Burası, tarihin en sıradışı, en parlak, en olağanüstü destanlarının başında olan Kurtuluş Savaşı’nın verildiği Türkiye Cumhuriyeti’nin şanlı topraklarıdır. Zafer Bayramımız kıymet bilerek, ideal değerleri ve adaleti savunarak, Atatürk’e ve silah arkadaşlarına sonsuz teşekkürle, saygıyla, sevgiyle, içtenlikle kutlu olsun!
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1927 yazını Cumhuriyet’in önemli belgesi Nutuk’u kaleme almaya adamıştır. Atatürk, Nutuk’u 15 Ekim 1927’de Cumhuriyet Halk Partisi kongresinin açılışında, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden, güçlü ve tok sesiyle okumaya başlar. Büyük Taarruz’u ve 30 Ağustos Zaferi’ni anlatırken ise şöyle der:
“Her evresiyle düşünülmüş, hazırlanmış, yönetilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekât, Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek güç ve kahramanlığını tarihte bir daha belirleyen çok büyük bir eserdir.
Bu eser, Türk ulusunun özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz anıtıdır. Bu eseri yaratan bir ulusun çocuğu, bir ordunun başkomutanı olduğum için sonsuza kadar mutlu ve bahtiyarım.” [1]
16 Mayıs 1919’da Bandırma’dan yola çıkan Mustafa Kemal Atatürk’ün ulusal egemenlik mücadelemizdeki her bir kararı, eylemi, hareketi yüz yıl öteden bugüne yankılanıyor. Tam bağımsızlık hedefinde, Kurtuluş Savaşı’nın nihayetinde 26 Ağustos 1922’de başlayan ve 30 Ağustos 1922 gününe kadar beş gün beş gece devam eden Büyük Taarruz, ulusumuzun kesin zaferi ile dünya tarihinde bir dönüm noktasıdır.
Kurtuluş Savaşı’nın zafer mührü Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Muharebesi; bir milletin kenetlenmesinin, sathı müdafaa anlayışıyla bir ulusun maddi ve manevi gücünü büsbütün ortaya çıkarmasının, hür ve bağımsız yaşama kararlılığının, azminin ve şevkinin anıtsal ifadesidir.
5 GÜN 5 GECE DEVAM EDEN BÜYÜK TAARRUZ
Mustafa Kemal Paşa taarruz kararını haziran ayında almış ve hazırlıkları gizli olarak yürütmüştür. Bu karardan haberi olanlar ise sadece cephe komutanı İsmet Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ile Milli Savunma Bakanı Kazım Paşa idi. Mustafa Kemal Paşa gezi adı altında bir seyahat gerçekleştirerek gittiği Sarıköy İstasyonu’nda İsmet Paşa, Fevzi Paşa ve Kazım Paşa ile durum değerlendirmesi yaparak Büyük Taarruz’un Ağustos ayı sonlarında gerçekleşmesini kararlaştırıldı. Büyük Taarruz’un 5 gününde neler oldu? Kara Harp Okulu’nun Taarruz’a ilişkin kayıtları, açıklamaları, anlatımı çok mühim ve dikkat çekici:
- GÜN: 26 Ağustos 1922 saat 03.00’da Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa (Çakmak), Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü), Cephe Kur- may Başkanı Albay Asım (Gündüz), muharebe idare yeri ve aynı zamanda ordu gözet- leme yeri olan Kocatepe’ye çıktılar. Sabahın ilk ışıklarıyla beraber (Saat 5.30) bölgede toplanan 200 Topla 15 dakikalık bir tanzim atışını müteakip bir buçuk saat düşman mevzilerine yoğun bir topçu hazırlık ateşi yapıldı. 1’inci Ordunun 1’inci ve 4’üncü kolordularının sorumluluk sahası olan bu bölgedeki ateş, en şiddetli olarak Kalecik Sivrisi, Tınaztepe, Belentepe hattında toplanmıştı. Düşman neye uğradığını şaşırmıştı ve tam bir baskın sağlandı. Bu zaman esnasında piyadeler, düşman mevzilerine yaklaştı, Topçu atışı gerilere kaydırılır kaydırılmaz 1’inci Ordu bütün cephede hücuma kalktı. Düşman tahkimatı üzerinde açılan geçit ve gediklerden istifade ile 5’inci Tümen Küçük Kalecik Sivrisini, 11’inci Tümen onun batısındaki ileri mevzileri, 23 Tümen Belentepe’yi, 15’inci Tümen Tınaztepe’yi, 14’üncü Tümen Kılıçarslan gediğini ele geçirdi. Bu suretle muharebenin ilk günü Yunan ordusunun büyük kısmı çembere alınmaya başladı.
- GÜN – 27 Ağustos 1922: Gün ağarırken başlayan taarruz öğleye kadar şiddetle devam etti. Üst üste süngü muharebeleri yapıldı. Çiğiltepe dâhil bütün düşman mevzileri ele geçirildi. Saat 14.00’dan itibaren düşman savunma cephesi yarılmıştı. 1’inci Ordu birlikleri kaçan düşmanı takip ediyor ve peşini bırakmıyordu. 4’üncü Kolordunun 8’inci Piyade Tümeni saat 17.30’da Afyon’a girdi. 1’inci Kolordu tümenleri düşmanın Balmahmut güneyi, Ayvalı hattından geçen ikinci mevziine girdiler ve kuzeye doğru ilerlediler. Süvari Kolordusu bugün yine batı yönüne doğru taarruzlarına devam etti ve çekilmek isteyen düşman tümenlerine hızla müdahale ederek düzenli çekilmelerine mani oldu. Öte yandan, 2’nci Ordu üç tümeniyle, düşmanın beş tümenle tuttuğu cephesini yardı.
