Biden-Erdoğan zirvesinin sonuçları
Tayyip Erdoğan kadar Erdoğan ile ittifak kurmaya hevesli aktörlerin de pragmatizmiyle birleşen bir olgu vardır karşımızda. Eğer karşıdaki aktörler pragmatik değil de ilkeli olurlarsa Erdoğan’ın pragmatizmi akim kalmaktadır. Geçen yaz İYİ Parti’ye pragmatik olarak yaklaşmaya çalışan iktidar, İYİ Parti’nin “yerli-milliğini” iade ve kabul etmişti. Ancak İyi Partinin “güçlendirilmiş parlamenter sistem” ısrarı sonucunda bu çabalar akim kalmıştı. Düne kadar pragmatik bilinen Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden vazgeçememiştir.
14 Nisan görüşmenin ardından olacakları saydığım örnekler üzerinden tahmin edebiliriz. Tayyip Erdoğan’ın karşısında artık eskisi kadar esnek, ilişki kurmaya hazır partnerler yok. Tayyip Erdoğan da her manevrası sonrasında sırtına yeni yükler aldı. Artık eskisi kadar kıvrak olamaz. Şahsına yeni kredi açılmasını sağlayacak ne kişisel bir ilişkisi ne de ABD’nin Türkiye’ye kredi açmasını zorlayacak uluslararası şartlar bugün mevcut değil. Sonuç olarak ABD’nin Türkiye’nin eylemlerine göre hareket edeceği görülebilir. Yani ABD Türkiye’den insan hakları alanında somut eylemler görmeden ya da S-400’ler konusunda ikna olmadan Türkiye karşısındanki pozisyonunu değiştirmesi beklenmemelidir. Ancak bu sahalarda Erdoğan hükümetinden bir tavır değişikliği ihtimali düşüktür. Bu açıdan son görüşme sonrasında da Erdoğan iktidarı kimi manevralar yapacak olsa da demokratikleşme ve stratejik tercihler bağlamında derinden bir değişiklik beklemek hatalı olacaktır. Sonuç olarak, ABD Türkiye ilişkileri son zirvenin ardından yatay seyir izleyecektir.