Dünyadan

Başbakan Boris Johnson’ın başındaki kara bulutlar

Abone Ol
İngiltere’de de işler pek iyi gitmiyor… Yolsuzluk iddiaları, sosyal sağlık düzenlemeleri, altyapı projelerinden geri adım atılması Muhafazakar Parti içinde Johnson’a karşı tepkilerin birikmesine sebep oldu. Kıvrak zekâsı, lafı çevirme becerisi, kovalanıyormuşçasına hızlı konuşması ve her daim dağınık saç biçimiyle Başbakan Boris Johnson kendine özgü bir siyasetçi profiline sahip. Lakin bu aralar dağınıklık dikkatine de sirayet etmiş durumda. Zira başbakan, Sanayiciler Konfederasyonu’na hitabı sırasında, konuşmasını unutarak konuyu alakasız şekilde çizgi film karakteri Peppa Pig’e bağladı. Evet, belki herkesin başına gelebilecek sıradan bir hadiseydi. Normal zamanda olsaydı belki, eski gafları gibi birkaç gün konuşulup, unutulacaktı. Ancak başbakanın performansı, hükümetten somut yatırım planları ve güven verici mesajlar bekleyen iş çevrelerince pek hoş karşılanmadı. Dahası, Kasım başından bu yana art arda patlak veren skandallar sebebiyle eleştirilere maruz kaldığı Muhafazakâr Parti içinde liderlik vasfının sorgulanmasına yol açtı. Aslında her şey Muhafazakar Partili Milletvekili Owen Paterson’ın iki özel şirkete ücretli danışmanlık yaptığının ve lobi faaliyeti yürüttüğünün ortaya çıkması ile başladı. Paterson’ın danışmanlık verdiği Randox şirketi hükümetten 133 milyon sterlin tutarında Covid test kiti ihalesi almıştı. Önceleri kendisine arka çıkan Johnson, Paterson’ın görevi kötüye kullandığına ilişkin başka kanıtlar ortaya sürüldükçe, artan tepkiler üzerine geri adım atmak zorunda kaldı. Böylelikle, milletvekillerinin siyasi konularda danışmanlık yapmasının yasaklanmasını öneren tasarıya destek verdi. Ancak Paterson’a yöneltilen suçlamalar, eski defterlerin açılmasına ve Johnson hakkındaki yolsuzluk iddialarının yeniden gündeme taşınmasına sebep oldu. Tanesi 840 sterlinlik altın yaldızlı duvar kağıdı rulosuyla döşenen Başbakanlık konutundaki dairesinin tadilatı için milyarder iş insanı James Dyson’dan borç aldığı, karşılığında vergi indirimi sağladığından tutun da, Londra Belediye Başkanı olduğu dönemde (2008-2016) Amerikalı kız arkadaşı Jennifer Arcuri’nin teknoloji şirketine iltimas geçip, 126 bin sterlin tutarında fon aktardığına kadar…Arcuri’nin o yıllarda tuttuğu günlükleri incelemeleri için Standartlar Komitesi’ne kanıt olarak sunabileceğini açıklaması da tuz biber ekti diyebiliriz. Mamafih, Johnson artık belediye başkanı olmadığından geriye dönük ceza alması mümkün değil. Ancak her hâlükârda adının yolsuzluklarla anılması parti içinde hoşnutsuzluk yaratıyor. YATIRIM PROJELERİNDEN GERİ ADIM Johnson’a yönetilen eleştirilerden bir diğeri ise, hızlı tren inşaatı da dahil olmak üzere, Kuzey ve İç İngiltere’yi saran demiryolu hatlarının genişletilerek, modernize edilmesini öngören projeleri askıya almış olması. Başbakan her ne kadar kararını pandemi koşullarında harcama önceliklerinin düzenlenmesi gerektiği üzerinden meşru kılmaya çalışsa da, parti içinde bu kararın İşçi