Baskın kimliği Türkçülük” ve Sünnilik” değerleri üzerinden oluşmuş bir toplumda laik-batıcı” kimliğin siyaseti nasıl olmalıdır? Doğrusu bu seçimler, kendilerini laik” ve modern” olarak niteleyen kimliklerin siyasetçilerini uzun uzun düşündürtmelidir. Türkiye toplumu Osmanlı bakiyesi bir toplum olarak farklı kimliklerden oluşan bir toplumdu. Bu tür toplumlar tarihte, üzerinde yükselecek homojen bir ulus olmayınca hâkim bir kimliğin belirlediği biçimde ulus-devlete dönüştüler. Türkiye’de de bu böyle oldu. Mustafa Kemal ve arkadaşları, savaştan sonra ulus-devlet kurmaya kalktıklarında karşılarında tek bir homojen “ulus” topluluğu olmadığını gördüler. Bunun çözümünü ise “Türklük” ve “Sünni İslam” ortak paydalarında imparatorluk bakiyesi toplulukları bir araya getirerek, onlardan oluşan bir “ulus” devlet kurdular. Böylelikle Osmanlı bakiyesi toplulukları bir araya getirmesine getirmiş oldular ama bazı topluluklar bunun dışında kaldılar. Kürtler, Aleviler, Ermeniler, Süryaniler ve hatta farklı İslami topluluklar kendilerini kurulmuş olan bu devletin parçası olarak görmekte zorlandılar. Bu anlamıyla diyebiliriz ki Türkiye toplumu başlangıçtan itibaren “bölünmüş” bir toplum olarak tarih sahnesine girdi. Nitekim bu seçimler bir daha gösterdi ki Türkiye toplumu “bölünmüş” bir toplumdur ve daha çok Batı’nın homojen ulusları üzerinden giderek oluşturulmuş teorilerle açıklanması oldukça zordur. Örneğin, yakın tarihte ekonomi yönetimi açısından en beceriksiz olan Erdoğan yönetimi nasıl oldu da yüzde 50’ye yakın oy alabildi? Son yaşadığımız deprem felaketinde olaylara geç müdahale ettiği gün gibi aşikârken nasıl oldu da Maraş, Adıyaman gibi illerde hâlâ yüksek bir destek bulabildi? Ayyuka çıkan yolsuzluklara rağmen, ortağı MHP’nin Sinan Ateş cinayetiyle ilgili olduğu yolundaki kuşkulara rağmen nasıl oldu da oylarını arttırdı? Bu tür soruların bence olası cevapları bu toplumda insanların oy verme davranışlarında “ekonomik çıkarlardan” çok “kimliksel çıkarlarının” baskın olduğu gerçeğinde yatıyor. Batı’da insanları motive eden daha çok “ekonomi” olsa da bizim gibi ülkelerde insanları motive eden kendilerini dahil hissettikleri “kimlikler”dir.
Bugün bu seçimle ortaya çıkan gerçek, Türkiye, Türkçülük” ve Sünnilik” değerleri üzerinden oluşmuş muhafazakâr-milliyetçi” kimlikle laiklik” ve Batı modernliği” değerleri üzerinden oluşmuş laik-batıcı” kimlik arasında bölünmüş durumdadır.
O nedenle de bizdeki siyasi tartışmaların arka planında “ekonomik olan” yerine “kimliksel olan” çok daha önemlidir. Örneğin enflasyon nedeniyle alım gücü sıfırlanmış bir birey buna neden olmuş yönetime tepki göstermek yerine eğer aynı yönetim Ayasofya’yı ibadete açmışsa bu tepkisinden vazgeçmeyi tercih edebiliyor. Peki ama farklı kimliklerden oluşmuş bir toplumda sorun nedir? Neden farklı kimlikler yan yana yaşayamasınlar ki diye sorabilirsiniz. Bunun cevabı farklı kimliklerin nasıl bir demokraside yaşadıklarına bağlıdır. Eğer farklı kimliklerin farklı talepleri yönetim tarafından sorunsuz bir biçimde karşılanabiliyorsa bir sorun yok demektir. Sorun yönetimin farklı kimliklerin farklı taleplerini karşılamamasından kaynaklanır. Talebi karşılanmayan kimlik kendi içine kapanıp diğerlerinden yabancılaşırsa o zaman kimlikler arasında gerginlik ve çatışma kaçınılmaz hâle gelir. Bugün bu seçimle ortaya çıkan gerçek, Türkiye, “Türkçülük” ve “Sünnilik” değerleri üzerinden oluşmuş “muhafazakâr-milliyetçi” kimlikle “laiklik” ve “Batı modernliği” değerleri üzerinden oluşmuş “laik-batıcı” kimlik arasında bölünmüş durumdadır. Alınan sonuçlara göre her ne kadar Cumhurbaşkanlığı seçimi 2.tura kalmış olsa da sosyal medya paylaşımlarından özellikle “laik-batılı” kimliğin taraftarları arasında çok büyük bir hayal kırıklığı ve öfke yaşandığı anlaşılmaktadır. Baskın kimliği “Türkçülük” ve “Sünnilik” değerleri üzerinden oluşmuş bir toplumda “laik-batıcı” kimliğin siyaseti nasıl olmalıdır? Doğrusu bu seçimler, kendilerini “laik” ve “modern” olarak niteleyen kimliklerin siyasetçilerini uzun uzun düşündürtmelidir. Tabii “Kürt” ve “Alevi” kimliği üzerinden siyaset yapanları da… Özellikle, son zamanlarda verdikleri mesajlarla farklı kimlikler arasındaki sertlikleri yumuşatarak bu kimlikler arası çatışma ve gerginliklere son vermeyi amaçlayan Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakının aldığı seçim sonuçları bu bakımdan çok düşündürücüdür. Herkesin şapkayı önüne alıp düşünmesi gerektiği çok açıktır.