Birleşmiş Milletler’in 2016 yılında kabul ettiği beş maddelik “Barış Hakkı Bildirisi” nedir? Türkiye ‘Küresel Barış Endeksi’nde hangi sırada? Barış Vakfı Yöneticisi Hakan Tahmaz, Dünya Barış Günü için yazdı. Türkiye yakın tarihinin en zor sürecini yaşıyor. Uluslararası güvenirliği yüksek iki düşünce kuruluşu bu durumu daha yeni gözler önüne serdi. İlki İsveç merkezli V-Dem Enstitüsü, her yıl düzenli hazırladığı Demokrasi Endeksi 2022 raporunda Türkiye 179 ülke arasında 147'nci sırada. Raporda Türkiye’de yönetim biçimi “seçimli otokrasi” olarak tanımlanıyor. İkincisi ise Ekonomi ve Barış Enstitüsü (IEP), 2022 ‘Küresel Barış Endeksi’nin bulgularını kısa süre önce açıkladı. Dünya nüfusunun yüzde 99,7’sini kapsayan 163 ülke arasında Türkiye en alttan 145’nci sırada. 2021 yılında 149 sıradaydı. Son 15 yıldır en az barışçı olmayı koruyabilmiş bir ülke. Bu olumsuz koşullarda, 1 Eylül Dünya Barış Günü, 40’tan fazla yerde çeşitli etkinliklerle kutlandı. Birçoğuna katılımın önceki yıllarla kıyaslanmayacak ölçüde sınırlı olduğu gözlemlendi. İnsanlık, birinci ve ikinci dünya savaşlarında yaşadığı iki büyük yıkım ve vahşet sonrasında, barış hakkı konusunda önemli bir düzeye ulaştı. Uluslararası belgelerde barış hakkı, bireysel ve kolektif en temel ve vazgeçilemez insan hakkı olarak tanımlandı. Bu hakkı elde etmek için insanlık bugüne kadar çok farklı yol ve yöntemlerle mücadele ediyor. 1 Eylül Dünya Barış Günü, uzun yıllar mücadelenin simgesel bir günü oldu. 1 Eylül, 1939’da faşist Hitler ordularının Polonya’yı işgalinin başladığı gün. 1 Eylül bütün dünyada, savaşların doğurduğu yıkımları, katliamları anmak, anımsamak ve barışın kıymetine dikkat çekmek amacıyla kutlanıyor. 1945 yılında kurulan Birleşmiş Milletler’in (BM) kurucu belgesinin 1. maddesinde, BM’nin amacı dünyada barışı sağlamak, korumak ve geliştirmek olarak yazılmıştır. BM, 1981 yılında yaptığı 57. birleşiminde, Genel Kurul’un her yıl açılış günü olan Eylül ayının 3. Salı’sını (21 Eylül tarihini) Dünya Barış Günü ilan etti. 2001 yılında, Japon çocukların topladıkları bozuk paralarla Japonya’nın yaptırdığı Barış Çanı, Birleşmiş Milletler’in açılışında çalınmaya başlandı. Çanın üzerinde “Çok Yaşa Mutlak Barış” yazısı kazılı. BARIŞI HAKKI, YAŞAMIN ÖZÜ Barışın değerini bize öğreten, ne yazık ki bu güne kadar yaşadığımız savaşlar olmuştur. Barış bir anlamda yaşamın özüdür, yaşam hakkının temelidir. Onurlu ve eşit yaşam mücadelesi, insanlığın mücadele tarihi içinde kesintisiz bir biçimde gelişmiş ve sürekliliği olan bir hak mücadelesidir. Nitekim Birleşmiş Milletler (BM) birkaç yıl önce 19 Aralık 2016 tarihinde 5 maddelik Barış Hakkı Bildirisi’ni kabul etti. BM Bildirgesinin birinci maddesinde “herkesin barıştan yararlanma hakkı olduğu” yazılıdır. Kısa BM Bildirgesi’nin diğer 38 paragrafında ise, barış hakkının diğer insan hak ve özgürlükleriyle ilişkisi tanımlanmaktadır. Barış hakkı sıcak savaşın olmamasıyla sınırlı değildir. Bundan önce de, birçok BM karar ve bildirgesinde barış hakkı, savaş suçu yer aldı. Bunlar özetle; 1984 tarihli BM Genel Kurulu’nun 39/11 Sayılı