Loading...
Bu havada seçim anketlerine ne kadar güvenmeliyiz
Seçim havasında olabiliriz ama seçim içinde değiliz. Seçim havası tutumları güçlendiriyor. Seçim davranışları netleştirir. Seçim anons edilmeden, adayların kim olduğunu tam olarak görmeden, davranışların ne olacağını tahmin etmek biraz riskli.
Seçim havasında olabiliriz ama seçim içinde değiliz. Seçim havası tutumları güçlendiriyor. Seçim davranışları netleştirir. Seçim anons edilmeden, adayların kim olduğunu tam olarak görmeden, davranışların ne olacağını tahmin etmek biraz riskli.
Türkiye uzun süredir seçim havasında gibi yaşıyor ama aslında seçim yok.
Bunun insanımızın psikolojisine etkisi korkunç oluyor. Sürekli stres, sürekli bir bilinmezlik.
Oysa zaten durumumuz çok parlak değildi. Covid’den ve sonrasındaki ekonomik buhrandan, yaralı çıktık.
Türkiye yılda 12 milyon kutu anti-depresandan 60 milyon kutuya zaten çıkmıştı.
Bu rakamları modellediğimizde, böyle devam edersek on sene içinde ülkemizde her iki kişiden biri anti-depresan kullanacak.
Peki insanımızı ruhsal durumu nasıl?
Ana duygumuz anksiyete veya Türkçesi kaygı. Kaygı ne demek?
Kaygı tüm kontrolü kaybetmek demek. Korkmak ama artık neyden korktuğunu bilmemek demek.
İşte bu şartlarda sürekli bir seçim havası yaratmak aslında ülkenin ruh sağlığı için iyi bir şey değil.
Bu yazıyı aslında ülkenin ruh sağlığını tartışmak için yazmıyorum.
Bu ruh sağlığında anketlerde çıkan verilerin ne kadar doğruyu yansıttığını tartışmak için yazıyorum.
En temelden başlayayım.
İnsan zaten kompleks bir varlık. Tutumları olan ama davranışları tutumlarından beslenmek zorunda olmayan bir varlık.
Ve siz bu insanı sürekli anksiyete yani kaygı içinde tutarsanız tutumlar ve davranışlar birbirinden daha da uzaklaşır. Anksiyete de seçmen anketlere daha çok tutumsal yanıt vermeye başlar.
Her ay araştırmalar yayınlanıyor araştırmalarda partiler, liderler ay ay yükseliyor düşüyor.
Siyasilere karşı empati bir anda milyonlarca artıyor, bir bakmışız gelecek ay düşüyor.
Ve bu anketlere kadar güvenebiliriz? Sonuçları gerçekten yansıtabilirler mi bu aşamada?
Araştırma şirketleri itibarına göre değişir tabi ama şu bir şurası net ki bugün yapılan araştırmalar ve çıkan sonuçlar her şekilde riski çok yüksek sonuçlar barındırıyorlar.
Anksiyete içinde olan, kontrolü tümüyle kaybetmiş olan, ekonomik baskı altında ezilen seçmen kendisine ankette oy sorulduğunda, tutumunu o anlık duruma göre belirtir. Davranışa gelince başka türlü davranış gösterebilir.
Davranıştan kastım sandık.
Örneğin şu anda ciddi bir sığınmacı, kaçak sorunu ile karşı karşıya olan halk İktidara derdini anlatmak için tutumunu söylüyor ama bu demek değil ki davranışlar tamamıyla bir değişken doğrultusunda belirlenecek.
Ekonomik problemler yaşayan seçmen de tutumunu söylüyor.
Pazar fiyatlarını gören seçmen tutumunu söylüyor.
Adaletle ilgili problemleri gören seçmen tutumunu söylüyor.
Eğitimle ilgili sorunları gören seçmen tutumunu söylüyor.
Tüm siyasi partiler için bu durum geçerli.
Davranış daha bütünsel bir yerden beslenecek.
Onun için bugünkü araştırmalarda iki puan arttı, üç puan düştü gibi sonuçlara çok fazla güvenmemek gerekir.