- GÜN – 28 Ağustos 1922: 1’inci Süvari Tümeni 4’üncü Kolordunun taarruzlarına devam ettiği düşmana kuzeyden taarruz etti ve kolordunun taarruzunu kolaylaştırdı. Düşman bugünkü muharebeler sonunda Afyon mevzilerinden tamamen sökülüp atıldı ve kesin olarak mağlup edildi. Düşmanın büyük kısmı da kuzeye ormanlar içine doğru kaçmaya çalışırken çekilme istikametleri ve ulaşım yolları tamamen kesildi
- GÜN – 29 Ağustos 1922: 1’inci Kolordu Dumlupınar yolunu kapadı ve batıya doğru ilerlemesine devam etti. Yunan Ordusuna komuta eden General Trikopis, kuvvetlerini Küçük Aslıhanlar yolu ile Dumlupınar mevzilerine çekmeyi düşündü. Fakat akşama doğru aldığı raporlardan; güney yanının tamamen çöktüğünü, Dumlupınar yolunun da kapandığını öğrendi. Bunun üzerine kuzeydeki dağ yollarından batıya çekilmeye karar verdi. Tümenlerine Çalköy›de toplanmaları emrini gönderdi. (Kara Harp Okulu, 1983: 323)
26 Ağustosta başlayan Büyük Taarruz 27, 28, 29 Ağustos günleri çok zor şartlarda gece gündüz aralıksız askeri düzen içerisinde devam etti. Türk askeri hiçbir yılgınlık belirtisi göstermeden millî bir ruhla korkusuzca savaştı. Göz yaşartıcı yüzlerce kahramanlık örneği yaşandı. Bu gelişmeler 30 Ağustos Meydan Muharebesini hazırlamıştı.
VE 5. GÜN: 30 Ağustos 1922 Başkomutan Meydan Muharebesi
Bir gün öncenin muharebe raporları Afyon’daki Batı Cephesi Komutanlığına gece yarısından sonra ulaştı. Türk Başkomutanlığı düşmanın büyük kısmının kuşatıldığını gördü ve imhasını geceden kararlaştırdı. Öğleden sonra taarruz çok şiddetlendi. Topçu bataryalarının yoğun ve şiddetli ateşleri karşısında düşman siperlerinde barınamıyordu. Kızıltaş Deresi, süvarilerimiz tarafından kapatılmıştı. Düşman ölüm çemberinden kurtulmak için her tarafa başvurdu, her saldırdığı yerde ateş ve süngü ile karşılanıyordu. Düşman için kesin bir savaştan veya esir olmaktan başka çare kalmamıştı. (Kara Harp Okulu, 1983: 324)
İşte Büyük Taarruz, Dumlupınar, Atatürk tarafından verilen ve tarihe nakşolan kesin emre ithafen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kabul ettiği kanunla “Başkomutan Meydan Muharebesi” ve zafer destanı!
Türkiye Cumhuriyeti için muasır medeniyet hedefi; ekonomisiyle, toplumsal ve kültürel gelişimiyle laik, sosyal bir hukuk devleti olmayı teminen sistemin tüm kurum ve kurallarıyla yerleşmesidir.
ULUSAL EGEMENLİK BAHSİNDE EKONOMİ VE İŞ BANKASI
Kongrelerin, tamimlerin merkezindeki “ulusun egemenliğini yine ulusun sağlayacağı” bilinci Kurtuluş Savaşı sonrasında da devam edecektir. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kazanılan büyük askeri ve siyasî zaferler, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun zeminini oluşurmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti için muasır medeniyet hedefi; ekonomisiyle, toplumsal ve kültürel gelişimiyle laik, sosyal bir hukuk devleti olmayı teminen sistemin tüm kurum ve kurallarıyla yerleşmesidir.
Bu amaç doğrultusunda tasarrufu teşvik ederek toplanacak fonlarla bütün ekonomik faaliyet kollarını finanse edebilecek, gerektiğinde çeşitli alanlarda sanayileşme hareketinin başlatılmasına kendi kaynaklarıyla katılabilecek milli bir kuruluşun doğması ve milli bankacılık sisteminin oluşturulması için İş Bankası kurulur. Zafer Bayramı coşkusunu yaşadığımız bugünlerde İş Bankası da 99. kuruluş yıl dönümünü kutluyor. Perşembe avukatlık ruhsatını alıp pazartesi İş Bankası Genel Müdürlük’ün en genç avukatı olarak göreve başlamış, Banka Hukukunun duayeni hocalarla çalışma şansıyla ilerlemiş bir hukukçu olarak İş Bankası’nda, her adımımızda Atatürk düşüncesinin, öngörülerinin ve ilkelerinin varlığını her zaman hissettiğimizi kıvançla vurguluyorum.
Burası, tarihin en sıradışı, en parlak, en olağanüstü destanlarının başında olan Kurtuluş Savaşı’nın verildiği Türkiye Cumhuriyeti’nin şanlı topraklarıdır. Zafer Bayramımız kıymet bilerek, ideal değerleri ve adaleti savunarak, Atatürk’e ve silah arkadaşlarına sonsuz teşekkürle, saygıyla, sevgiyle, içtenlikle kutlu olsun!
[1] Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, İş Kültür Yayınları, 2019, s: 456,