Biz bu filmi görmüştük
Biraz geriye gidelim. 2019 başına. Çadırlar kuruldu, satışlar yapıldı. O çadırlar takip eden 2-3 ay içinde yok oldu. Sebze-meyve fiyatları düştü mü? Çünkü sorun aracıların fırsatçılığından kaynaklanmıyor. Market açarak enflasyon düşmez, ekonomi düzelmez.
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sorunların en doğal yansıması ekonomik göstergeler. İşsizlik artıyor, döviz fiyatları yükseliyor, enflasyon rakamları artıyor. Özetle ekonomik alandaki neredeyse tüm göstergeler halkın aleyhine.
Dün resmi enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK’in enflasyonu düşürmek için başkanları, başkan yardımcıları değişse de enflasyon sepetindeki kalemlerde, seçilen ürünlerin yüzdelik oranlarında değişiklik yapılsa da sonuç değişmiyor. Enflasyon hala yüksek.
Üstelik insanlar sokaktaki enflasyonun, TÜİK’in açıkladığı rakamlardan daha yüksek olduğunu da biliyorlar.
Dün eylül ayı enflasyon oranlar açıklandı. Buna göre tüketici fiyatları aylık yüzde 1.25, yıllık yüzde 19.58 arttı.
Buna karşın bağımsız enflasyon ölçümleri yapan Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAGrup) açıkladığı eylül ayı enflasyonu yüzde 2.89, yıllık artış oranı ise yüzde 44.70 olarak gerçekleşti.
Görüldüğü gibi aradaki makas farkı yüksek.
Enflasyon oranının yüksek olduğunu sadece sokaktaki vatandaş söylemiyor, bağımsız kurumlar (ENAGrup gibi) bunu ölçüyor. Dahası bunu siyasi iktidar da biliyor.
Bu yüzden olsa gerek son bir ay içinde enflasyonun artışını kabul etmek yerine, bazı aracı kurumları ve marketleri etiketlere “fahiş fiyat” koymakla suçluyorlar.
Nitekim AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, fahiş fiyat iddiaları hakkında; “Bu konuda kısmen özellikle bu zincir marketlerin sınırsız uygulamaları var. Bu sınırsız uygulamalar karşısında biz de Ticaret Bakanlığı olarak bunların üzerine üzerine gideceğiz” açıklamasında bulundu.
Erdoğan, bir anlamda enflasyonun ekonominin içinde olduğu krizden değil de bu marketlerin fahiş fiyat koymalarından kaynaklanmış olduğunu söyledi. Ki gazetecilerin sorunun kaynağı zincir marketler mi mealindeki sorusuna; “Ağırlıklı olarak iş orada toplanıyor. Bütün üreticiden tüketiciye olan yerde zincir marketlerin buradaki yoğun ürünleri toparlaması… Bu da beş tane zincir market. Bunlar bütün o ürünü toparlıyor. Bu beş tane zincir marketin topladığı ürünle piyasalar alt üst oluyor. Bunlar eğer bu noktada daha adil davranırlarsa hem vatandaş uygun fiyatla ürün alabilecektir hem de üretici şu an itibarıyla kazanımını, parasını zamanında alma şansına ulaşacaktır” cevabını verdi.
MARKETÇİ DEĞİL, BAŞKANLIK SİSTEMİ CEZALANDIRILMALI
Oysa marketlerin koydukları “fahiş fiyat”lar birer sonuç. Marketlerin kârlarını keyfi biçimde arttırmalarının fiyatlara etkisinin iktidarın suçlamasını haklı çıkarmayacağı açıktır.
Ama iktidar bu gerçeği görmek yerine bir kez daha algı yönetmeye çalışıyor. Marketlerde denetime çıkarak, marketleri cezalandırarak fiyatların düşeceğini sanıyor.
Hatta bununla yetinilmedi.
Son olarak Erdoğan ziyaret edip alışverişte bulunduğu Tarım Kredi Kooperatifi satış mağazasının çıkışında; “Tarım Kredi Kooperatiflerimizin gördüğünüz gibi buradaki marketi gerçekten çeşitli ürünler noktasında, kalite noktasında, fiyatlar noktasında gayet uygun. Gerçekten vatandaşlarımızın kesesine uygun fiyatların uygulandığı bir yer.
Bunların süratle çoğaltılması noktasında Tarım Kredi Kooperatiflerine verdiğimiz talimatlar var. Tabii süratle 500 metre kareden olmak üzere, Türkiye genelinde ilk etapta bin kadar bu tür marketlerin yapılması talimatını verdik. Bunları süratle çoğaltacağız. Ve böylece vatandaşlarımıza ucuz ve kaliteli ürünü ulaştırmanın ve piyasayı balanse etmenin inşallah gayreti içerisinde olacağız. Şu anda da bizzat buradan yaptığım alışverişle bunu gördüm ve bundan dolayı da mutluyum” açıklamalarında bulundu.
İlk etapta bin, sonra daha fazla Tarım Kredi Kooperatifi marketi açılacak ve enflasyon düşecek.
Beklenti bu.
Peki gerçek?
Biraz geriye gidelim.
2019 başına. Yine ekonomik kriz ve üzerine gelen mevsimsel etki ile o dönem de sebze-meyve fiyatları çok yükselmişti. Toplumdan gelen tepkiler üzerine başta İstanbul olmak üzere bazı illerdeki meydanlara uygun fiyata meyve-sebze satmak için çadırlar kurulmuştu.
O günlerde de benzer şeyler söylenmişti.
8 Şubat 2019 tarihinde Erdoğan AK Parti grup toplantısında “Pazardaki bu fiyatlara ayar çekme kararı aldık. Gerekirse bu adımları atacağız. Vatandaşımıza sağlıklı ucuz ürün vermeye çalışacağız. Belediyelerde ekmek uygulamasına benzer çalışmayı sebze-meyvede de yapabiliriz” açıklamasını yaptı.
Ardından dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da; “Fırsatçılıkla hareket edenlerin, milletimizin cebindeki parasını pul etmesine, sofrasına el uzatmasına izin vermeyeceğiz. Bununla ilgili en ağır adımlar atılacak. Belediyelerimizle birlikte kaynağından sebze ve meyveleri alarak büyükşehirlerimizde maliyetine vatandaşlarımıza sunacağımız adımları önümüzdeki haftaya görmeye başlayacağız” dedi.
Ve çadırlar kuruldu, satışlar yapıldı.
O çadırlar takip eden 2-3 ay içinde yok oldu.
Sebze-meyve fiyatları düştü mü?
Düşmediğini gördük.
Çünkü sorun, aracıların, marketlerin fırsatçılığından kaynaklanmıyor. Yaşadıklarımız Türkiye’nin içinde olduğu ekonomik krizin sonucu. Bu sonucu ortaya çıkaran ise keyfiliği kurumsallaştırarak Türkiye’yi tek adam rejimine mahkûm eden Türk Tipi Alaturka Başkanlık Sistemi’dir.
Bu sistem değişmeden, meydanlara çadır kurarak, marketlere ceza keserek, kooperatif marketi açarak enflasyon düşmez, ekonomi düzelmez.