Ekşi Sözlük’ün yöneticisi Başat Purut, Saymaz'a verdiği demeçte, erişim engelinin kalkması için BTK’ya başvurduklarını belirtiyor. Umuyorum ki mahkeme bir an önce verdiği bu yanlış karardan döner ve ifade özgürlüğünün önünü açar.
Loading...
Aslında bu hafta sizlere 3 hafta geçmesine rağmen hâlâ çadır gitmeyen deprem bölgelerini, Defne Belediye Başkanı İbrahim Güzel’in bağlandığı yayında “artık yeter beni de Silivri’ye atın bitsin” şeklinde çaresizlikle dolu isyanından ve Türkiye Tek Yürek yayınında havada uçan milyonların ardından iki gün sonra gerçekleşen Defne depreminde vatandaşların nasıl çaresizlik içinde çadır arayışında olduklarından söz etmeyi umuyordum.
Ancak bizim yalnız ve demokratik ülkemizde gündem hızla değişiverdi ve depremzedeleri konuşmamız gereken şu günlerde Ankara Sulh Ceza Hâkimliği bir anda Ekşi Sözlüğe erişimin engellemesine karar verdi! Hâkimlik Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK)’nın platform hakkındaki başvurusunu dikkate alarak 21 Şubat tarihinde Ekşi Sözlüğe erişim engeli getirilmesine karar verdi. Benim de 2013’ten bu yana yazarı olduğum sayısız arkadaşlıklar edinmemi sağlayan Türkiye’nin en büyük katılımcı tabanlı platformu olan Ekşi Sözlük Türkiye’de web 1.0’ın ataları arasında sayılıyor.
Sedat Kapanoğlu tarafından 15 Şubat 1999’da kurulan Ekşi Sözlük aylık 36 milyon ziyaretçiye ve on binlerce yazara sahip büyük bir platform. Ankara Sulh Ceza Hakimliği’nin verdiği erişim engelleme kararı sözlük tarihi açısından ilk değil. Platform daha öncede 17 Nisan 2007 tarihinde sitede, Adnan Hoca olarak bilinen Adnan Oktar'a hakaret edildiği iddiası ile Eyüpsultan 3. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile erişime engellenmişti.
Peki, ne oldu da bu tarihten yıllar sonra ülkenin en büyük felaketini yaşadığımız şu günlerde mahkeme bir anda siteye erişimin engellenmesine karar verdi? İsmail Saymaz’ın geçtiğimiz gün Halk TV’de yazdığı yazıya göre sözlüğün kapatılması talebi külliyeden gelmiş. Yazının ilgili bölümünde erişim engeline ilişkin mahkemenin verdiği kararın gerekçesi şu:
“Talebe konu sitenin, yetki verdiği yazarları tarafından kamuoyuna yanlış bilgiler verildiği, toplumun yönlendirilmeye çalışıldığı, ilgili site hakkında ülke çapındaki sulh ceza hâkimlikleri tarafından sürekli erişim engelleme kararları verildiği, site yetkilileri tarafından hâkimlik kararları yerine getiriliyor olsa da bu süre zarfında toplumun doğru bilgiye ulaşamadığı, bu durumun da kamu düzenini etkilediği, özellikle 6 Şubat 2023’te meydana gelen deprem sonrasında, ilgili site tarafından depremle ilgili devlet kurumları ve askeriye hakkında gerçek olmayan bilgiler verildiği, toplumun yönlendirilmeye ve devletin de aciz halinde gösterilmeye çalışıldığı, toplum kesimleri arasında kargaşa ortamının çıkartılmasını amaçlayan paylaşımlar olduğunu tespit olunduğu, site yöneticileri tarafından yanlış ve iftira boyutunda olan yazılara gerekli reaksiyonun gösterilmediği, iç denetimin yeterince sağlanmadığı, zararlı paylaşımların ve yorumların site yöneticileri tarafından engellenmediği kanaatine varılmakla talebin kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.”
Sözlüğün son dönemde “ekşimeye” başladığını görüyordum ancak Türkiye’nin en büyük katılımcı destekli platformunun jet hızıyla alınmış mahkeme kararıyla engellenmesi kesinlikle kabul edilecek bir durum değil. Geçtiğimiz gün Ahmet Hakan yazdığı yazıda sözlüğün engellemesini savcıların ‘tek tek link peşinde koşamayacağı’ için haklı buldu.
Saymaz yazısında platformun kapatılmasını bizzat cumhurbaşkanlığının istediğini, talebin ardından Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun Ekşi Sözlük’e erişimin engellenmesi için 21 Şubat’ta Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurduğunu ve aynı gün mahkemeden çıkan jet kararla erişim engeli getirildiğini belirtiyor.
On yıllık bir sözlük yazarı olarak Ekşi Sözlük’ün son dönemdeki içeriklerinden hiç memnun değildim özellikle sözlükteki troller ve sol framede (çerçevede) sürekli olarak yer alan cinsiyetçi başlıklar beni de rahatsız ediyordu. Sözlüğün son dönemde “ekşimeye” başladığını görüyordum ancak Türkiye’nin en büyük katılımcı destekli platformunun jet hızıyla alınmış mahkeme kararıyla engellenmesi kesinlikle kabul edilecek bir durum değil. Geçtiğimiz gün Ahmet Hakan yazdığı yazıda sözlüğün engellemesini savcıların ‘tek tek link peşinde koşamayacağı’ için haklı buldu.
Hakan’ın bu cümlesi aklıma rahmetli gazeteci Bekir Coşkun’un her daim anlattığı “sarı öküz” hikâyesini getirdi. Hakan için sözlük sıradan bir platform olabilir ancak bizim için ifade özgürlüğü açısından çok önemli bir mecra. Bianet’in her sene yayınladığı ve RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu tarafından hazırlanan BİA Medya Gözlem Raporuna göre 2022 yılında Sulh Ceza Hakimlikleri veya Erişim Sağlayıcıları Birliği; kamuoyunda ses getiren yolsuzluk, rüşvet, kayırmacılık iddialarını gündemden çıkarmak için en az 550 online haber ve gazetecilik içeriğine (Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Barış Terkoğlu, Can Dündar, Bülent Mumay, Erk Acarer vs) erişim engeli getirdi*. RSF’nin hazırladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke içerisinde 149. sırada yer aldı.
Dolayısıyla sayın Hakan için sözlük sıradan bir platform değeri taşısa bile mevcut durumda bizim “sarı öküzümüz” o sebeple sarı öküzü bir kere verirsek ifade özgürlüğünün engellemesine göz yummuş olacağız. Ekşi Sözlük’ün yöneticisi Başak Purut Saymaz, verdiği demeçte erişim engelinin kalkması için BTK’ya başvurduklarını belirtiyor. Umuyorum ki mahkeme bir an önce verdiği bu yanlış karardan döner ve ifade özgürlüğünün önünü açar.
*BİA Medya Gözlem Raporu 2022 (https://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/274671-secim-oncesi-haberciye-coklu-pranga)