- (Gerçek anlamda eğitim olmasa da diploma anlamında) eğitimi veya eğitimsizliği son yirmi yıldaki toplumsal ve siyasal olayları açıklamak için kullanmak ve gerçek nedenlerini görmemek..
- Kendi sorumluluklarını gözden kaçırmak...
- Hayat tarzıyla eğitimliliği birbiriyle karıştırmak..
- “Eğitimli olmayı” başkalarına karşı üstünlük elde etmek için bir araç, hatta siyaset tarzı olarak benimsemek.
- Siyasal bilinçle eğitimi (haydi gene vurgulayayım diplomayı) birbirinden ayırmamak.
Cehalet ve yeni siyaset
AKP’nin “öğrenilmiş cehaleti” siyaseten istismar ettiğine kuşku yok.. Ama AKP’yi ve ülkeyi getirdiği yeri cehalet açıklamıyor. Yeni siyaset eğitimli-cahil çatışmasından ve avunmasından uzak durmalı. Siyasal sistem, ekonomi ve eğitimde gerçek ve kapsayıcı reformlara odaklanmalı. Laiklikle ilgili yazı dizimin altıncısına bir türlü gelemiyorum.
Bu sefer de İsmail Saymaz’ın Halk TV’de Ayşenur Arslan’ın programında söyledikleri, bunun üzerine attığım bir tweet ve gelen yanıt uzun zamandır yazmak istediğim bir konuyu gündeme getirdi.
Sevgili Saymaz videoda: AKP hükümetlerinin bu ülkeye yaptığı en büyük kötülüklerden birini, ve bugün nasıl kendi aleyhine dönmeye başladığını çok güzel anlatmış. Kendi iktidarını gerçekleştirmek ve sürdürmek için İnönü’den Ecevit’e ve Demirel’e kadar kendinden öncekileri ve muhaliflerini haksızca, insafsızca ve yekpare karalamasını.. Tarihi gerçekleri çarpıtmasını.. Kutuplaştırma siyasetini..
Ama konum bu değil. Konum geçmiş de değil. Asıl derdim gelecek.
Ben bu videoyu destekleyen bir tweet atınca ona bir yanıt geldi. Kimden geldiği önemli değil, çok rastladığım bir söylemin örneği olduğu için burada kullanıyorum ve gönderene de bu yazıya vesile olduğu içim teşekkür ediyorum. Şöyle diyordu:
“Cehaletin hâkim olduğu cahil kitlelerin sorgulaması da kendi kültürüne göre işler. Hiçbir şey yapmayıp, her şeyi daha kötü yapar ama kendisini AKlamak için eski defterleri karıştırır.”
İşte bu yanıt ve temsil ettikleri üzerinden Türkiye’nin son yirmi yılının, belki de yetmiş yılının hikayesi yazılabilir. Daha da önemlisi önümüzdeki yirmi yılın nasıl olmaması gerektiği anlatılabilir.
AKP YILLARININ MÜSEBBİBİ EĞİTİMSİZLİK Mİ?
Bir akademisyen ve eğitimci olarak herhalde hayatta en son söyleyeceğim şeylerden biri eğitimin önemsiz olduğu olur. Eğitim tabii çok ama çok önemli ve yeri gelmişken söyleyeyim: birilerinin diploma, gelir ve ayrıcalık elde etmek için “satın aldığı”, diğerlerinin de gene bir gelir veya “kâr” elde etmek için sattığı bir “mal” değil. Toplumların, insanlığın sürmesi ve ileriye gitmesi için kilit öneme sahip bir toplumsal görev, kamu yararı ve “kamu hizmeti”.
Burada itirazım şunlara: