Bütçe hakkı - 2: ‘Vergiye rıza’

Abone Ol
Atatürk’ün 1922 tarihli bir meclis konuşması “vergi politikası nasıl olmalıdır?” sorusuna en iyi cevap olabilir: “Halkı tazyik ve ızrar etmekten içtinap”, yani halka baskı yapmaktan ve ona zarar vermekten kaçınmak…

Loading...

Cumhuriyetin kurucu kadrolarının bütçede en çok önem verdikleri nokta denk bütçe ilkesidir. Çünkü devlet bütçesinin açık vermesi kabul edilemez. Mustafa Kemal Paşa, 1 Mart 1922 tarihli meclis açış konuşmasında, “Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart bütçenin ekonomik bünye ile uygunluğu ve denk olmasıdır. Bundan dolayı devlet yapısını yaşatmak için dış ülkelere başvurmadan ülkeyi gelir kaynakları ile yönetmek, çözüm ve önlemlerini bulmak gereklidir.” diyerek denk bütçeye vurgu yapmaktadır. Yine aynı konuşmasında maliye alanında söylediği ‘halkı tazyik ve ızrar etmekten içtinap’ yani ‘halka baskı yapmaktan ve ona zarar vermekten kaçınmak’ ilkesi günümüzde “Vergi politikası nasıl olmalıdır?” sorusuna en iyi cevap olabilir. “Binaenaleyh, usul-ü malîmiz (maliye yöntemimiz) halkı tazyik ve ızrar etmekten içtinap (halka baskı yapmaktan ve ona zarar vermekten kaçınmak) ile beraber mümkün olduğu kadar harice arz-ı ihtiyaç ve iftikar etmeden (ihtiyaç ve yokluklar için dışarıya muhtaç olmadan) varidat-ı kâfiye (yeterli gelir) temin etmek esasına müstenittir (sağlamak temeline dayanmaktadır).”[i] Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk anayasası olan 1924 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu vergilerin ancak kanunla salınacağını ve tahsil edileceğini anayasal güvenceye kavuşturmuştu.[ii] Yürürlükte olan anayasada ise “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” demektedir.[iii] Günümüz vergi gelirleri detaylı incelendiğinde bu ilkeleri ara ki bulasınız. Kaldı ki 2017’de yapılan halk oylaması ile bu maddedeki mali yükümlülüklerin muaf veya istisna tutulması, indirimler ve oranların sınırlarını belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu’ndan alınıp tek bir kişiye yani Cumhurbaşkanına verildi.[iv] TAHMİNLER YİNE TUTMADI 2022 yılı bütçe kanununda merkezi yönetim bütçe giderleri 1 trilyon 751 milyar lira, bütçe gelirleri ise 1 trilyon 472 milyar lira olarak kanunlaşmıştı. Ancak yüksek enflasyon ve döviz kuruna bağlı olarak yaşanan olumsuz gelişmeler 2022 haziran ayında ek bütçe yapma zorunluluğu getirdi. Buna göre bütçe giderleri 2 trilyon 831 milyar liraya, bütçe gelirleri 2 trilyon 553 milyar liraya yükseltildi. Nihai bütçe açığı da 278.3 milyar lira oldu. 4 Eylül 2022’de yayınlanan Orta Vadeli Program (OVP) ise sadece iki ayda ek bütçeyi de alt üst etti ve gider tahminini 3 trilyon 133 milyar lira, gelir tahminini de 2 trilyon 672 milyar lira olarak güncelledi. OVP’ye göre tahmin edilen bütçe açığı da 461 milyar lira idi. 2023 yılı için ise bütçe gelirleri 3 trilyon 810 milyar 149 milyon lira olarak teklif edildi. 4 trilyon 469 milyar 570 milyon lira bütçe giderleri olduğunu hatırlarsak yaklaşık 660 milyar liralık bütçe açığı bekleniyor. Yani bütçe giderleri yüzde 57, bütçe gelirleri yüzde 49 artarken ‘bütçe açığı’ yüzde 137 artıyor.
Bütçe açığını kapatmanın en kolay yolu vergiyi alım gücü sürekli azalan halkın sırtına yıkmak. Vazgeçilen vergiler buna bir örnek. İçinde sermaye kesimini memnun etmeye yönelik binlerce vergi muafiyeti bulunuyor.
Açığı kapatmanın en kolay yolu ise vergiyi alım gücü sürekli azalan halkın sırtına yıkmak. Çünkü ekonomik güce erişen vergi ödememe gücüne de erişiyor. Vazgeçilen vergiler buna bir örnek. Vazgeçilen vergileri tanımlayan ‘vergi harcaması’ 2023 bütçesinde 994 milyar 380 milyon lira. Bunun 280 milyar 840 milyon lirasını Kurumlar Vergisi oluşturuyor. Yine diğer vergilerin içinde de sermaye kesimini memnun etmeye yönelik binlerce vergi muafiyeti bulunuyor. DOLAYLI VERGİLERE DEVAM Verginin dolaylı ve dolaysız vergiler olarak iki ana başlıkta toplandığı bilinir. Dolaylı vergiler, tüketilen mallardan ve hizmetlerden alınan vergileri içerir. Bunlar KDV, ÖTV, Özel İletişim Vergisi gibi ürünün fiyatının içine eklenmiş/gizlenmiş vergilerdir.
