Başkanlık sisteminden önce AKP'nin dönüşümü tamamlandı ve darbe nedir?

Abone Ol

Önceki iki yazımızda AKP’nin dile getirdiği başkanlık sisteminin şark tipi başkanlık modeli, istenme gerekçesinin de AKP’den/Partiden kurtulmak olduğunu iddia etmiştik. Başbakan Davutoğlu’nun, en azından içerdeki gelişmeleri bilmediğimizde bizim için, ani bir şekilde görevini bırakmak zorunda kalması bu iki iddiamızı doğrulamaktadır. 

Asıl liderin, Başbakan Davutoğlu’nun çekilmesine giden süreçte, AKP’nin çokça dillendirilen istişare mekanizmasını kullandığını görmedik. Yani milletvekillerine veya il başkanlarına danışma gibi bir şey olmadı. Davutoğlu’nun çekilmesi kesinleştikten sonra gündeme geldi. Bu danışma da büyük olasılıkla kafasındaki yeni genel başkanın ve başbakanın kim olacağı konusunda bir pürüz çıkmasını önlemek içindir. Artık küçük olasılık olan bu pürüzün çıkmasını engellemek için bir süre muhtarla görüşmeyi bir kenara bırakıp yoğun olarak AKP teşkilatı ve milletvekilleri ile görüşmesi gerekiyor. 

Oysa başkanlık sistemi olsa bu görüşmelerin gereği olmayacak. Davutoğlu ile yaşanan bu sorun da olmayacak. Bu sorunlar kendisini parti üzerinde gören biri için birer ayak bağıdır. Birini bir yerlere önerirken koca bir teşkilat ile görüşmek zaman kaybıdır onun için. Oysa başkan olsa, bu görüşmelere gerek kalmayacak. Kendisi seçime girdiğinde, parti yardımcı olacak ve iş bitecek; sonraki seçime kadar partiyle işi kalmayacak. Başkanlık sisteminin istenmesinin gerekçesi budur. 

Başkanlık sistemi bir kişiye partisi ile bağlarını dikkate almadan çalışma olanağı sunduğu için istenmektedir. Ancak AKP şark tipi modeli bununla da sınırlı kalmıyor. Parti, asıl lider için başkanlık seçiminde propagandasını yönetmekten başka işlevi olmayacaktır. AKP’nin şark tipinde, ABD başkanlık modelinin aksine, parti asıl liderin kontrolünde kalıyor ve de başkan olacak asıl lidere meclisi feshetme yetkisinin verilmesi işin rengini değiştiriyor. Asıl lider partideki her kademeye kendisi hükmedecek. Asıl lider, kendi hükmetme gücüne tehdit olarak gördüğü en küçük şeylere dahi çok sert müdahale ile yanıt verebilecek, ama parti lider üzerindeki gücünü yitirmiş olacaktır. 

Başkanlık veya partili Cumhurbaşkanlığa giden bu yolda/gelişmede, özetle AKP’nin işlevi değişmiştir diyebiliriz. AKP artık asıl liderin egemenliğine tam olarak girmiştir. Bundan sonra gelecek parti genel başkanı veya başbakan AKP’li yazarların ifadesiyle “güçlü/icracı cumhurbaşkanı - koordinatör/görece zayıf başbakan formülü”. (http://www.sabah.com.tr/yazarlar/duran, 06.05.2016). 

Hükümet sistemi, AKP iktidar çoğunluğuna sahip olduğu zamanlar için değişmiştir. AKP iktidar/TBMM çoğunluğunu yitirirse, eskiye dönüş olacaktır. AKP iktidar çoğunluğunu yitirdiğinde, halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı olsa da, sistem krizlere gebe parlamenter sistem olacaktır. AKP’lilerin bunu da düşünmesi gerekiyor. Tabii Türkiye’yi liderlerinden daha çok seviyorlarsa… 

Bu Bir Parti İçi Darbedir 

Kısaca Davutoğlu’nun çekilmesine giden bu süreci mevcut sistem bağlamında değerlendirelim: Bu olanın adı darbedir; ama parti içi bir darbedir. Olan AKP’ye, AKP’lilere olmaktadır. Tabii bundan Türkiye’de olumsuz olarak nasibini almaktadır. Darbe, olağan yolların dışında hareket etmektir; iktidarın dışarıdan zorlama ile değiştirilmesidir. Olağan yol, türev de olsa genel başkanın parti içi yarış sonucu görevi devretmesidir. AKP’de böyle olmadı. Asıl liderin müdahalesi ile genel başkan/Başbakan görevi bırakmak zorunda kalmıştır. Eğer olağan genel kurul sonrası böyle bir değişim olsa idi, darbe diyemezdik ama olağanüstü kongre ile oluyor. Olağanüstü kongreye gidiş de, türev liderin asıl lidere biadında kusur bulunmasıdır. 

Bu darbe ile, yukarıda da belirttiğimiz gibi, AKP yeni bir döneme girmiştir. Şu ana kadar AKP’nin iç işleyişi ile ilgili söylenenler ve parti içinde A. Gül, B. Arınç gibilerin kuruluştan beri varlığı kafamızda tek kişi yönetimine ilişkin soru işareti yaratıyordu. Ancak Davutoğlu olayından sonra artık bu soru işareti kalkmıştır: AKP tek kişinin yönetimine girmiştir. İşte bu AKP’nin yeni dönemidir. Bundan sonra AKP’de siyaset yapmak isteyenler, böyle bir tek kişi hakimiyetinde olan bir partide olduklarını göz önüne almalılar. 

Bu gelişmelerin AKP üzerine etkisini bir sonraki yazıya bırakalım. Ancak, bu gelişmenin, tek başına AKP’yi seçmen tabanı olarak zayıflatacağını düşünmüyorum. Burada kimin genel başkan/Başbakan yapılacağı önemli rol oynayacaktır.