Acı olan ne biliyor musun, hani bir çocuk vardı, Kılıçdaroğlu’na vatan haini diyordu mikrofonda, yanında bütün devlet hazirunu. Utanmıştık onun adına. Senin söylediklerin de aynı hissi uyandırdı, senin adına da utandık.
Loading...
Aman dostlar yetişin, konu komşu toplaşın.
Hep beraber “genç bir Türk kadınının” çağrısına kulak verin ve Zafer Partisi Sözcüsü Sevda Gül Tuncer’i dinleyin.
Sevda Gül Tunçer’in başarılı bir öğrencilik hayatı oldu, her girdiği sınavı başarıyla atlattı, hukuku bitirdi, avukat çıktı ama hakimlik için lanet olası mülakatı geçemedi, daha doğrusu geçirmediler.
Nepotizm kazandı, Sevda Gül Tunçer kaybetti.
Sevda Gül Tunçer haklı olarak çok öfkelendi.
Faşizm çalışanlar bilir, sıradan insanın faşizme, misal Nazi Partisi’ne gönüllü olmasına, orada yükselmesine yol açan aslında basit hayal kırıklıklarıdır.
O küçük kesikler insanın içini yakıp kanatırken sağalmazsa, uygun ortamı yakaladığında insan kendini ya koluna pazubent takarken ya da mancınık önünde poz verirken bulur.
Düşünün, Hitler bile sınavı geçip de Viyana’da Güzel Sanatlar’a girebilseydi hayatı bambaşka bir yöne evrilirdi.
Tabii dünyanın da…
O berbat enflasyonist ortam olmasaydı, Adolf o bildiğimiz Führer olamayacaktı.
Misal Sebastian Haffner falan okumak zor gelirse diye kolaylık olması açısından Sevda Gül Hanım size birkaç film önereyim.
Önce, bizde Genç Hitler diye oynayan Max filmini izle ve sınavı geçseydi Adolf’un nasıl bir kariyeri olurdu onu düşün.
Sonra, Okuyucu’yu izle, emin ol o kadının çaresizliğine ve sürüklenişine boğularak ağlayacaksın.
En sonundaysa bir komedi olan O, Geri Döndü’yü aç, işte o zaman yaptıklarından ve söylediklerinden utanacaksın.
Hitler’in geri dönüşünü anlatan o filmin sonunda ne diyor biliyor musun, Yahudiler yerine bugün göçmenleri koyabiliriz, der.
Acı olan ne biliyor musun, hani bir çocuk vardı, Kılıçdaroğlu’na vatan haini diyordu mikrofonda, yanında bütün devlet hazirunu.
Utanmıştık onun adına.
Senin söylediklerin de aynı hissi uyandırdı, senin adına da utandık.
Sen güya hukukçusun, bak avukat olmuşsun, hakimlik sınavında hakkın yenmiş…
Böylesine kolay iftira atmaya utanmıyor musun?
Sen utanç duygunu nerede yitirdin?
Ne ara bu kadar kötü olabildin?
Okuduklarından hiç mi bir şey anlamadın?
Şimdi seni mülakatta eleyenler dönüp “bu kafa mı vicdanına göre karar verecekti?” dese, biz seni nasıl savunacağız?
Peki, senin Genel Başkan’ın her gün birçok yalan haberi sadece provokasyon olsun diye paylaşırken neden sessizsin? Neden evrensel hukuk standartlarından bahsetmiyorsun hiç? Mesela, bir hukukçu olarak mancınık önünde poz verilmesi senin ağrına gitmiyor mu?
Karşına gelen insanların hayatları hakkında karar verirken ideolojik olarak kör olacaktın, di mi?
Peki, senin Genel Başkan’ın her gün birçok yalan haberi sadece provokasyon olsun diye paylaşırken neden sessizsin?
Neden evrensel hukuk standartlarından bahsetmiyorsun hiç?
Mesela, bir hukukçu olarak mancınık önünde poz verilmesi senin ağrına gitmiyor mu?
Gitmiyorsa, sen ne okudun, niye okudun?
Seni mezun eden hocaların utanacaktır eğer gitmiyorsa ama gidiyorsa, hâlâ masum bir şey kaldıysa içinde, oradan bu hakaretleri etmeye utanmıyor musun?
Neymiş, Kılıçdaroğlu yol üstünde Pensilvanya’ya uğramış mıymış da eli de boş gitmesinmiş de…
Şaka mı yaptın sen şimdi?
Güldürürken düşündürdün mü?
Nüktedan bir muhalefet mi yaptığını sanıyorsun?
Ümit Bey seni tebrik etmiş olmalı ama o daha senin adını bile bilmiyor farkında mısın?
Sevdagül yazmış, çünkü aslında sen onun umurunda bile değilsin.
Sen diyebilirsin, ha Sevda Gül ha Sevdagül, maksat gönüller bir olsun.
Ama sen ona hiç Umut Özdağ demedin, çünkü sen ona bir değer vehmediyorsun.
Şu Zafer Turizm iğrençliğini bize anlatsana, hangi evrensel hukuk ile yapacaksınız?
Bak, sığınmacı sorunu ayrı bir şey, mancınık önünde poz verip çözüm ürettiğini sanmak ayrı.
Biri aklıselim sahibi olmayı gerektirir, diğerini yapan insana iyi gözle bakılmaz.
Himmler de kendince haklıydı, Goebbels de, Eichmann da, Göring de…
Sen de kendince haklısın.
Girdiğin yol, yol değil.
Çözüm diye sunduğun öneriler çözüm değil.
Kürsüden söylediklerinse…
Bir hukukçu olarak sen utanmazsan seni yetiştirenler utanacaktır, onları bu duruma düşürme.
Türkiye’nin vicdanlı hakimlere, mesleğinde dünya çapında referans gösterilen hukukçulara ihtiyacı var, sen hukuku katledenlerden olma.
Nezaket, edep gibi kavramları hayatından çıkarıp böyle devam edersen, göreceksin ki yakında herkes senden utanacak.
Faşist olmak, ırkçı olmak özenilecek bir şey değildir.
Terbiyesiz olmak da…
Sen terbiyesiz, edepsiz, nezaketsiz de olma.