Halkların Barış Hakkına Dair Bildirisi; 1948 tarihli BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi Başlangıç ve 28. maddeleri;  1986 tarihli Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartının 23. maddesi; 1984 BM Halkların Barış Hakkına Dair Bildirisinin 4. maddesi; 1986 tarihli BM İktisadi Kalkınma Hakkına Dair Bildirisi; 1996 tarihli BM Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesinin 20. Maddesi; 1992 tarihli BM Dünya Çevre ve Kalkınma Konferansı Rio Bildirisi’nin 24 ve 25. Maddeleri; 1955 tarihli BM Kopenhag Toplumsal Kalkınma Zirvesi kararlarının 4, 76, 79 no.lu maddeleri;  BM Güvenlik Konseyinin 31 Ekim 2000 tarihli 1325 sayılı kararındaki “Kadınların çatışmaların önlenmesi, çözümlenmesi ve barışın sağlanmasındaki rollerini yeniden teyit ederek ve barış ve güvenliğin korunması ve geliştirilmesine yönelik çabalara kadınların tam ve eşit katılımının önemine, bir anlamda pozitif ayrımcılığa vurgu yapılmasıdır. Bu karara göre, BM savaş alanını oldukça sınırlamış ve yaygın kurallarla barış hakkını güvence altına almış gözüküyor. Ama sahadaki durum böyle değil. Dünyanın birçok ülkesinde, kapitalizmin kâr hırsı, emperyalist paylaşım kavgası, ülke içi egemenliğin paylaşımı veya başka sorunlardan kaynaklı savaşlar ve çatışmalar yaşanıyor. Paramiliter gruplar, lejyoner savaşçılar, cihatçılar ülkelerin dizaynında kullanılıyor. Rusya’nın Ukrayna topraklarını işgal girişimi ve siyasi müdahalesi başlayalı 6 ay oldu. Buna benzer sıcak çatışma ve savaş yaşanan; Irak, Suriye, Libya, Kolombiya, Yemen, Afganistan, Sudan, Myanmar, Somali, Haiti, Filipinler, Nijerya, Etiyopya, Sırbistan, Kosova, Tayvan, Tayland, Venezuela, Sahel Bölgesi gibi birçok ülke ismini saymak mümkün. BARIŞ HAKKI GÜVENCEYE KAVUŞTURULMALI Bütün BM kararlarına rağmen barış hakkının güvence altına alınamamasının ve barış mücadelesinin gelişememesinin önemli nedenlerinden birisi de toplumda barış hakkı bilincinin gelişmemiş olması, barış hakkının ve hukukunun ulusal ve uluslararası pozitif hukukta güçlü bir şekilde yer almamasıdır. Yani bu kararları imzalayan devletlerin beyanlarının ötesine geçen, bağlayıcılığı, yaptırımı ve caydırıcı gücü olan güçlü bir hukuksal zemin yok. Toplumların ezici çoğunluğu; barış hakkını, yaşamsal temel bir hak olarak kavramamış durumda. Barışı tehdit eden veya bozan politika ve davranışlara, ulusal ve uluslararası hukuka göre yaptırım uygulanabilmesi, bütün barış ve hukuk mücadelesi verenlerin öncelikli görevi ve sorumluluğudur. Evrensel barış hakkının kavranması, işlevli olabilmesi; temel insan hakları kapsamındadır ve öncelikli olarak toplumsal eğitim ve mücadele konusudur. Bu şekilde silahlı çatışmanın, savaşın olmadığı negatif barışın zemini yaratılabilir. Ayrımcılığın, kutuplaşmanın olmadığı; herkesin, başkasının ve başkalarının özgürlüğüne müdahale etmeden istediği gibi yaşadığı pozitif barışa ulaşılabilir. Türkiye askeri harcamalarını, diğer kalemlere oranla 2022 yılında yüzde 65 artırmak zorunda kalmaz. Çatışmasız, savaşsız, eşit ve farklılıklarımızla bir arada toplumsal bir yaşam mümkün kılınabilir.