- Bir şey mi yapacaksın Kemal?
- Evet paşam. Bir şey yapacağım.
- Allah muvaffak etsin.
- Mutlak muvaffak olacağız.
Bir asrın ardından
Dedem Ali Ratip Tunca, 1951’de yumdu dünyaya gözlerini. Kendisinden kalan her şey Türkiye İş Bankası Müzesi’nde şimdi. Kim bilir, belki de bir cephe arkadaşı ile yan yanadır madalyası, fotoğrafları... Savaşın kahramanları buluştu müzede bir asır sonra.
Telefondayız. Heyecanı sesini titretiyor. “Biz de İstiklal Madalyası’nı ve bazı fotoğrafları göndersek de sergilense. Hoş olmaz mı?” diyor. “Elbette ama…” diyorum anneme. O an aklıma geliyor ne yapmam gerektiği. Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi Feray Demir hanıma başvuruyorum. “Ben gerekeni yapacağım” diyor. Ertesi gün, Türkiye İş Bankası Müzesi müdürü Ayşe Özel hanımla görüşüyoruz. Aynı haftanın içinde de müzeye gidiyorum.
Özenle seçtiğim bir çantanın içinde çok sayıda fotoğraf, bir kama, İstiklal Madalyası beratı ve İstiklal Madalyası bulunuyor. Heyecanla ulaşıyorum Eminönü’ne.
İnönü Muharebeleri, Kütahya-Eskişehir Muharebeleri, Sakarya Meydan Muharebesi, Büyük Taarruz, Başkomutanlık Meydan Muharebesi ve diğer tüm Kurtuluş Savaşı cepheleri. Bir asır geçti.
Aileler, maddi ve manevi yoksunluk ve yorgunluk içinde idi. Cephelerde savaşanlar da yorgundu ama yapılacak son bir şey kalmıştı. O son şey, Başkumandan Mustafa Kemal’in aklında idi. Cephelerde, siperlerin içinde bir başkumandan. Her riski alarak Kocatepe’den başlatır Büyük Taarruzu.
14 Mayıs 1919 akşamı Sadrazam Damat Ferit’in Nişantaşı’ndaki konağında bir akşam yemeği yenir. Yemeğin davetlileri Mustafa Kemal ve Erkan-ı Harbiye Umumi Reisi Cevat Paşa’dır. Mustafa Kemal’in müfettiş sıfatı ile Samsun’a yola çıkmasına beş gün kalmıştır. Fakat, Mustafa Kemal’in aklındaki plan başkadır.
Yemek biter. Mustafa Kemal ve Cevat Paşa Teşvikiye’ye doğru yürümektedirler. Cevat Paşa’nın sezinlediği bir şeyler vardır. Mustafa Kemal ile aralarında şu diyalog geçer: