Bütün rezervleri tükenen ülke ve toplum…
Türkiye’nin iktisadi bir kavram setiyle söylersek, yeni bir “birikim rejimi”ne ihtiyacı vardır. Bu birikim rejimi, geçmişin etnik, mezhepsel, sınıfsal ayrımcılıklar, önyargılar ve kutuplaşmalar ekseninde değil yeni bir dil, yeni bir anlayış, yeni bir gerçekçilikle yaşama geçirilebilir.
Türkiye sadece bir seçime hazırlanmıyor. Aynı zamanda geleceğinin nasıl ve kimler tarafından şekilleneceğinin merakı ve isteği üzerinden bir sürecin içinden geçiyor.
Bugünlerde AK Parti iktidarının ekonomide yeni bir çözüm üretemeyeceği, hali hazırda Merkez Bankası’nda döviz kurlarındaki dalgalanmayı durduracak rezervin kalmadığı herkesin malumudur.
Ancak salt ekonomiye odaklanmış bir bakış ya da sırf adaya odaklanmış bir bakış sorunlu bir bakıştır. Böyle bir bakış, yaşadığımız dönemi bütün yönleriyle kavramamızı, tartışmamızı ve çözümler üretmemizi engellemektedir. Bu ülke, sadece ekonomik değil bütün alanlarda rezervlerini tüketmiştir.
Siyasetteki etik rezervler, toplumdaki dayanışma rezervleri, kurumlardaki şeffaflık rezervleri dahası mevcut iktidarın sağlıkta, tarımda, sanayide, sosyal, kültürel ve yaşamın bütün alanlarında çok ciddi bir rezerv tüketimi söz konusudur.
Ülke ve toplum olarak elimizde, avucumuzda, bu toprakların her bir karışında var olan bütün birikimler eriyip gitti. Şimdi bizi sadece ekonomik değil daha yoğun bir insani kriz bizi bekliyor. Yazılarımda sıklıkla vurguladığım üzere yaşadığımız bu süreç tam bir çöküştür.
Bu yoksunluk ve yoksulluk hali bize aynı zamanda nasıl bir çıkışın mümkün olduğunu tartıştırmayı zorunlu kılmaktadır. Toplumlar bu tür süreçlerde, geçmişin parlak dönemlerine, yeniden doğuş dönemlerine dönerler.
Üniversite mezuniyet törenlerinde 10. Yıl Marşı’nın çoşkuyla söylenmesi, kitleselleşen Atatürkçü coşku bu yönelimin bir göstergesidir.
Ülke ve toplum yeniden bir kurtuluş arzu etmektedir. O yüzden muhalefetin daha kapsayıcı, çözümleyici, kuşatıcı bir siyaset üretmesi gerekmektedir.
100 yıl önce çözülmüş ülke ve toplumu Atatürk, nasıl yeniden inşa ettiyse bugün içinden geçtiğimiz dönemde de benzer bir ruha ihtiyaç vardır. CHP’ye yönelik gençlerin ilgisi bu durumun bir göstergesi olarak okunabilir.
Toplum her alanda bütün rezervlerin tüketildiğini görüyor ve yeni bir umut dalgası bekliyor. AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu toplumun gündelik beklentisini dahi karşılamamaktadır. O nedenle yeni bir gelecek düşünü, bu topluma sunacak bir sözü ve gücü bulunmamaktadır.
Bu noktada muhalefet açısından mesele, salt gündelik taleplerin karşılanması değil, bunun da ötesinde yeni bir hayali, yeni bir umudu, ülke ve toplumu ayağa kaldıracak bir coşkuyu üretmesi gerekmektedir.
Normal veya erken artık seçim zamanındayız. Bu seçim, normal seçimlerdeki vaatleri aşan bir karakter taşımaktadır.
Bu seçimde muhalefet topluma, yeni bir hayat, yeni bir ülke, yeni bir dünya hayalini vermek zorundadır. Zira yaşadığımız çöküş, umut rezervimizi de tüketmiş bulunmaktadır.
Türkiye’nin iktisadi bir kavram setiyle söylersek, yeni bir “birikim rejimi”ne ihtiyacı vardır. Bu birikim rejimi, geçmişin etnik, mezhepsel, sınıfsal ayrımcılıklar, önyargılar ve kutuplaşmalar ekseninde değil yeni bir dil, yeni bir anlayış, yeni bir gerçekçilikle yaşama geçirilebilir.
Olmayan gelirimize endekslenen bir kazanç nasıl mümkün değilse, rezervleri doldurulmamış bir demokratik, özgür bir hayat da mümkün değildir. Olamayan rezervler, olmayan gelirler, olmayan politikalardan çıkış için daha yoğun, daha ısrarlı, daha kapsamlı bir yaklaşım gereklidir.
Ülkenin ve halkın geleceğini ipotek altına alan ekonomi-politik bir siyasetten çıkış için muhalefete düşündüğünden çok daha büyük bir görev düşmektedir. En büyük görev yan yana durmaları; farklılıklarını kimlik, inanç, mezhep tartışmalarını üretmek için değil, tümüyle bunun üstüne giderek ortak bir birlikteliği sağlamaları olacaktır. Kendi içinde birlik olmayan bir muhalefet görüntüsü, ülkedeki dağılmayı daha da derinleştirecektir.
Mesele kişi ve partilerin, tarihsel sorumluluklarının çok ama çok ciddi bir biçimde farkında olmasıdır. Yüzyıl önce bu ülke bütün rezervlerini yeniden doldurdu.
Şimdi yeniden başlamak zorundayız…