Türkiye tarihinin en büyük siyasi, ekonomik, askeri, diplomatik, toplumsal krizlerini birlikte yaşamaktadır. İstikrar söylemiyle iktidar olmuş bir parti bu ülkeyi eşi görülmemiş bir istikrarsızlığa sürükledi. AKP artık ülkeyi yönetememektedir. İktidarda kaldığı her gün daha fazla istikrarsızlık üretecek ve eş zamanlı olarak daha fazla baskı ortamı yaratacaktır.
AKP ve Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun onlara sunduğu tarihi fırsatı kaçırmışlardır. CHP liderinin Taksim, Gündoğdu ve Yenikapı’da ortaya koyduğu tavrın değeri anlaşılmamıştır. Kılıçdaroğlu orada ülkenin ne denli büyük bir kriz içinde olduğunu dile getirmiş ve ülkenin yeniden; ama BİRLİKTE inşa edilmesi gerektiğini söylemiştir. AKP ise bildiğini okuma, kendi rejimini tesis etme ve darbe girişimini fırsata çevirme çabası içine girmiştir. Olağanüstü Hal ve Kanun Hükmünde Kararnamelerin ortaya çıkardığı düzen, darbe sonrası düzenden farksızdır. Eğer Kemal Kılıçdaroğlu dinlenmiş olsa, parlamento çalıştırılmış ve HDP dışlanmamış olsa bugün ülkede başka bir iklim yaşanırdı. Ama AKP bir kez daha yanıltmadı ve krizi derinleştirme yolunu seçti. Kılıçdaroğlu ve CHP bu süreçte üzerine düşen sorumluluğu tümüyle yerine getirmiştir. Şimdi CHP bunu halka anlatmak zorundadır. Bu halkın artık AKP’ye dair bir umudu kalmamıştır. Mesele CHP’nin herkes için bir umut haline gelmesidir. Bu ülkeyi kuran parti olarak kendi devrimci rolünü yeniden sahiplenmelidir. Demokratik süreçlerin tıkandığı bir ortamda CHP bu süreçlerin önünü açacak hamleler yapmalıdır. AKP istese de istemese de ülkeyi seçime götürecektir. CHP ülkeyi ve toplumu hem seçime hem de yeni bir iktidara hazırlamak zorundadır. Bunu da çok kısa süre içinde yapmak durumundadır. AKP’nin belirlediği şart ve koşullarda seçime gitmek kaybetmektir. O yüzden bütün toplumda yeni bir iktidar beklentisi yaratılmalıdır. Bu ülkeyi yeniden kurmanın heyecanı dalga dalga bütün yurt sathına yayılmalıdır.
Tarihin son kırılma anına doğru sürükleniyoruz. Toplumsal ve siyasal yarılmanın eşiğindeyiz. Kürt sorununun ulaştığı boyut ve AKP’nin buna yaklaşım tarzı bütün Kürtleri ülkeden koparma tehlikesi yaratmaktadır. Eşit ve özgür birliktelik istenci yaratmak CHP’nin görevidir. Terörü sonlandırmak CHP’nin görevidir. Diplomatik alanda yeni süreçler başlatmak CHP’nin görevidir. Üretime dayalı yeni bir kalkınma modeli hayata geçirmek CHP’nin görevidir. Emeğin ve örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmak CHP’nin görevidir. Kısacası bu ülkeyi yeniden tasarımlamak, yeniden inşa etmek, yeniden halkı birleştirmek CHP’nin görevidir. Bütün bu tarihsel sorumlulukları ve görevleri yerine getirecek bir program ve kadro ile halkın karşısına çıkmak CHP’nin görevidir.
Erdoğan ve AKP için yapılan anketler kimseyi yanıltmamalıdır. Bu halkın tümüyle ciddi bir iktidar alternatifi görmemesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla CHP’nin en büyük görevi de iktidar alternatifi olduğunu ve ülkeyi yönetebileceğini halka anlatması ve inandırmasıdır. Geniş toplum kesimlerine bu anlatıldığında her şey kısa süre içinde değişecektir. CHP darbe girişimi sonrasında geniş toplum kesimleriyle çok iyi bir etkileşim yakalamıştır. Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP, darbe girişimi sonrasında ortaya koyduğu tavırla geniş toplum kesimlerinde çok büyük ve olumlu bir etki bırakmıştır. Ancak asıl mesele şimdi başlamaktadır. AKP daha fazla baskı üretecektir. Buna karşı direnecek tek güç CHP’dir. Bütün bu baskılardan bıkan ve medeni dünyadan kopmak istemeyen halk kitleleri CHP’ye yönelecektir. Ancak bunun koşulu CHP’nin bütün bu istemlere cevap verecek bir pozisyon tutmasından geçmektedir.
Efkan Ala örneğinde olduğu gibi AKP ‘en kıymetli evlatlarını’ yemeye başlamıştır. AKP’nin iç huzuru ve güveni kalmamıştır. Partide herkes sıranın ne zaman kendisine geleceğini merak etmektedir. Bu psikoloji ile ülkenin yönetilmesi mümkün değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan kendi partisine de daha fazla baskı uygulayacaktır. Çünkü Erdoğan’ın hiç kimseye güveni kalmamıştır. Dolaysıyla AKP seçmeni ve kadroları da yeni bir iktidarı ummakta ve beklemektedir.
Öte yandan yıllardan beri dile getirdiğimiz gibi siyasal islam çökmüştür. AKP bunun düş kırıklığını ve ağır paradigma krizini yaşamaktadır. AKP bunu aşacak demokratik değer, birikim ve entelektüel arka plandan yoksundur. Bütün bu ahval ve şerait içinde CHP’ye düşen görev bu ülkeyi yeniden kurmak için yola çıkmaktır. Koşullar hazırdır, halk ve dünya hazırdır… Mesele CHP’nin ne kadar hazır olduğunu halka anlatması ve inandırma meselesidir…