Partisi’ne oy kaybıyla sonuçlanmasından endişe ediliyor. Geleneksel olarak İşçi Partisi’ne oy veren ancak Brexit politikaları sebebiyle son seçimlerde Muhafazakar Parti’yi destekleyen “Kırmızı Duvar” seçmeni (Kuzey ve iç bölgelerde yaşayan düşük gelirli seçmenleri tanımlıyor) verilen vaatler tutulmadığı takdirde evine geri dönebilir. Nitekim Muhafazakar Parti Ulaşım Komitesi Başkanı Huw Merriman dahi başbakanın tutumunu eleştirmekten geri kalmıyor: “Johnson seçmenlerine sürekli gün ışığı vaat ediyor.  Seçmenlerin eline gün ışığı yerine neden ay ışığı geçtiğini açıklama işi ise başkalarına düşüyor.” SOSYAL SAĞLIK DÜZENLEMELERİ Başbakan Johnson’ın başını ağrıtan bir diğer konu da Sağlık ve Sosyal Bakım Yasası’nda (Health and Care Bill) yapılan düzenlemeler. 2023 Ekim’den itibaren yürürlüğe girecek düzenlemeler uyarınca hükümet, hayat boyu sosyal bakım hizmetine yapılacak bireysel harcamalar için 86bin sterlinlik bir üst limit getiriyor. Bu limitin üzerine çıkacak harcamaları devletin üstleneceğini taahhüt ediyor. Buraya kadar kulağa mantıklı gelebilir. Ancak derler ya hani, şeytan ayrıntıda gizlidir. Hükümet, 86 bin sterlinlik üst limiti hesap ederken, bireyin yalnızca kendi cebinden yaptığı sağlık harcamalarını baz alıyor. Örneğin, dar gelirli pek çok aileye belediye konseylerince yapılan yardımlar dahil edilmiyor. Bu da ortaya varlıklı kesimleri kayıran, dar gelirli vatandaşları ise bakım masrafları için elde avuçta olanı satmaya mecbur bırakacak bir uygulama doğuruyor. JOHNSON’IN PARTİ İÇİ İKTİDARI SARSILIYOR MU? Hükümetin önerilerini “” olarak nitelendiren İşçi Partisi lideri Keir Starmer, başbakanın ön planda dikkatleri dağıtırken, Maliye Bakanı’nın vatandaşın cebindekini çaldığını söylüyor. Başbakanın izlediği sağlık politikasından şüphe duyan yalnızca muhalefet değil. Muhafazakar Parti içinde de bölünmeler var. Nitekim, hükümetin yeni düzenlemelerle Avam Kamarası’na sunduğu tasarı, Muhafazakar Parti 77 sandalyelik üstünlüğe sahipken, yalnızca 26 oy fazlası ile geçti. Bu da Muhafazakar Partili milletvekillerinin neredeyse dörtte birinin Johnson’ı desteklemediğini gösteriyor. Hükümetin sağlık düzenlemelerinin tartışmalı içeriği bir kenara, Johnson’ın parti içi desteğinin erozyona uğramasında haftalardır biriken ve iktidarını yıpratan olumsuz gelişmelerin de kuşkusuz payı var. Kasım ayı kamuoyu yoklamaları Muhafazakar Parti’yi oylarındaki düşüşe rağmen halen İşçi Partisi’nin önünde gösteriyor. Erken seçim olmadığı takdirde genel seçimlerin 2024 yılında yapılması bekleniyor. Dolayısıyla, Johnson’ın süreci lehine çevirmesi için halen vakti var. Ancak parti içi iktidarını yeniden kazanabilmesi için mücadele etmesi, seçim vaatlerinin bir kısmını yerine getirmesi gerekecek. Bu sebeple önümüzdeki haftalarda Johnson’ın kabinesinde değişiklik yapabileceği konuşuluyor. Tabii bu zaman zarfında iç ve dış siyasi krizler başbakanın gemisini alabora eder mi? Noel tatili yaklaşırken başbakanı sıkıştıran dış politika dosyalarını da bir sonraki yazıya bırakalım.