Halkın ödediği dolaylı vergiler, toplam vergi gelirinin %65’ine denk geliyor. Geriye kalan %35’lik kısmını ise gelir, kazanç ve mülkiyet üzerinden alınan vergiler oluşturuyor. Gelişmiş ülkelerde durum tam tersi!
Geniş halk kesiminin ödediği bu dolaylı vergiler, 3 trilyon 200 milyar lira olarak teklif edilen toplam vergi gelirinin yüzde 65’ine denk geliyor. Geriye kalan yüzde 35’lik kısmını ise gelir, kazanç ve mülkiyet üzerinden alınan vergiler yani dolaysız vergiler oluşturuyor. Gelişmiş ülkelerde ise bu durum tam tersi! “Bilindiği üzere, dolaylı vergiler geliri hangi düzeyde olursa olsun tüketiciler tarafından ödenen vergilerdir. Bir tüketim söz konusu olduğunda kişi hangi gelir grubunda olursa olsun bu vergiyi ödemek durumundadır. Bu yönüyle dolaylı vergiler ‘adil olmayan bir vergi türü’ olarak değerlendirilir.”[v] DOLAYSIZ VERGİLERE DETAYLI BAKARSAK Kurumlar Vergisi, 2023 yılı için 619 milyar lira teklif ediliyor ve vergi gelirlerinin yüzde 19,34’üne denk geliyor. Önceki yıllarda yüzde 10 oranlarında olan payının bu derece yükselmiş olması vergi rekortmeni (!) bankaların bu dönemdeki yüksek karlarının devamı olarak yorumlanabilir. Bankalar, 2022 yılının ilk 9 aylık döneminde yüzde 402 artışla 286 milyar lira kar elde etti.[vi] Gelir Vergisi, 2023 yılı için 495 milyar lira olup Kurumlar Vergisinin epey altında kalmış olması ise asgari ücret düzeyindeki gelirlerden alınan verginin kaldırılması olarak yorumlanıyor. Çünkü Gelir Vergisinin önemli kısmı çalışanların maaşı eline geçmeden bordroda alınan vergidir. Çeşitli oranlarda artan vergi dilimleri çalışanların aleyhine işlemeye devam ediyor. Dolaysız vergiler içinde mülkiyet üzerinden alınan vergiler ise sadece 42.7 milyar liradır. PAZAR POŞETİNİN ÜÇTE BİRİ VERGİ Dâhilde Alınan Mal ve Hizmet Vergileri de 824 milyar lira oldu. Toplam vergi geliri içindeki payı yüzde 26’ya geriledi. Bu vergiler halkın direk tüketmiş olduğu ürün ve hizmetlerden alınan ağırlıklı KDV ve ÖTV gibi vergilerdir. Halkın alım gücünün düşmüş olması pazar poşetini de küçülttü. En tartışmalı vergilerden ÖTV, 510 milyar lira olarak yer aldı. Bunun 180 milyar liralık kısmını alkollü ürünler ve tütün türevleri oluşturdu. Yüksek vergi oranları sonucunda bu ürünlerde kayıt dışı tüketimin yaygınlaşmış olması vergi gelirleri içindeki payını yüzde 5,6’ya geriletti. VERGİYE RIZA YOK Vergi oranlarının adil olmaması ve sık sık başvurulan vergi afları, yapılandırma, istisna, muafiyet gibi uygulamalar sonucunda halkın vergiye rızası yok. Başkentgaz örneğinde olduğu gibi çeşitli vakıf ve derneklere şeffaf olmayan bir şekilde yapılan bağışların Kurumlar Vergisinden düşülüyor olması buna örnek gösterilebilir. Yine AKP’nin yarattığı ekosistem içinde büyüyüp serpilen çeşitli müteahhitlik firmalarına getirilen vergi afları da arşivlerde duruyor. Vazgeçilen vergilerin büyüklüğü ise neredeyse 1 trilyon liraya yaklaştı. Verginin ne denli ‘adil’ toplandığını anlamak için Şarkışlalı Âşık Serdari’ye kulak verin. Yaşadığı yüzyıldan günümüze değişen sadece verginin adı. “Tahsildar da çıkmış köyleri gezer Elinde kamçısı yoksulu ezer Yorganı döşeği mezatta satar Hasırdan serilir çulumuz bizim” --- [i] Aysan, Mustafa A., “Atatürk’ün Ekonomik Görüşü: Devletçilik”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi 2, 1986, s. 631 [ii] Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, 1924, Md. 85, “Vergiler ancak bir kanun ile tarh ve cibayet olunabilir.” [iii] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 1982, Md.73 [iv] 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 2017 [v] Konukman, Aziz, “Cumhuriyetin Kuruluş Yılları ve 80 Sonrası Dönemin Bütçe Politikaları”, Gazi Üniversitesi İİBF Dergisi, Aralık 2003, s. 50 [vi] https://www.dunya.com/finans/haberler/bankalarin-kari-5-kati-asti-haberi-673208