Bütçe verileri: Sürdürülemez bir durum ve yapısal değişiklikler ihtiyacı

Abone Ol
Hâlen ikiz açıktan biri olan bütçe açığının farklı bir yaklaşımla ele alınması zorunlu. Bu kapsamda öncelikle Hazine ve Maliye Bakanlığının kurumsal ve teşkilat yapısında değişiklikler yapılarak bütçenin hazırlanmasında ve uygulanmasında etkin ve yetkin bir hâle getirilmesi gerekiyor. 2023 yılı Mayıs ayı bütçe uygulama sonuçları geçen hafta açıklandı. Sayıların dili var ve onlar bize çok şey anlatıyor. Benim de dikkatimi çeken bazı işaretler var, onları bu yazıda sizinle paylaşacağım.  Bütçe verileri, bu sonuçların sürdürülebilir bir durumu yansıtmadığını gösteriyor. Mayıs ayında bütçe giderleri %147,7 oranında artarken, bütçe gelirleri sadece %72,9 oranında artmıştır. Bütçeye Kur Korumalı Mevduattan, ücret artışlarından ve muhtemelen bankaların elindeki tahvillerin takasından yeni yükler gelecek. Bu dengesizlik, uzun vadede ekonomik sorunları ağırlaştıracak. Öncelikle, Mayıs ayında bütçe fazlası verilmesinin en önemli nedenlerinden biri Kurumlar Vergisi tahsilatındaki büyük artıştır. Nisan ayında 9,7 milyar lira olan Kurumlar Vergisi tahsilatı, Mayıs ayında 255,7 milyar liraya çıkmış. Bu ani ve büyük artış, bütçe fazlasının oluşmasına katkıda bulunmuş. Ancak, bu artışın nedeni vergi affından gelen 34 milyar ve Kurumlar Geçici Vergisinden gelen 87,8 milyar lira. Maalesef geçici faktörlerle bütçe dengesi sağlanamaz ve sürdürülebilir bir büyüme elde edilemez… Gider cephesine gelince, faiz giderleri de büyük bir sorun olarak öne çıkıyor. 2022 yılı Mayıs ayında 17,9 milyar lira olan faiz giderleri, 2023 yılı Mayıs ayında %473,4 oranında artarak 102,7 milyar liraya yükselmiş. Bu da bütçe giderlerinin yaklaşık dörtte birini faiz harcamalarının oluşturduğunu gösteriyor. Mayıs ayı faiz giderlerinin %84,4'ü ise iç borç faizlerinden kaynaklanıyor. Bu durum, ekonomik büyüme ve sürdürülebilirlik açısından ciddi bir tehdit… Ocak-Mayıs dönemine genel olarak baktığımızda, bütçe açığı 263,6 milyar lira olarak gerçekleşmiş. Geçen yılın aynı dönemine göre bütçe giderleri %95,4, bütçe gelirleri ise %48,7 oranında artmıştır. Geçen yıl aynı dönemde bütçe 124,6 milyar lira fazla vermişken bu yılın aynı döneminde bütçe 263,6 milyar lira açık vermiş. Yani bu dönemde bütçe açığı % 311,5 oranında artmıştır. Bu da bütçe dengesizliğinin uzun vadede arttığını gösteriyor. Faiz giderleri ise 237,9 milyar lira olarak kaydedilmiş. Bu durum, bütçe açığının önemli bir bileşeni hâline gelmiş. Cari transferler kapsamında yer alan görevlendirme giderleri (görev zararları) geçen yılın Ocak-Mayıs döneminde 23 milyar lira olarak gerçekleşmiş iken bu yılın aynı döneminde %369,6 oranında artarak 108 milyar liraya çıkmış. KİT’lere ve kamu bankalarına para aktarıldığını görüyoruz.
Kur korumalı mevduat (KKM) için bütçeden yapılan harcamalara bakıldığında ise bu yılın mayıs ayında 1,6 milyar lira gider gerçekleştiği ve Ocak-Mayıs dönemindeki toplam harcamanın ise 4,4 milyar liraya ulaştığı görülmektedir.
