MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Meclis'teki tarihi çağrısının ardından başlayan süreçte örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan, örgüte silah bırakma ve kongre toplayarak kendisini feshetme çağrısı yapmıştı. Sonrasında PKK 1 Mart'tan itibaren geçerli olacak şekilde ateşkes ilan ettiğini duyurmuştu.

Bahçeli, dün de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalarda kongre için 4 Mayıs tarihini işaret etmişti. Kongrenin toplanma yeri olarak da Muş'un Malazgirt ilçesini önermişti.

Lütfü Savaş'a 'Kurultay' tepkisi Lütfü Savaş'a 'Kurultay' tepkisi

Bahçeli'nin çağrısına DEM Parti'den ilk yanıt geldi.

Habertürk'te açıklamalarda bulunan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, şu ifadeleri kullandı:

‘Tarihi ve önemlidir’

"Sayın Bahçeli aslında Öcalan meclise gelip DEM grubunda da konuşsun dedi ama olmadı tabii ki. Şimdi 4 Mayıs'ı işaret etmesi, Malazgirt tarih açısından önemli bir yerdir. Malazgirt aslında Türklerin ve Kürtlerin ilk ittifak yaptıkları, birlikte Anadolu’nun kapılarını açtıkları bir yerdir. Önemlidir, tarihidir.

"Örgüt ben bırakacağım. Öcalan’ın çağrısına uyacağız" dedi. Siz de takip ettiniz, ilk defa bu kadar net bir açıklama yaptı. Ama "kongre yapılması için zeminin oluşması gerekiyor" diyor. Bence o zemin oluşturulsun. O zaman oluşunca biz örgütün bu konuda ne kadar samimi olup olmadığını anlayacağız. Biz örgüt adına burada bir şey diyemeyiz.

Bu örgüt dediğiniz yer birkaç yüz metrekare içinde değil. Dağınık yaygın. Bir kongre toplamak demek örgütün onayını almak demektir. Tamamı olmasa bile kendi yerine gönderdikleri insanlarla toplanıp bir karar alıp kendisini feshetmesi anlaşılıyor. Bunun için de insanların kongre yapılacağı yere, belirlenecek tarihte gitmesi için bir ortamın hazırlanması gerekiyor. Operasyonlar var, çatışmalar oluyor. Yani bu çok zor bir şey midir, neden buraya takınıldı anlamadım. Mesele şöyle bir şey denebilir, bir hafta içerisinde şurada veya burada.

Şimdi bazen, söz güzel, güzel söz söyleniyor ancak onun pratik anlamda karşılığını bulması için bazı zorluklar var ancak orada kimse o sorunu çözmek için sorumluluk üstlenmiyor. Dolayısıyla bu işi uzatmadan bir yolunu bulmak gerekiyor. Gerekirse İmralı’da tekrardan bir görüşme yapılabilir. Bence iktidar ve devlet yetkilileri de bu konuda daha yapıcı, o zeminin oluşmasını sağlayacak bir formül bulabilirlerse bu mesele çok rahatlıkla çözülüp aşılabilir diye düşünüyorum.“