Loading...
New York sokaklarında yürürken kimliklerin önemi yokmuş gibi hissediyorsunuz. Mesela hiçbir restoran ya da markette vatandaşlığım ya da geldiğim ülke sorgulanmadı. Tam aksine bence herkes Amerikan vatandaşı olduğunuzu varsayıyor.Ya da hiçbir restoran ya da markette vatandaşlığım ya da geldiğim ülke sorgulanmadı. Tam aksine bence herkes Amerikan vatandaşı olduğunuzu varsayıyor. Ya da sokakta yürürken çok farklı tarzlara sahip insanları ve bu insanların herhangi bir çekinceleri olmadan gezebildiklerini görebiliyorsunuz. Sanırım bu da New York’un çok kozmopolit bir şehir olmasıyla ilgili. Ama tabii herkesin aynı hislere sahip olduğunu iddia edemem, zira diğer birçok eyalete göre daha kapsayıcı olsa da New York’ta da ırkçılık sorun olmaya devam ediyor. AMA GÜVENLİK ENDİŞESİ… Bu sene içerisinde New York’u hep iyi özellikleri ile anlatsam da elbette New York da mükemmel değil. New York’un kötü özelliklerinden biri yukarıda anlattığım özgürlük hissi ile çelişen bir özellik: güvenlik endişesi. Her ne kadar özgür hissetseniz de her zaman güvende hissedemeyebiliyorsunuz. Bir anda elinizden telefonunuz alınabilir, gece gündüz fark etmeden biri size neden olduğunu bilmediğiniz bir şekilde bağırabilir ya da metroda aniden çıkan bir kavgaya şahit olabilirsiniz. Bunun yanı sıra gündemden düşmeyen silah taşıma hakkı tartışmalarının da acaba silahlı bir saldırıya maruz kalabilir miyim korkusuna yol açtığını söylemem gerek. AMA GÖRDÜĞÜM EN PİS ŞEHİR… New York’un beni rahatsız eden bir diğer özelliği ise temiz bir şehir olmaması. Kibar olmaya gerek yok. New York hayatımda gördüğüm en pis şehir. Sokaklardan bir türlü kalkmayan çöp poşetleri, hemen hemen tüm metro istasyonlarında karşılaştığınız kötü kokular ve sokaklarda gezen ve özellikle açık ayakkabı giydiğinizde tedirgin şekilde yürümenize yol açan fareler bu kirliliğin örnekleri. Tüm buna rağmen dünyanın en pahalı şehirlerinden biri olması da ironik. Zira normalde kirliliğin muhitin değerini düşürmesi beklenir; fakat New York’un en pahalı semtlerinden biri Soho en çok çöp görebileceğiniz yerlerden biri. İnsan sorgulamadan edemiyor: burstan bile alınan şehir vergileri nereye gidiyor? AMA EVSİZ İNSANLARLA DOLU… New York’un en üzücü yanı ise bazı insanların temel ihtiyaçlara erişemiyor olması. New York, evsiz insanların en çok yaşadığı şehirlerin başında geliyor. Ev erişimi olmayan için çeşitli barınma yerleri bulunsa da bu gibi yerlerden de herkes -alkolizm veya madde bağımlılığı gibi sebeplerle- yararlanamıyor.
New York hayatımda gördüğüm en pis şehir. Sokaklardan bir türlü kalkmayan çöp poşetleri, tüm metro istasyonlarında karşılaştığınız kötü kokular… Bir anda elinizden telefonunuz alınabilir ya da biri size sebepsizce bağırabilir.New York’un soğuğu ile başa çıkmak için aldığınız montun içinde soğuktan yakınırken ya da şık kıyafetlerle operadan çıktığınızda sokakta uyumaya çalışan insanları görünce de aslında yaşadığınız şehrin sandığınız kadar mükemmel olmadığını anlıyorsunuz. Tabii mesele New York’un ne kadar mükemmel olup olmadığı ya da sizin vicdanınızın sızlaması değil. Mesele kürtaj hakkını bile yaşam hakkı gerekçesiyle kadınların elinden alanların, bireylerin doğduktan sonra asgari standartlarda bir yaşam sürdürmesini önemsemiyor olması. Bu mesele ise sanırım sadece New York için değil tüm Amerika için ele alınması gereken bir husus. Bu yazıyı New York’u kötüleyerek bitirsem de bir yıla yakın New York tecrübemi hep olumlu hatırlayacağımı düşünüyorum. Bu tecrübelerimi paylaşma fırsatı veren Politikyol’a ve Dünyadan okuyucularına da ayrıca çok teşekkür ederim. Belki başka tecrübelerde görüşmek üzere!