır hale gelmiştir. Kadınların evde nasıl biber gazı yapmayı öğrendiği, gece kendimizi nasıl koruyabiliriz sorusuna cevap aradığı bir yüzyıl olmuştur.

Akıllı telefonlarla yatağa girmek uyku sağlığını olumsuz etkiliyor Akıllı telefonlarla yatağa girmek uyku sağlığını olumsuz etkiliyor

*İtibardan tasarruf etmeyen iktidar her ne hikmetse tasarrufu çocuklarımızın eğitiminden, beslenmesinden, sağlığından, güvenliğinden yapmaktadır. Biz öğrencinin karnı zil çalıyor derken onlar ‘Ülkeyi yedik, bize yetmedi. Çocukların bir öğün kuru ekmeğini de istiyoruz’ diyerek ‘okullarda günde bir öğün yemek çıkarılması’ önergesini reddetmiştir. Kadınları karanlık gecelere, çocukları karanlık sabahların okul yollarına mahkum eden iktidarla mücadelemiz, tam da şimdi olduğu gibi ‘sokakta o saatte ne işi varmış’ denilen o sokağın, o saatinde devam edecektir. 

*Alçaklığından ve arsızlığından zerre ödün vermeyen iktidar çeteleri, yarattıkları çamur kendi üstlerine sıçradığında ise rıza ve çocuk kavramını yan yana getirebilecek kadar kör ve aciz olduğunu bir kez daha ispatlamıştır. Bugün ülkemizi getirdikleri nokta; çocukların hayatları, bedenleri, kadınların yaşamları üzerinden yürüttükleri ahlak dışı ‘siyaset’ anlayışıdır.

*Değerli basın mensupları, bugün bir kez daha sizlerin ve tüm kamuoyunun karşısında tüm siyasi partilere sesleniyorum: Ülkemizin getirildiği bu kabul edilemez duruma ‘yeter!’ diyecek, anayasal haklarımız için sokakta bizimle sesini yükseltecek ve kendini nasıl tanımladığından bağımsız sadece bir ‘insan’ olarak bizimle birlikte mücadele edecek, vicdanı koltuğundan büyük  bütün kadın politikaları başkanlarına, kadın milletvekillerine, kadın belediye başkanlarına ve eşitlikçi erkeklere sesleniyorum. Gün, birlik olma günüdür. Gün, çocuk istismarcılarının sırtını sıvazlayanların, katillerle el ele tutuşanların elini kırma günüdür. Gün, ülkeyi getirdikleri bu halin hesabını sorma günüdür!

*Eninde sonunda İstanbul Sözleşmesi geri gelecek!