Seçim havasında olabiliriz ama seçim içinde değiliz. Seçim havası tutumları güçlendiriyor. Seçim davranışları netleştirir.
Seçim anons edilmeden, adayların kim olduğunu tam olarak görmeden, davranışların ne olacağını tahmin etmek biraz riskli.
Onun için bu dönemdeki araştırmalara birazcık şüpheyle bakmakta fayda var…
Türkiye uzun süredir seçim havasında gibi yaşıyor ama aslında seçim yok.
Bunun insanımızın psikolojisine etkisi korkunç oluyor. Sürekli stres, sürekli bir bilinmezlik.
Oysa zaten durumumuz çok parlak değildi. Covid’den ve sonrasındaki ekonomik buhrandan, yaralı çıktık.
Türkiye yılda 12 milyon kutu anti-depresandan 60 milyon kutuya zaten çıkmıştı.
Bu rakamları modellediğimizde, böyle devam edersek on sene içinde ülkemizde her iki kişiden biri anti-depresan kullanacak.
Peki insanımızı ruhsal durumu nasıl?
Ana duygumuz anksiyete veya Türkçesi kaygı. Kaygı ne demek?
Kaygı tüm kontrolü kaybetmek demek. Korkmak ama artık neyden korktuğunu bilmemek demek.
İşte bu şartlarda sürekli bir seçim havası yaratmak aslında ülkenin ruh sağlığı için iyi bir şey değil.
Bu yazıyı aslında ülkenin ruh sağlığını tartışmak için yazmıyorum.
Bu ruh sağlığında anketlerde çıkan verilerin ne kadar doğruyu yansıttığını tartışmak için yazıyorum.
En temelden başlayayım.
İnsan zaten kompleks bir varlık. Tutumları olan ama davranışları tutumlarından beslenmek zorunda olmayan bir varlık.
Ve siz bu insanı sürekli anksiyete yani kaygı içinde tutarsanız tutumlar ve davranışlar birbirinden daha da uzaklaşır. Anksiyete de seçmen anketlere daha çok tutumsal yanıt vermeye başlar.
Her ay araştırmalar yayınlanıyor araştırmalarda partiler, liderler ay ay yükseliyor düşüyor.
Siyasilere karşı empati bir anda milyonlarca artıyor, bir bakmışız gelecek ay düşüyor.
Ve bu anketlere kadar güvenebiliriz? Sonuçları gerçekten yansıtabilirler mi bu aşamada?
Araştırma şirketleri itibarına göre değişir tabi ama şu bir şurası net ki bugün yapılan araştırmalar ve çıkan sonuçlar her şekilde riski çok yüksek sonuçlar barındırıyorlar.
Anksiyete içinde olan, kontrolü tümüyle kaybetmiş olan, ekonomik baskı altında ezilen seçmen kendisine ankette oy sorulduğunda, tutumunu o anlık duruma göre belirtir. Davranışa gelince başka türlü davranış gösterebilir.
Davranıştan kastım sandık.
Örneğin şu anda ciddi bir sığınmacı, kaçak sorunu ile karşı karşıya olan halk İktidara derdini anlatmak için tutumunu söylüyor ama bu demek değil ki davranışlar tamamıyla bir değişken doğrultusunda belirlenecek.
Ekonomik problemler yaşayan seçmen de tutumunu söylüyor.
Pazar fiyatlarını gören seçmen tutumunu söylüyor.
Adaletle ilgili problemleri gören seçmen tutumunu söylüyor.
Eğitimle ilgili sorunları gören seçmen tutumunu söylüyor.
Tüm siyasi partiler için bu durum geçerli.
Davranış daha bütünsel bir yerden beslenecek.
Onun için bugünkü araştırmalarda iki puan arttı, üç puan düştü gibi sonuçlara çok fazla güvenmemek gerekir.
Seçim havasında olabiliriz ama seçim içinde değiliz. Seçim havası tutumları güçlendiriyor. Seçim davranışları netleştirir.
Seçim anons edilmeden, adayların kim olduğunu tam olarak görmeden, davranışların ne olacağını tahmin etmek biraz riskli.
Onun için bu dönemdeki araştırmalara birazcık şüpheyle bakmakta fayda var…