Başka bir Türkiye mümkün: Eskişehir
Eskişehir uzun soluklu çalışmalarla kabuk değiştirmiş bir kent. Park ve meydanlar ortak yaşam alanı haline gelmiş, bu sezonun tiyatro opera biletleri şimdiden tükenmiş, müzelerine her sene yenileri ekleniyor. Türkiye’nin yeni hikayesinin ip uçlarını Eskişehir’de görebiliyorsunuz.
Kentli bir Türkiye’de, Kentlerin Türkiye’sinde yaşıyoruz.
Kentler üzerine odaklanarak “Türkiye’yi anlamak” ve “Türkiye nasıl yönetilmeli” sorusuna yanıt aramak üzerine yaptığım bir çalışma için Eskişehir’e geliyorum.
Eskişehir denince ilk akla gelen çok önemli bir başarı öyküsüne imza atmış olan sevgili Yılmaz Büyükerşen hocadır.
Yılmaz hocayla, Odunpazarı Belediye Başkanı Sn. Kazım Kurt’la, Tepebaşı Belediye Başkanı Sn. Ahmet Ataç, akademisyenler ve diğer aktörlerle görüşmeler yaptım.
Eskişehir, uzun zamandır dikkatle takip ettiğim ve çalıştığım bir kent.
Eskişehir’e gelmek yaşanabilirlik, ekonomik dinamizm, kültür, yaşam kalitesi, birlikte yaşama ve mutluluk ölçütleri içinde bir başarı öyküsünü, hem de insan-halk odaklı bir başarı öyküsünü görmeniz anlamına geliyor.
Yerel ile küreselin eklemlenmesiyle; kapsayıcı yönetim anlayışıyla; yaşam kalitesine önem veren uzun soluklu çalışmalarla Eskişehir bilinçli ve planlı biçimde kabuk değiştirmiş bir kent.
Kente dair yöneticilerin vizyonu, yapılan yatırımlar, planlı çalışmalar, kapsayıcı yönetim anlayışı ve buna karşılık halkın olumlu tepkisi meyvelerini vermiş. Park ve meydanlar insanların ortak yaşam alanı haline gelmiş, bu sezonun tiyatro ve opera biletleri şimdiden tükenmiş, kentte yer alan müzelere her sene yenileri ekleniyor ve tüm bunlar bir kent estetiği içinde cereyan ediyor.
Eskişehir insanın ruhuna iyi geliyor; çabasıyla, başarısıyla gurur duyduruyor, ülkemizin geleceğine olumlu bakma imkanını veriyor.
İyi ki Eskişehir var duygusuyla ayrılıyorsun bu kentten.
Odunpazarı Modern Müzesi (OMM) müthiş mimarisi ve kalitesiyle; Tepebaşı Belediye Binası aynı zamanda çok güzel bir galeri ve sanat üretim merkezi olmasıyla; kahveleri ve restoranlarıyla sakin ve rahat bir ortam sunan Kasaba’sıyla Eskişehir ‘kalite ve güzellik için yurt dışına gitmeye gerek yok, buraya, Eskişehir’e gelebilirsin, Eskişehir’de yaşayabilirsin’ duygusunu veriyor.
Kültüre; Yaratıcılığa; Sürdürülebilirliğe; İklim Değişikliğine: insanların Yaşam Kalitesi içinde kentinde yaşamalarına; İnsani Ekonomik Kalkınmaya; bölgesel (AB) ve küresel aktörlerle İşbirliği ve Birlikte Çalışmaya; çalışan Kent ve Mahalle Konseyleri ile sivil toplumu ve kentdaşıyla katılımcılığa ve müzakereye önem veren bir kent Eskişehir. Tam da bu nedenlerle, yaşanabilir bir kent.
Eskişehir, farklılıklar ile birlikte yaşamayı öğrenmeye karar vermiş, bu durumdan kentin fayda göreceğini de anlayarak çaba göstermiş ve tüm sorunlarına rağmen bu amacı gerçekleştirmiş bir kent.
ESKİŞEHİR’İN ESKİŞEHİRLEŞME SÜRECİ DEVAM EDİYOR
Eskişehir, her zaman böyle olan bir kent değil; altını çizelim, “öğrenme ve çalışmayla vizyonun birleşiminde Eskişehir olmuş, Eskişehir olma süreci devam eden” bir kent.