 Cari transferler içinde gösterilen dernek, birlik, kurum, kuruluş, sandık vb. kuruluşlara yapılan yardımlar ise geçen yılın mayıs ayına göre % 217,4, geçen yılın Ocak-Mayıs dönemine göre ise % 221,4 oranında artış göstermiş ve bu yılın Ocak-Mayıs döneminde toplam 1,6 milyar liraya ulaşmış. Ancak bu yardımlardan hangi dernek, kurum ve kuruluşların yararlandığı bilmiyoruz. Oysa bunların bilinmesi ve vatandaşın vergisinin nerelere harcandığının öğrenilmesi çağdaş vergi anlayışının gereği… Kur korumalı mevduat (KKM) için bütçeden yapılan harcamalara bakıldığında ise bu yılın mayıs ayında 1,6 milyar lira gider gerçekleştiği ve Ocak-Mayıs dönemindeki toplam harcamanın ise 4,4 milyar liraya ulaştığı görülmektedir. Bu rakamın önümüzdeki dönem çok yükseleceğini göreceğiz. Çünkü seçim dönemine kadar baskılanan döviz kuru, rasyonaliteye dönüyoruz diyerek kontrollü olarak serbest bırakıldı gibi… Bu artışların yükü Hazineye kaçınılmaz olarak yansıyacak. Ekonomik sınıflandırma bazında bütçe gerçekleşmelerine baktığımızda, sermaye transferlerinin geçen yılın Ocak-Mayıs dönemine göre % 999 oranında artarak 45,2 milyar lira olduğunu anlıyoruz. Ancak bu amaçla bütçeye konulan ödeneğin 37,3 milyar lira olduğunu hatırlarsak, öngörülen ödenek aşılmış durumda. Bütçe verilerine bakıldığında ise; toplam 30,5 milyar liralık harcamanın (20,5+10) detayının görülmediği ve iki ayrı bölümde “Sınıflandırmaya girmeyen diğer kurum, işletme ve hane halkına yapılan sermaye transferleri”  ve “Sınıflandırmaya girmeyen diğer hazine yardımları” olarak gösterildiği ve bu yaklaşımla bütçenin açıklık ve şeffaflık ilkesinin göz ardı edildiği anlaşılıyor. Bu yılın Ocak-Mayıs dönemi toplam vergi gelirlerinin % 21,4’ünü İthalde Alınan KDV, % 20,5’ini Kurumlar Vergisi, % 18,3’ünü Özel Tüketim Vergisi, % 15,5’ini Gelir Vergisi, % 9,4’ünü Dahilde Alınan KDV, % 2,8’ini de Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi oluşturuyor. Söz konusu veriler ekonomik gidişin vergi şifrelerini bize veriyor. İthalat hızla artıyor, bu da özellikle İthalde Alınan KDV’yi artırıyor. Yine toplanan vergilerin yaklaşık yüzde 65’i dolaylı vergilerden geliyor. Bu da gelir dağılımını daha çok bozuyor. Kazanç ve servet vergilenmedikçe adil bir vergi düzeni kurmak mümkün olmayacak. Hâlen ikiz açıktan biri olan bütçe açığının farklı bir yaklaşımla ele alınması zorunlu. Bu kapsamda öncelikle Hazine ve Maliye Bakanlığının kurumsal ve teşkilat yapısında değişiklikler yapılarak bütçenin hazırlanmasında ve uygulanmasında etkin ve yetkin bir hâle getirilmesi gerekiyor. Mevcut durumda davul birinin boynunda, tokmak bir başkasının elinde. Tecrübeye ve liyakate önem verilmesi, hesap verilebilirlik ve şeffaflığın hayata geçirilmesi, mali disiplinin sağlanması, bütçenin gelir dağılımını düzenleme fonksiyonunun hatırlanması, bütçedeki mevcut önceliklerin ve tercihlerin halkın yararına değiştirilmesi, bütçe kapsamındaki kurum ve kuruluşlarının teşkilat yapılarının yeniden gözden geçirilmesi, ödenek tahsisinde duyarlı ve rasyonel olunması ve vergi reformunun yapılması hâlinde; ekonominin temel parametrelerinden biri olan bütçe mekanizması gerekli dönüşümü sağlamış olur. Böyle bir bütçe anlayışı da ekonomide toparlanmayı ve refahın bölüşümünü kolaylaştırır.