Bakanın sihirli anahtarı
Bakanın Amerikan Merkez Bankası’nın “kamunun değil, 5 tane büyük ailenin” olduğunu sanması bu açıdan salt bilgisizlik değil bizatihi bilinç altındaki inançtan kaynaklanıyor.
Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın sunduğu Tarafsız Bölge programında, Türkiye’de Merkez Bankası’nın ‘bağımsız’ olduğunu ABD örneğini vererek açıkladı. Nebati, “Bir de yalnız şu da var; Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Merkez Bankası kamunun değil ki… 5 tane ailenin.” ifadelerini kullandı.
Bakanın gerçeği yansıtmayan bu sözlerine, program sırasında ve sonrasında sosyal medyadan çok tepki geldi.
Bakanın bu sözleri bizi bir şekilde önemli bir yüzleşmeyle karşı karşıya getiriyor: Komplo.
Türkiye’de komplolara inanç ülke genelinde hayli yaygın. Bu konuda Konda’nın 2018 yılında yaptığı “Popülist Tutum, Negatif Kimliklenme ve Komploculuk” araştırması bu bağlamda önemli veriler içeriyor.
Nitekim araştırmada bakanın“Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Merkez Bankası kamunun değil ki… 5 tane ailenin.” sözlerini pekiştiren bir sonuçlar var.
Mesela araştırmada “dünyayı beş büyük aile yönetiyor” yargısı ele alınmış. Araştırma, “Türkiye toplumunun yüzde 48’i “Dünyayı beş büyük aile yönetiyor” yargısına katıldığını gösteriyor. Yine araştırmada üniversite mezunlarının yüzde 50’si, lise altı eğitimliler ve lise mezunlarının yüzde 47’si bu yargıya katıldığını gösteriyor.
Araştırmada bu konuda, hayat tarzı kümeleri arasında da büyük bir fark bulunmuyor. Kendini modern tanımlayanlarda “katılmıyorum” oranı, diğer hayat tarzı kümelerine çok yakın.
Araştırmada sonuçların partilere göre dağılımı ise; MHP’lilerin yüzde 57’sinin bu iddianın doğru olduğuna katıldığı görülüyor. Bu oran, Türkiye ortalamasının üzerinde. AK Partili’lerin ve İyi Partili’lerin yarısı, HDP’lilerin yüzde 45’i, CHP’lilerin ise yüzde 40’ı, “dünyayı beş büyük aile yönetiyor” yargısının doğru olduğunu düşünüyor.
Görüldüğü gibi Türkiye’de dünyayı beş büyük ailenin yönettiğine inananlar, inanmayanların 2 katından (yüzde 48’e 23) fazla.
Yukarıdaki sonuçlar bize konu komplolara geldiğinde partiler arasında farkın göreli hale geldiğini gösteriyor.
AÇIKLAMANIN DAYANILMAZ KOLAYLIĞI
O zaman şu soruyu soralım; “Dünyayı kim/ler yönetiyor?”
Ben bu sorunun cevabının zor olduğunu düşünenlerdenim. Ama komplo teorilerine inananlar için bu sorunun cevabı basit.
Ancak aynı anda milyarlarca insanın farklı kararlar aldığı, bu kararların birbirini etkilediği dünyada; yaşananları birkaç kişi ya da ailenin aldığı kararlara bağlamak olanı/yaşananı anlamaktan çok açıklamayı ima ediyor demektir.
Bu noktada amaç, olanı/yaşananı anlamak değil, açıklamak olduğunda işiniz kolay oluyor. Sonuçta anlamak çaba harcamak, farklı olanla diyalog kurmak, onunla iletişime geçmek demek. Ama açıklamak için buna ihtiyacınız yok.
Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de, olanları anlamak yerine açıklamak daha kolay olduğu için komplo teorileri ve büyük anlatılar moda. KONDA araştırması bunun sadece sağcılara özgü olmadığını da ortaya koyuyor.
Bu durum yani düşünmeme dolayısıyla sorgulamama, icat çıkarmam kabul edelim ki kültürel olarak bu topraklarda çok güçlü.
Olan/yaşanan her şeyi komplo ile açıkladığınızda, anlamaya
ihtiyacınız kalmıyor. Bu durumda düşünmeye, yeni bir şey üretmeye yani icat yapmanıza gerek kalmıyor.
Sonuç olarak her şeyi açıklamak için elinizde bir anahtar var; komplo.
Bakanın Amerikan Merkez Bankası’nın “kamunun değil, 5 tane büyük ailenin” olduğunu sanması bu açıdan salt bilgisizlik değil bizatihi bilinç altındaki inançtan kaynaklanıyor.
TEŞEKKÜR:
Sevgili Politikyol okuyucuları,
2021 yılı Politikyol ailesi için özel bir yıl oldu. Bu dönemde yeni bir kadro ile sözü olan tüm farklılıkları buluşturan bir platform olmaya çalıştık.
Yeni yazar ve yorumcularla, dünyanın 25’ten fazla ülkesinden yazarımızla, dünyanın en önemli aydınlarının çevirileriyle ve gündeme tanıklık etmeye çalışan röportajlarımızla, sizlerle olmaya çalıştık.
Yazılarımızı sadece okumuyor istediğiniz zaman spotify’dan da dinleyebiliyorsunuz.
2022’de de Türkiye’de sözün gücünün yükselmesi için çalışmaya devam edeceğiz.
İlk olarak pazar gazetemiz Pazar Politik yayına başlayacak. Onu You Tube kanalımız izleyecek. Ama bir şeyler yapma çabamız bitmeyecek.
Bütün bu süreçte hep yanımızda olduğunuz, destek sunduğunuz için tüm okuyuculara ve dinleyicilere teşekkür ediyor ve hepinize mutlu yıllar diliyorum.
Sizlerle birlikte bu yeni yolculukta bizimle birlikte olan birbirinden değerli yazarlara ve yorumcularımıza teşekkür ediyorum. Elbette bir teşekkür de tüm okuyucularımız adına mutfağımızdaki genç gazeteci arkadaşlarımıza… Doruk Çakar, Eren Cem Fırat, Büşra Doğanbek, Oğulcan Orhan, Alper Budka ve Argun Sezer’e de teşekkür ediyorum.
Ve son olarak bana güvendiği için Genel Yayın Yönetmenimiz ve dostum Ali Haydar Fırat’a teşekkür ediyorum.
2022’nin çok daha güzel geçmesi dileğiyle hepinize sağlık, mutluluk ve huzurlu bir yeni yıl diliyorum.