Kendisi daha önce öğrenci, şimdi akademisyen olan, 1970’lerden bugüne Eskişehir’i izleyen ve çalışan bir akademisyen arkadaşın OMM’de kahve içerken vurguladığı gibi, “Eskişehir, hep böyle değildi; çalışarak, adım adım, vizyon ile, sebat ile bugünkü yapısına geldi.” “1980’lerden başlayarak adım adım ilerleyen ve içselleştirilen bir inşa, bir dönüşüm hikayesinden” konuşuyoruz, Eskişehir’in serüveninden konuşurken.”
Kültür, sanat ve eğitim ve yaşam kalitesini birleştiren bir kent yönetiminin faydasına inanan yöneticilere oy veren, yöneticilerin de halk ile ilişki kurma, onları dinleme, sorunlarını çözme, ve onlara hizmet götürme temelinde “kapsayıcı-demokratik-hizmet veren yönetim” anlayışını benimsedikleri bir kent Eskişehir.
İl ve ilçe belediyeleri “yaratıcı sınıf”, “müzakereci/katılımcı demokrasi” ve “örgütlü toplum” üçgeninde karar alma süreçlerini yaşama geçirmek ve aşağıdan yukarıya doğru kapsayıcı bir yönetim uygulamalarını hayata geçirmeye çalışıyorlar. Bu sayede merkezi ve partizan yönetim uygulamalarına karşı da yerelden destek alarak direnebiliyorlar.
Eskişehir, farklı, demokratik, adil, ve kapsayıcı bir kentleşme, kent yönetimi ve yerellik mümkün diyebildiğiniz bir örneği size sunuyor. Bu bağlamda da, küreselleşen ve kentleşen dünyada son dönemlerde gelişen “Yeni Yerellik” anlayışının da bir örneği.
Böyle olduğu için de farklı alanlarda uluslararası ödüller alan bir kent aynı zamanda.
ANKARA’DAN HİÇBİR YARDIM ALMIYOR
Sorunları yok mu? Tabii ki var ve ciddi.
En başta, merkezi yönetimden, hükümetten gerekli yardımı ve katkıyı almıyor; aksine, merkezi yönetim tarafından dışlanan, katkı verilmeyen, ve gelişimi engellenen bir kent. Hatta son dönemde, korona pandemisinde bile, insanın inanası gelmiyor, sağlık alanında bile, Ankara Eskişehir’e hiçbir katkı vermediği gibi, engelleyici bir anlayışla Eskişehir’e yaklaşıyor.
Ne Büyükşehir, ne Odunpazarı, ne Tepebaşı, Ankara’dan hiçbir yardım almıyor.
Hatta, Porsuk çayının Eskişehir’e katkısını bile engelleyecek girişimlerde bulunuluyor.
Dahası, Ankara’nın tercihleri doğrultusunda hareket eden Anadolu Üniversitesi yeni yönetimi ile (ki Yılmaz hoca bu üniversitenin rektörü olarak Eskişehir vizyonunu tasarımlamaya başlamıştı) kent arasındaki ilişkiler giderek bozuluyor.
Yılmaz hocanın, yeni, “Büyükşehir Belediyelerinin Yerel Yönetim Sistemine Ait Yapısal Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlıklı çok önemli bir çalışması var. Ankara’nın dinlemesi gereken bir çalışma. (Bu çalışma üzerine daha sonra yazacağım)
Eskişehir, kendi imkanlarıyla ve Ankara’nın engellemelerine dayanarak bu başarı öyküsünü kendisi yaratıyor.
Yılmaz hoca, “Türkiye’nin Eskişehir’i var” diyor. Eskişehir deneyimini kendine örnek alan bir Türkiye yönetimi de, Eskişehir’in de Türkiye’si var diyebilme olasılığını gerçekliğe dönüştürebilir.
Eskişehir’e gelmek, vizyon ile, çalışma ile, irade ile gerçekleşen, inşa edilen ve “sürdürülebilirlik” ve “dayanıklılık” üzerine sürekli düşünülen ve çalışılan bir başarı öyküsünü görmeyi değil, aynı zamanda, “daha demokratik, yaşanabilir, birlikte yaşama kültürü güçlenen, kapsayıcı yönetimi uygulayan, yaşam kalitesine önem veren bir Türkiye”nin mümkün olduğunu da düşünmeyi mümkün kılıyor.
Türkiye’nin gereksinim içinde olduğu “yeni hikayesi”nin ip uçlarını da bir başarı öyküsü olan Eskişehir’de görebiliyorsunuz.