Büyük ayrışma: Çin ekonomisi 30 yıllık geçmişinden farklılaşıyor…

Abone Ol
Gelen veriler zaten, büyümenin yavaşladığına dair yeni kanıtlar sundu. Görünen, ülkenin geçen yılın sonlarına kadar uyguladığı katı “sıfır Kovid” kısıtlamalarını sonra erdirmesinin ekonomik canlanmaya yetmediği. Çin ekonomisinden gelen rakamlar ve 18 trilyon dolarlık dünya devinin yavaşlama döngüsünden çıkma çabaları bu hafta piyasaların odağındaydı. Döviz kurlarına, hisse senedi piyasalarına, petrol fiyatından gıda fiyatlarına kadar hemen her emtianın fiyatına etki yapan bu büyük ekonomide neler olduğunu ve olabileceğini anlamak gerekli. Çin ekonomisinin 30 yıllık benzeri görülmemiş bir büyümeden sonra Japonya ekonomisi tarzı bir deflasyon rahatsızlığına doğru gidip gitmediği konusunda tartışmalar, makaleler giderek artıyor. Keza en sıkı Kovid tedbirlerinin kalkmasıyla yavaşlayan küresel büyümenin güç merkezi olması beklenen Çin, 2023’ün ortasına gelmişken hâlen durgun iç talep, yeniden daralma bölgesine geçen imalat sektörü, sorunlu bir emlak piyasası, sene başından bu yana %7 daralan ihracatın yarattığı sıkıntılar, çok yüksek genç işsizliği ve yüksek yerel yönetim borcu sorunlarıyla güreşiyor. Çin bankaları ise çoklu baskı altında. Parasal gevşemenin devamı ve zayıflayan iç talebinin baskısına Çinli yetkililerin ülkenin konut krizine destek atarak bankalardan müteahhitlere borç indirimi isteği eklendi. ABD’nin "stratejik rekabet" dediği Çin'inse "çevreleme" olarak kınadığı Washington'ın Çin ekonomik büyümesini daha da yavaşlatacak şekilde teknolojik ürün tedarikinden Çin’i kesme çabaları durumu daha da kötüleştiren bir başka etki. Hafta başında önce üretici fiyatları enflasyonundaki negatif seyrin haziran ayında bir ay öncesine göre ise %4,6’dan %5,4’e derinleştiğini gördük. Çin merkez bankası haziranda faiz oranlarını zaten düşürmüştü. Ardından Çinli ekonomi yetkilileri sorunlu emlak sektöründeki müteahhitler için devreye soktukları kredi rahatlamasını genişleterek daha fazla ekonomik destek önleminin yakın olduğuna işaret etti. Büyümenin bu sene %5’e varması çok rahatlatıcı değil çünkü sıkı Kovid kısıtlamalarının olduğu 2022’deki düşük baz yılı etkisi temizlendiğinde 2023 gerçek büyümesi %3’le sınırla kalacak bir görüntüde. Yerel yönetim finansman araçlarındaki (LGFV'ler) “gizli” borç zaten pandemi döneminde en büyük yarayı alan emlak piyasasında devam eden krizle belediyelere müteahhitlere arazi satışları yapamadıkça daralan gelirleri nedeniyle iyice büyümekte. Bloomberg ekonomistlerinin hesabına göre örneğin, emlak inşaatının çöktüğü, azalan arazi satışlarının hükümet harcamalarını vurduğu, ABD'deki durgunluğun küresel talebi zayıflattığı ve Çin piyasalarının yatırımcıların sermayeyi korumaya odaklandığı riskten kaçınma moduna geçtiği bir senaryoda, Çin ekonomik büyümesi 1,2 puan daha aşağıya iniyor.
İş gelip de bankacılık sektörüne dayanınca Çinli yetkiler devreye girdi ve geçen yılın sonlarında bir kurtarma planı açıkladılar. Çinliler ise servet biriktirme aracı olarak gördükleri konutları almaya yeniden koşarak dönmediler.
