Canıkli, YEM ile üretmeden tüketerek büyüyen Türkiye’den, YEM sonucu olarak fırlayan enflasyon ve dış ticaret açığından, YEM yüzünden genişleyen cari açığın ana finansman kaynağı belirsiz net hata noksan girişlerinin de son 3 aydır sıfıra yöneldiğinden ve AKP’nin ekonomi yönetimi nedeniyle Türkiye’ye artık yabancı sermaye girişi olmadığından bahsetmemiş.Bahçeşehir Üniversitesi bünyesindeki ekonomik araştırmalar birimi BETAM uzun zamandır öncü göstergelere bakarak büyüme tahminleri de yapıyor. BETAM’ın yayımladığı beklenti ve gerçekleşme arasındaki başarı seviyesini bilerek, Kurum’un 2023 ilk çeyrek büyüme beklentilerinden de bu yazıda bahsetmek gerek. Çünkü AKP hükümetinin seçim ardından ekonomideki tek vaadi sonu açık sermaye kontrollerine varmak zorunda kalacak YEM’e devam etmekten başka bir şey değil. Seçim geri sayımında YEM’in aşırı düşük negatif faizi sayesinde ekonominin yatırımlarla nasıl şahlanacağı hikayesinde “güzel günlerin de” sürekli bugünden uzaklara atıldığını dinlemeye devam edeceğiz. Ve tabi gerçekler yine çok farklı olacak. BETAM’a göre 2022 son çeyrekte %3,5 olan GSMH büyümesi 2023 ilk çeyrekte yıllık %5 civarına yükselecek. Büyümenin %5’le Türkiye’nin uzun vadeli ortalama potansiyel büyüme seviyesinde olması ise sizi yanıltmasın. Beklenen %5’lik büyümenin önemli dayanakları tam da seçim öncesi beklendiği ve korkulduğu gibi- hatta pek de depremle bağlantılı olmayan şekilde- kamu harcamalarındaki artış ile hanehalkı tüketimin yüksek devam eden seyri. 2022 son çeyrekte %7,1 artan kamu harcamalarının hızı 2023 ilk üç ayda %52,8’e varacak. İthal tüketimde büyüme hızı da %29,6’dan %45,6’ya fırlayacak. BETAM’ın yatırım malları ithalatı artış beklentisi de yine 2023 ilk çeyrek için %17. BETAM’ın beklentilerinde bir önemli nokta da, ihracatın ilk çeyrekte %6,8 daralmasına karşılık ithalat artışının %19 büyüdüğü; net ihracatın büyümeye katkısının YEM hedefinin aksine büyük oranda eksiye dönecek olması. Başka ifadeyle, büyümenin %5’e yeniden yükselecek olmasının YEM sayesinde artan yatırımlar, üretim ve net ihracatta artış olmadığı ortada. Bu gerçekleri Sn. Canikli attığı uzun tweetlerde ıskalamış. YEM ile üretmeden tüketerek büyüyen Türkiye’den, YEM sonucu olarak fırlayan enflasyon ve dış ticaret açığından, YEM yüzünden genişleyen cari açığın ana finansman kaynağı belirsiz net hata noksan girişlerinin de son 3 aydır sıfıra yöneldiğinden ve AKP’nin ekonomi yönetimi nedeniyle Türkiye’ye artık yabancı sermaye girişi olmadığından bahsetmemiş. Bunların yerine Millet İttifakı Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni çalışmaya başlayarak içinde olmayan IMF anlaşması iddiası ile dikkat dağıtmayı, kamu bankalarının seçimle iktidar değiştiğinde asli görevlerine dönecekleri planından duyduğu rahatsızlığı dile getirmeyi tercih etmiş. YEM başarıları masalını da anlatmaya devam ederek tabi…
Canikli’nin bilerek ıskaladığı: YEM’in tek gerçeği tüketerek büyüyor oluşumuz…
Güldem Atabay, AKP’nin Ekonomi İşleri’nden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli’nin son dönemde ekonomi üzerine attığı tweet zincirlerinin arkeolojik kazısını yaptı. Ortaya ilginç sonuçlar çıktı.
Nurettin Canikli AKP’nin Ekonomi İşleri’nden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı. Kendisinin AKP harikası Yeni Ekonomi Modeli’ne (YEM) nasıl bir katkısı olduğunu bilemiyoruz çünkü işlerinden sorumlu olduğu Türkiye ekonomisi hakkında pek yorum yapmayı sevmiyor. Fakat son iki haftadır uzun tweet zincirleri üzerinden meğer içinde ekonomi hakkında ne çok söz biriktirdiğini izlemekteyiz.
Tam seçim öncesinde bu uzun açıklamalar Cumhurbaşkanı etrafındaki ekonomi danışmanlarına mı destek yoksa tam da o danışmanlarla arasında Erdoğan’ı hedef alan bir tatlı rekabet mi; onu da bilmiyoruz. Fakat neredeyse hemen her iddiasından, ekonomik birimler arasındaki ilişki dinamikleri hakkında kafasının oldukça karışık olduğunu görebiliyoruz. Ülkenin ekonomi politikalarına yön veren birçok AKP’linin olduğu gibi. Keza YEM ile çıkılan yolda belirlenen hedeflerle gerçekleşenler arasındaki uçurum hemen her birimizin hayatlarını karartan ağır bir ekonomik yük yaratmış durumda.
Sn. Canikli uzun yorumlarının arasında bir yerde YEM sayesinde “özellikle yüksek enflasyon döneminde enflasyon oranının çok altında bir faiz oranı ile (kamu bankaları) kullandırdıkları yatırım kredileri, üretimin ve istihdamın önünü açmış, yüksek enflasyon ortamına rağmen milli gelirde bir daralma yaşanmamış, resesyon tehlikesi ortaya çıkmamıştır” diye belirtiyor. Canikli bir önceki tweet zincirinin bir yerinde de, “negatif reel faiz politikasının yatırımları tahrik etmesiyle” üretim ve istihdamın arttığını da söylemekte.
Ekonomik verilerse Canikli’yi desteklemiyor. YEM’nin en önemli sonucu üretim yerine tüketime dayalı büyüme modelini desteklemekte olması.
YEM’nin omurgası olan aşırı düşük reel faiz politikasının enflasyonu roket gibi fırlatması yanında Türkiye ekonomisinde izlenen büyüme son birkaç çeyrektir hanehalkının tüketiminden kaynaklanıyor. Bunun temel nedeni de yüksek enflasyon-aşırı düşük faiz sarmalında elindeki paranın değeri erimesin diye bireylerin mal tüketimi artırmak zorunda kalmaları. Etkileri de elbette arz-talep dengesizlikleri üzerinden daha yüksek fiyat artışları olarak geri dönüyor. Konut piyasasında, otomotiv piyasasında en elle tutulur şekilde izlediğimiz üzere.
Kısaca Canikli’nin hikayesindeki gibi düşük faiz sayesinde artan yatırımlarla değil, Türkiye ekonomisi ürettiğinden çok daha fazla tüketerek büyüyor. Hem de aşağıdaki grafikte kırmızı sütunları açıklanan 2022 son çeyrek verisinden pandemi başlangıcına kadar geri izlerseniz, AKP ekonomi modelinin aşırı ısınmaktan su kaynatmakta olan bir motor misali bireylere tükettirmenin ötesinde hiçbir üretim önermesinin çoktandır kalmadığını da izleyebilirsiniz. YEM için yapılan güzellemelerde işte o yüzden sesler tam da bu dengesiz ve sürdürülemez politikaların yarattığı garabet durumu bastırmak için yükselmekte.