Küresel büyümenin neredeyse dörtte birini yaratan Çin ekonomisin büyüme dertleri de dış ticaret üzerinden böylece herkesin problemi hâline geliyor. Hele Fed’in faiz artımlarına devam edeceği ve inatçı enflasyon nedeniyle uzun süre faizleri göreceli yüksek tutacağı bilgisi eşliğinde. Gelen veriler zaten, büyümenin yavaşladığına dair yeni kanıtlar sundu. Görünen, ülkenin geçen yılın sonlarına kadar uyguladığı katı “sıfır Kovid” kısıtlamalarını sonra erdirmesinin ekonomik canlanmaya yetmediği. Gevşetici para politikasının, yeniden canlandırmak ve sürdürmek için yetersiz kaldığı. Çin’in emlak krizi, dünyanın en büyük ikinci ekonomisindeki toparlanmayı boğuyor ve hükümetin talebi canlandırmak için daha fazla adım atması yönündeki beklentileri artırıyor. 2024’ün sonuna kadar ödenmesi gereken krediler, müteahhitlerin toplam borçlarının yaklaşık %30-40’ını oluşturuyor. Bu durumda beklenen önlemlerin müteahhitlerin likiditesini kısa vadede desteklemeyi hedeflemesi bekleniyor. Peki neden bu likidite desteğine ihtiyaç duyulmakta? Emlak sektöründe kriz Çin hükümetinin finansal sisteme yönelik riski azaltmak üzere 2020’de yüksek borçlu gayrimenkul geliştiricilerini hedeflemesiyle başlamıştı. Tam bir domino etkisi ile önce konut fiyatları düştü, beraberinde bir dizi zayıf şirket temerrüde düştü. Önemli sayıda müteahhit sattıkları ancak henüz teslim etmedikleri evleri inşa etmeyi bıraktı, bu da ipotek geri ödemelerinin aksamına neden oldu. İş gelip de bankacılık sektörüne dayanınca Çinli yetkiler devreye girdi ve geçen yılın sonlarında bir kurtarma planı açıkladılar. Çinliler ise servet biriktirme aracı olarak gördükleri konutları almaya yeniden koşarak dönmediler. Son bir yılda aydan aya konut fiyatlarındaki düşüş devam ediyor.  Bu düşüş de yeni alıcıları cezbetmekten uzak hâlen. Bankalardaki ipotek kredisi satışları çift hanede daralmakta.
Çin ekonomisinde uzun yıllar sürecek %5 altı büyümenin küresel ekonomik büyümeyi, dış ticareti dizginlemesi yapışkan hâle dönmekte olan küresel enflasyonla mücadele açısından bir destek mi olacak? Yoksa yapısal sorunların eşliğinde büyümesi yavaşlayan Çin ekonomisi enflasyonu besleyen bir döngü mü yaratacak? İzleyeceğiz.
İşte tamda bu zincir ilişkileri sonucunda temmuz başında Çin, nakit sıkıntısı çeken müteahhitleri desteklemek ve kredi geri ödemelerinin bir yıl ertelenmesine izin vermek de dahil olmak üzere emlak sektörünü desteklemek için politikaları genişleteceğini söyledi. Sıralanan destek adımları arasında mülk kısıtlamalarının daha da gevşetilmesi, tüketiciler için vergi indirimleri, daha fazla altyapı yatırımı ve yüksek teknoloji sektöründe üreticiler için teşvikler var. Yerel yönetimlerin borç yükünün hafiflemesi için büyük kamu bankaları daha aktif devreye girebilirler. Uzun lafın kısası, Çin ekonomisinin ABD ekonomisini geçerek 2030 civarında dünyanın en büyük ekonomisi olacağı yönündeki hesaplar şaşmış durumda. Emlak balonunun patlaması, devreye sokulan önlemlerin emlak sektörünü şimdiye kadar canlandırmaya yetmemesiyle giderek bir finansal sektör sıkıntısı hâline dönüşmesinin birleşerek yarattığı risk, Çin ekonomisinin Japonya gibi bir uzun soluklu düşük büyü yıllarına itmekte oluşu. Çin ekonomisinde uzun yıllar sürecek %5 altı büyümenin küresel ekonomik büyümeyi, dış ticareti dizginlemesi yapışkan hâle dönmekte olan küresel enflasyonla mücadele açısından bir destek mi olacak? Yoksa yapısal sorunların eşliğinde büyümesi yavaşlayan Çin ekonomisi enflasyonu besleyen bir döngü mü yaratacak? İzleyeceğiz.